19 Nisan 2023 Çarşamba

Göbeklitepe’ye Bir Gezi

 


Göbeklitepe’ye Bir Gezi

  

2015 yılının Nisan ayı…

Sekiz yıl önce bir grup arkadaşla Ünye’den yola çıktık.

Rotamız Güneydoğu…

Beni en çok heyecanlandıran nokta, Göbeklitepe’yi görecek olmamızdı.

Gecenin ilerleyen saatlerinde; Sivas-Malatya arası bizi karşılayan kar yağışını saymazsak, yolculuğumuz oldukça keyifli geçti.

 

Nisan 2015; Göbekli Tepe-Şanlıurfa


İnsanlık tarihine ilişkin yerleşik bilgilerde önemli değişikliklere yol açan Göbeklitepe kazı çalışmalarının başkanlığını yürütmüş bilim adamı Klaus Schmidt’i yitireli henüz 10 ay olmuştu.

Bilim dünyası bu kazılarda ele geçen buluntuların yorumuyla çalkalanmaktaydı.

24 Nisan akşamüzeri bölgeye vardığımızda, oldukça mütevazı bir düzenlemeyle karşımıza çıkan muhteşem bir insanlık abidesine tanıklık ettik.

O tarihte kazı alanı sunuma yönelik abartılı ve fazla işe yaramayan, bir “uçan daire” modülüne henüz dönüştürülmemişti...  Buna karşın "Göbeklitepe adeta bir çekim noktası oldu."

UNESCO Dünya Miras Kalıcı Listesi'nde yer alması, Göbeklitepe'nin dünyanın en tanınan ve bilinen yerler arasında yer almasını sağlamıştı.

Bazılarının "Tarihin sıfır noktası" olarak nitelendirdiği, dünyanın bilinen en eski ve en büyük inanç merkezindeydik ki tarihin sıfır noktası nitelemesi ne menem bir şeydir, bir sonraki yazımızda değineceğiz…

Göbeklitepe Mısır piramitlerinden 8 bin yıl daha önce yapıldı.

İngiltere’deki Stonehenge'den 6 bin yıl önce inşa edildi.

İnsanlığa ait ilk anıtsal yaşam alanlarından birisi…

Yerleşik hayata geçişlerin ilk izleri için büyük bulgular barındırıyor; yerleşik hayatı simgeleyen ve tarıma işaret eden buğdayın ilk izleri Göbeklitepe'de bulundu, deniyor...

Ancak avcı bir toplum oldukları, evcilleştirilmiş hayvanları ve ehlileştirilmiş tohumları olmadığı da ileri sürülüyor.

Dinler tarihini de etkileyen Göbeklitepe, bilinen ilk ibadet merkezi mi?

 







Göbeklitepe’nin Öyküsü

Göbeklitepe Şanlıurfa kent merkezine 18 kilometre mesafedeki Örencik Mahallesi yakınlarında, adını tepe üzerinde yer alan yatırdan alan bir sit alanıdır. Yatırın olduğu tepedeki ağaca yöre halkı çaput bağlamakta, dilekler tutmaktadır.

Bölge ilk kez 1963'te yüzey araştırmaları sırasında, İstanbul ve Chicago üniversitelerinden gelen araştırmacılar tarafından fark edildi.

1986'da tarlasını süren bir çiftçinin bulduğu heykel, bölgeye yeniden ilgiyi artırdı.

Ve fakat heykel, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi yetkililerine teslim edilse de ne olduğu pek anlaşılamadı, sadece müzede koruma altına alındı.

Sonra Hilvan'daki Nevali Çori'de kazı yapmak için gelen ve müzede buluntuları gören Alman Prof. Dr. Klaus Schmidt, heykelin önemli olduğunu düşünerek buluntu bölgesinde araştırma yapmaya başladı.

1995'te bölgede Prof. Dr. Klaus Schmidt başkanlığında kazı çalışmaları başlatıldı.

Kazılarda boyları 3 ila 6 metre, ağırlıkları da 40 ila 60 ton olan, yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlar bulundu.

Ayrıca kazılarda 8 ila 30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli, dünyanın en eski tapınak kalıntılarına ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi, çeşitli tarihi eserler de gün yüzüne çıkarıldı.

 

Göbeklitepe 1995-2005 Kazı Sonuçları

Kazı çalışmaları sonucunda, Göbekli Tepe’de 4 tabaka açığa çıkartıldı.

En üstteki I. Tabaka, tarım yapılan yüzey dolgusu olup, geriye kalan 3 tabaka ise Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e (PPNA) tarihlenmektedir.

Göbekli Tepe’de stratigrafi en üstten alta doğru şu şekilde izlenmektedir.

I. Tabaka: Yüzey dolgusu

II. A. Tabaka: Dikilitaşlı Köşeli Yapılar (M.Ö. 8.000-9.000).

II. B. Tabaka: Yuvarlak-Oval Yapılar (Ara tabaka).

III. Tabaka: Dikilitaşlı Dairesel Yapılar (M.Ö. 9.000-10.000).

 

Çanak Çömleksiz Neolitik-B Evresi’ne tarihlenen ve yüzey dolgusunun hemen altında bulunan II A. Tabakası’nda dikilitaşlı dörtgen planlı yapılar açığa çıkartılmıştır. Bu yapıların, çağdaşı olan Nevali Çori’de bulunan tapınak yapısıyla benzerlik göstermesi bakımından kültle ilişkili yapılar olduğu düşünülmektedir. Bu evre için tipik olan Aslanlı Yapı’da, karşılıklı olmak üzere, ikisinin üzerinde kabartma olarak birer aslan motifinin işlendiği dört adet dikilitaş bulunmaktadır.

 

Buluntulara İlişkin Tartışmalar

Taşların üzerindeki resimlerde yılan, böcek, tilki, ördek ve kuşlar bulunmaktadır.

Etraftaki kalıntılardan hareketle; boğa, ceylan, yabani keçi, domuz ve tilki avladıkları, yabani buğday tükettikleri anlaşılıyor.

Ancak tarımsal üretime ilişkin ipuçlarına rastlanmamıştır.

Avcı-toplayıcı toplum yapısına sahip topluluklardır. 

Dönemin teknolojisine göre “imkânsız” olarak görülen devasa taş anıtlara ve figüratif eserlere rastlanmıştır.

Yine döneme göre oldukça gelişmiş ve derinlik kazanmış bir inanç sistemine sahip oldukları anlaşılmaktadır.

Göbeklitepe sadece ayinle ilgili bir “tapınma” merkezi değildir.

“T” biçimli anıtlar aynı zamanda bir topluluk kimliğini de ortaya koymaktadır.

Dönemin toplumsal değişimi, insanlar arası ilişkide şimdiye kadar çözümlenememiş yeni bulgular ortaya koymaktadır.

Örneğin erkek egemen bir toplum düzeninden söz edilmektedir.

İnsan ve hayvan figürlerinin çoğu erkektir, cinsel organları belirgindir.

İnsan figürleri biyolojik açıdan bugünkü insanlara benzemektedir.

Şimdiye dek, sadece bir tane kadın figürü bulunmuştur. Bacakları açık olan figürün doğum anı tasvir ettiği belirtilmektedir.

15-20 metre çapında yuvarlak yapılı odacıklar şeklinde inşa edilen yapılar daha sonra toprakla doldurulup iptal edilmiştir. Yüzlerce yıl sonra yeniden üstlerine daha küçük ve sade ama öncekilere benzeyen yapılar inşa etmiştir.

Bu nedenle Göbekli Tepe katman katman yükselmiş, bugüne kadar üstteki sekiz yapıda kapsamlı kazılar yapılmıştır.

Sonar taramalarında, daha altta yine bu katmanlara benzeyen 21 yapı daha olduğu saptanmıştır.

Sit alanının % 90’ı henüz kazılmamış olup, tüm kazıların bitirilmesi 60 yıllık bir sürece denk düşmektedir.

 

Göbeklitepe Üzerine Notlar

Henüz çözümlenememiş birçok sorunun ve sitte daha kazılmayı bekleyen büyük bir alanın söz konusu olmasına karşın, Göbeklitepe hakkında aşırı bir heyecan ve aceleyle çok büyük iddialar ileri sürülmüştür.

Bilgi kirliliğine neden olan konuları şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Avcı-toplayıcılar tarafından inşa edildiği,

2. Avcı-toplayıcıların belirli zamanlarda toplandıkları bir inanç ve şölen merkezi olduğu,

3. Milat olduğu (“Tarihin sıfır noktası?”),

4. Kutsal kitaplarda adı geçen yer olduğu,

5. İnsanlık tarihinin yeniden yazılmasını gerektirdiği,

6. Dünyadaki tek örnek olduğu iddiaları. (Ayrıntı için bkz. Işın Yalçınkaya)

 

Devam Edecek.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

 

Klaus Schmidt, Göbekli Tepe - Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı - En Eski Tapınağı Yapanlar, Arkeoloji ve Sanat Yay. 2014

Işın Yalçınkaya, İnsanlığın Uzak Geçmişine Dair Doğru Bilinen Yanlışlar.

Derman Bayladı, Göbeklitepe’nin Keşfi, Bulut Yay. Kasım 2017

Karl W. Luckert, Göbekli Tepe-Avcılıktan Evcilleştirme, Savaş ve Uygarlığa Dek Taş Çağında Kültür ve Din Üzerine Gözlemler, Alfa Basım Yayım Dağıtım, 2017

Göktug Halis, Göbeklitepe Sembolizmi Tas Cağından Bugüne Uzanan Anlamların Analizi, A7 Kitap, Eylül 2019

Atlıhan Onat Karacalı, Neolitik Yakındoğu ve Göbeklitepe mimarisi, Gece Kitaplığı, 2018

  

19.04.2023, Ünyekent