8 Haziran 2022 Çarşamba

Kaldığımız Yerden Devam


Kaldığımız Yerden Devam

 

 

Geçtiğimiz ay sormuştuk:

“Nerede kalmıştık?” diye…

Hatta gelip çatan güzel günlere değinemediğimizi…

Baharın kendini iyice hissettirmeye başladığını...

Pandemi günlerini “sanki” geride bıraktığımızı…

Üç yıl önce kaldığımız yerden devam etmemiz gerektiğini…

Çünkü bahar ayları gibi kıpır kırıp hayat…

Bir yerden başlamak gerek, demiştik.

 

(Kaldı ki bahar aylarını geride bıraktık.

Yaza girdik.

Delikanlılarımız(!) Ünye’de deniz sezonunu açtı bile…)

 

Kazıkları çakılıp terk edilen Kültür Sarayı’ndan…

Çevreyle uyumu bozmayan Asarkaya Panorama Cafe-Restoran’dan…

Ünye sahiline dökülen betondan…

Magnefest Gençlik ve Bahar Festivali’nden söz etmiştik.

 

Yapılan olumlu işlerden dolayı Başkan Tavlı ve ekibini kutlamıştık.

Olumsuz bulduğumuz durumları dile getirip:

“SAHİLİME DOKUNMA!” demiştik.

 

 

Ayinesi İştir Kişinin

 

Bizde duruma uyan atasözü çok.

"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."

Ziya Paşa’nın Terkîb-i bend’inde şiire dönüşür ata sözleri:

"İnsanın aynası iştir, lafa bakılmaz.” der.

Kumsala beton döküleceği iddialarının tamamen yanlış ve yalan bilgilendirme olduğuna işaret eden Büyükşehir Belediyesi Başkanı Danışmanı, “Buradaki çalışmada bir çay kaşığı beton dökülmesinin söz konusu olmadığını” söylüyor.

Yapılan iş ortada.

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir.

“Çocuk oyun alanı”, “yürüyüş parkuru” yapıyoruz diyerek Eksi İskele kumsalına beton döktünüz. 

Defalarca yazdık bu sahilin Ünye için ne anlama geldiğini.

Sahiller Ünye’nin kimliğidir, dedik.

Bir sahil kenti olarak Ünye’nin en özgün tarafı sahilidir.

Sahili çıkarıp atarsanız Ünye’nin gerdanından, sıradan bir Anadolu kasabasından farkı kalmaz.

Yani gözümüz gibi korumamız gerekir.

Sahille örtüşen en doğal aksesuar, kıyıya çekilmiş kayıklardır.

Onlar sahilin süsüdür, onlara dokunmayın.

Kıyılarındaki kuma gelince…

Ünye kumu olarak bilinen ince kum, güneşe tutulduğunda parıldar.

Magnetik özelliği olan kumun sağlık mucizelerini sevgili Orhan Yiğit’ten önce de biliyorduk.

Ama O’nun sayesinde güncellendi, yenilendi, tüm dünyaya ilan edildi...

Elle tutulur bir nesne haline geldi.

Ne yazık ki, bu güzel sahili tahrip ediyoruz.

Atatürk Parkı dolgusuyla başlayan kıyı tahribatı, yeni betonlaştırma projeleriyle sürüyor.

Kıyıları güzelleştiriyoruz diyerek, yürüyüş parkuru adına kumsala beton döküyoruz.

Deniz geri çekildikçe, açılan alanı taş, toprak ve betonla dolduruyoruz.

Yapmayalım…  

 

 

Kumsala Kum Havuzu

 

Boççe ve çocuk kum havuzundan bahsediliyor.

Doğal kumsala, fazladan bir kum havuzu hangi akla, mantığa sığar.

Ya boççe parkuru?

Milli bir spor, denmiş ya...

Dünyanın bir çok yöresinde oynanan bir oyundur.

Kökeni Romalılara dayanan bu sporun bowlinge benzediğini ve demir bilyelerle oynandığını biliyoruz.

Açık hava sinemasından, voleybol sahasına, kum havuzundan oturma alanlarına ve kayıkhaneye kadar çok sayıda birimi Yalı kumsalına sığdırmak…

Kumluk alanın en verimli şekilde kullanılması olarak değerlendiriliyor.

Proje Mayıs sonunda ilgili alana konulan bir tabelayla halka sunuluyor.

Sonra dönüp dolaşıp, “bu öneriler kabul görürse yapılır, görmezse yapılmaz” deniyor...

 

 

Bilgilendirme mi,  Lütuf mu?

 

Bilgilenmek isteniyordu, öyle yaptık deniyor.

Çamlık konusundaki tepkilerden haberli olsalardı, Eski İskele kumsalına beton dökmeden önce de bir “bilgilendirme” yaparlardı.

Ne yaptılar?

Önce beton döktüler, sonra tabelasını astılar.

Şimdi de diyorlar ki:

“Israrla yanlış bilgiler ifade ediliyor, eleştiri sınırlarını aşabiliyorlar.”

Yapmayın lütfen.

Yani bu işe karşı olanlara “haddinizi aşmayın!” mı, diyorsunuz...

Oraya dökülen her kuruş, bu halkın ödediği paralarla karşılanıyor.

Sizin cebinizden çıkmıyor.

Doğru bir şey yapmak istiyorsanız, sahile akan dere bakslarını temizleyin.

Yapılan hiçbir şey Yalı’nın, Yalıkahvemizin doğal yapısına uygun değil, yasalara da uygun değil.

 

 

Sahillerimiz 3-5 Kişinin değil, Halkındır

 

Evet “Kıyılar Halkındır!” diyor, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Hilmi Güler.

Bu minval üzere “Ünye sahiline işgal edilmiş kıyılarımıza nasıl sahip çıkıldı, nasıl kaçak yapılar ve barakalar yıkıldı, nasıl sahil ve kumsal alanlar temizlendi halka açıldı, bir bakalım.”

Denilmiş.

Baktık.

Sn. Eski Başkan Enver Yılmaz’dan bu yana sahilimizde öyle denildiği gibi bir temizliğe rastlamadık. İş makineleriyle “kumsalın temizlemesi”ne eyvallah, ama işgal edilen kıyıların kurtarıldığını görmedik. Aksine var olan aykırılıklar daha da genişlemiş.

(Ünye kenti sahilinde durum böyle maalesef. Ordu kent merkezinde ise denizi usulsüz doldurdukları için mahkeme kararıyla belediye dolgusunun durdurulduğunu biliyoruz.)

Ünye’de gözümüzden kaçan bir sahil temizleme operasyonu varsa, biri bizi bilgilendirsin; “aha da şurası” desin ki, bilelim…

Gidip Başkan Güler’den özür dileyelim.

 

 

Geri Dönüşümde Farkındalık

 

Ünye Belediyesi’nin güzel bir uygulamasıydı.

Çöp toplama alanlarına bir de “Geri Dönüşüm” ünitesi konulmuştu.

Yalı ve Yüzüncü yıl mevkiine konulan “dönüşüm” konteynırı birkaç ay önce alınıp götürüldü. Sorduk, “gelecek” dendi, onarılıyormuş…

Gözümüz yolda kaldı, kaç ay oldu, gelmedi.

Yazıktır; kâğıt, metal, cam, plastik…

Çok sayıda dönüşüm materyalinin çöpe gittiğine tanık oluyoruz.

Toplama işini ihale alan kişi yahut firma ilgilenmiyor anlaşılan.

Şu işe belediye el atsa da, yeniden kavuşsak dönüşüm kutumuza.

 

 

08.06.2022, Ünyekent

http://www.unyekent.com/kose-yazilari/kaldigimiz_yerden_devam-3274.html