KRONOLOJİ
İsrail-Filistin
Sorununun Tarihçesi: 1897'den 2022'ye
1897'de İsviçre'nin Basel şehrinde toplanan Birinci
Siyonizm Kongresi'nden 2017'de ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak resmen
kabul etmesine ve ardından 2022'ye yaşananlara kadar Filistin-İsrail sorununun
kronolojisi.
İsrail ve Filistinliler arasındaki mücadele dünyada en
uzun süren ve patlamaya en yatkın anlaşmazlıklardan birinden kaynaklanıyor.
Anlaşmazlığın kökeni, Akdeniz sahiliyle Şeria Nehri
arasındaki bölgede hak iddiasına dayanıyor.
Son 100 yıl Filistinlilere sömürgecilik, sürgün,
askeri işgal ve onu izleyen kendi kaderini tayin etme hakkı mücadelesi getirdi.
Kayıpları ve acılarına sebep olarak gördükleri bir ulusla bir arada yaşama
yolundaki zorlu arayış da cabası.
İsrail'in Yahudileri için ise dünyanın her yanında
yüzyıllar süren zulüm ardından atalarının topraklarına geri dönüş, barış ve
güvenlik getirmedi. Komşularıyla pek çok kez bölgesel savaşlar yaşadılar.
Kronolojinin 1897-2007
yılları arası BBC'nin tarafından hazırlandı. 2008 ve
sonrasını farklı kaynaklardan derledik. (Bianet)
1897 | 1917 | 1929-36
36 | 1947 | 1948 | 1964 | 1967 | 1973 | 1974 | 1977 | 1979 | 1982 | 1987 | 1988 | 1991 | 1993 | 1994 | 1995 | 1996-99 | 2000 | 2001 | 2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | 2015 | 2016 | 2017 | 2018 | 2019 | 2020 | 2021 | 2022 | 2023 |
1897 - Birinci Siyonizm Kongresi
Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde
toplandı. 1896'da gazeteci Theodor Herzl, ''Der Judenstaat'' yani Yahudi
Devleti adlı bir kitap yayınlamıştı ve kongrede bu kitaptaki fikirler
tartışıldı. Herzl, Viyana'da yaşayan bir Yahudi'ydi. Yahudiler'in kendi
devletini kurmasını savunuyordu. Ve özellikle Avrupa'daki Yahudi düşmanlığına
karşı bu fikri geliştirmişti.
Kongrenin sonunda, Basel Programı yayınlandı. Bu
belgede, Filistin'de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın
bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülüyordu.
1897'den önce, çok az sayıda Siyonist göçmen zaten
bölgeye gelmeye başlamıştı. 1903'e kadar, bunların sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu
da Doğu Avrupa'dan gelmişti. Bölgenin yarım milyona yakın Arap sakiniyle
birlikte yaşıyorlardı. O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun
parçasıydı. 1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası
geldi.
1917 - Dengeler değişirken
Birinci Dünya Savaşı sırasında da Filistin ve çevresi
Osmanlı idaresindeydi. İngiltere'nin desteklediği Arap güçleri Osmanlı hâkimiyetine
son verene kadar da bu durum sürdü.
İngiltere savaşın sonunda, 1918'de bölgeyi işgal etti.
25 Nisan 1920'de alınan Milletler Cemiyeti kararıyla,
İngiltere'ye, bölgenin manda idaresi için yetki verildi.
Bu değişim döneminde üç söz verildi.
1916'da Mısır'daki İngiliz idarecisi Sir Henry
McMahon, Osmanlı'nın Arap illerinde Araplara bağımsızlık sözü vermişti.
Bununla beraber galip devletler Fransa ve İngiltere
arasında gizlice imzalanan Sykes-Picot Antlaşması, bölgeyi bu ülkeler arasında
ikiye bölüyor, Filistin'de ise uluslararası idare kurulması öngörülüyordu.
1917'de, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour,
Filistin'de Yahudi halkları için bir vatan kurulması sözü verdi. Bu vaat,
Siyonistlerin önderlerinden Lord Rothschild'e gönderilen mektupta yer alıyordu.
Bu mektup Balfour Deklarasyonu olarak anılıyor. | Yukarı
1929-1936 Arapların tepkisi
İngiltere mandası altındaki Filistin'e Siyonist proje
kapsamında yüzbinlerce Yahudi göç etti. Bu da Arap topluluklarda öfkeye, isyana
yol açtı.
1922'de İngiltere'nin düzenlediği bir nüfus sayımı,
Yahudilerin sayısının, Filistin'deki 750 binlik nüfusun yüzde 11'ine ulaştığını
gösteriyordu. Bundan sonraki 15 yılda 300 bin Yahudi daha gelecekti.
Siyonistlerle Araplar arasındaki düşmanlık, Ağustos
1929'da kanlı çatışmalara dönüştü. 133 Yahudi, Filistinliler tarafından
öldürüldü. İngiltere polisi de 110 Filistinliyi öldürdü.
Arapların tepkileri, 1936'da, geniş çaplı uygulanan
genel grevle birlikte sivil itaatsizliğe dönüştü. Zaten o tarihe kadar, militan
Siyonist örgüt Irgun Zvai Leumi, Filistin ile şimdiki Ürdün'ü
''kurtarmak'' amacıyla, Filistinli ve İngilizlere ait hedeflere saldırılar
düzenlemekteydi.
Temmuz 1937'de İngiltere'de, Hindistan'dan sorumlu
eski devlet bakanı Lord Peel'in başkanlığındaki bir Kraliyet Komisyonu, bu
bölgeyi Yahudi ve Arap devletleri arasında ikiye bölmeyi önerdi. Yahudi
devleti, İngiliz mandasındaki Filistin'in üçte birini kaplayacaktı ve Celile
Denizi ile sahildeki düzlükleri içine alacaktı.
Filistinli ve Arap temsilciler teklifi reddetti. Göçün
durmasını ve azınlık haklarına saygılı bir üniter devlet kurulmasını istediler.
Şiddet içeren muhalefet 1938'e kadar sürdü. Ta ki, İngiltere'den gönderilen
takviye birlikler tarafından bastırılıncaya dek. | Yukarı
1947 - Birleşmiş Milletler devrede
Filistin'i 1920'den beri idare eden İngiltere,
Siyonist-Arap sorununu çözme sorumluluğunu 1947'de Birleşmiş Milletler'e
devretti.
Bölge şiddet olaylarıyla sarsılıyordu. Yahudiler
artık nüfusun üçte birini oluşturuyordu. Ama toprakların yüzde
6'sı onların elindeydi. Avrupa'daki Nazi zulmünden kaçan yüz binlerce
Yahudi'nin buraya ulaşması çözüm arayışını daha da acil hale getirdi. İkinci
Dünya Savaşı'nda 6 milyon Yahudi öldürülmüştü.
BM'nin kurduğu özel komite, bölgeyi Filistin ve Arap
devletleri arasında bölmeyi önerdi. Arap Yüksek Komitesi diye anılan
Filistinli temsilciler, teklifi reddederken, Yahudi temsilciler kabul etti.
Paylaşım planı, Filistin'in yüzde 56,47'sini Yahudi
devletine, yüzde 43,53'ünü de Arap devletine bırakıyordu. Kudüs ise
uluslararası bir idare altında olacaktı. 29 Kasım 1947'de BM Genel
Kurulu'nda 33 ülkenin oyuyla plan onaylandı. 13 ülke karşı oy vermiş, 10 ülke
de çekimser kalmıştı. Filistinlilerin reddettiği plan hiç uygulanmadı.
İngiltere, 15 Mayıs 1948'de, Filistin'deki manda
idaresine son verme niyetini ilan etti ancak bu tarih öncesinde çarpışmalar
başladı.
İngiltere halkı, askerlerinin ölümü nedeniyle
Filistin'de İngiliz varlığına karşı çıkmaya başladı. Ayrıca İngilizler, ABD'nin
daha fazla Yahudi mültecinin buraya kabul edilmesi için uyguladığı baskıya
öfkeliydi. Bu da Siyonizme Amerikan desteğinin artışının işaretiydi.
Hem Arap hem de Yahudi taraflar, yaklaşan savaş için
güçlerini seferber ediyordu. Yahudi milis güçlerinin Arap
köylerinde "temizlik" operasyonları 1948 yılında Aralık
ayında başladı. .
1948 - İsrail'in kuruluşu
İsrail Devleti, 2 bin yıldır kurulan ilk Yahudi
devletiydi. Tel Aviv'de 14 Mayıs 1948'de saat 16:00'da ilan edildi. Karar, son
İngiltere birliklerinin bölgeyi terk ettiği ertesi gün yürürlüğe girdi.
Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" diye anarlar, yani
"Felaket" günü.
1948'e girilirken Arap ve Yahudi birlikleri
birbirlerinin elindeki topraklara saldırıyordu. Yahudi güçleri, İrgun ve
Lehi militanlarının desteğinde, daha fazla ilerleme kaydetti; Yahudi
devletine ayrılmış toprakların yanı sıra, Filistinlilere ayrılmış bölgeleri de
ele geçirmeye başladı.
Irgun ve Lehi örgütlerinin militanları, 9 Nisan'da
Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyünde çok sayıda Filistinli'yi katletti.
Katliam haberi, Filistinliler arasında hızla yayılıp dehşet yarattı ve yüz
binlercesi Lübnan, Mısır ve şimdi Batı Şeria denen bölgeye kaçtı.
Yahudi orduları, Necef Çölü'nde, Celile'de, Batı
Kudüs'te ve sahildeki düzlüklerin birçok bölümünde galip geliyordu.
İsrail devleti ilan edildikten bir gün sonra, Ürdün,
Mısır, Lübnan, Irak ve Suriye orduları, hemen İsrail'de işgale başladı ama
püskürtüldüler. İsrail ordusu küçük bölgelerde süren direnişi de bastırdı.
Ortaya çıkan ateşkes hatları, İngiltere mandasındaki Filistin'in çoğunluğunu
İsrail'e bırakıyordu.
Mısır, Gazze Şeridi'ni elinde tuttu. Ürdün
de Kudüs çevresindeki toprakları ve şimdi Batı Şeria denen bölgeyi ilhak etti.
Bunlar, İngiltere manda topraklarının yüzde 25'ini oluşturuyordu. Bu durum 1967
savaşına dek sürdü. | Yukarı
1964 - FKÖ'nün kuruluşu
1948'den beri, İsrail'in ortaya çıkışına verilecek
karşılığa önderlik etmek için Arap devletleri arasında rekabet vardı. Bu yüzden
Filistinliler olaylara seyirci kalıyordu.
1964'te Kudüs'te kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü
(FKÖ) hemen ardından Arap devletleri tarafından tanındı. Bu devletler
FKÖ'nün esasen kendi kontrollerinde kalmasını istiyordu.
Ama Filistinliler gerçekten bağımsız bir örgüt
istiyordu ve 1969'da örgütün başkanlığını ele geçiren Yaser
Arafat'ın amacı da buydu. Kendisine bağlı, beş yıl önce gizli olarak
kurulmuş El Fetih örgütü, İsrail'e karşı operasyonlarıyla ün
kazanıyordu.
El Fetih savaşçıları, 1968'de Ürdün'de İsrail
birliklerine ağır kayıplar verdirdi. | Yukarı
1967 Savaşı
İsrail ve Arap komşuları arasında artan gerginlik, 5
Haziran 1967'de başlayan 6 Gün Savaşları'na yol açtı. Orta Doğu
anlaşmazlığının çehresi bu altı günde değişti.
İsrail, Mısır'dan Gazze ve Sina
Yarımadası'nı, Suriye'den de Golan Tepeleri'ni aldı. Ürdün
güçlerini de Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ten çıkardı.
Mısır'ın güçlü hava kuvvetleri, savaşın ilk günü saf
dışı bırakıldı. İsrail uçakları, daha başlangıçta Mısır hava kuvvetlerini
havalanamadan yerle bir etti.
Toprak kazanımları İsrail'in kontrolündeki alanı iki
katına çıkardı. Zafer, İsrail ve yandaşları için yeni bir güven ve iyimserlik
havası yaratıyordu.
BM Güvenlik Konseyi, 242 sayılı kararı aldı.
Kararda, savaşla toprak kazanımı reddediliyor, son çarpışmalarda ele geçirdiği
yerlerden İsrail'in çekilmesi isteniyordu.
BM'ye göre, bu savaşta 500 bin Filistinli daha
mülteci haline geldi; Mısır, Lübnan, Ürdün ve Suriye'ye göç etti. .
1973 Yom Kippur Savaşı
Yom Kippur, yani "Kefaret
Günü", Yahudilerin en önemli dini bayramı. 1967'deki savaşta
kaybettikleri toprakları diplomatik yollardan geri alamayan Mısır ve Suriye,
1973'teki Yom Kippur bayramı sırasında İsrail'e karşı taarruza girişti. Bu
çarpışmalar, Ramazan Savaşı diye de anılır.
Başlangıçta Mısır ve Suriye, Sina ve Golan
Tepeleri'nde ilerleme kaydettiler. Üç hafta süren çarpışmalar sonunda bu durum
değişti. İsrail neticede bazı yerlerde 1967'deki ateşkes hattının da ötesine
geçti.
İsrail güçleri Golan Tepeleri'ni aşarak Suriye içinde
ilerlemeye başladı. Gerçi sonradan bu toprakları bıraktılar. Mısır'da da,
İsrail güçleri toprak kazandılar, Süveyş Kanalı'nın batı yakasına geçtiler.
ABD, Sovyetler Birliği ve BM, diplomatik müdahalelerle
ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı.
Mısır ve Suriye, toplam 8 bin 500 asker kaybetti.
İsrail'in can kaybı ise 6 bindi.
Savaş sonunda İsrail, askeri, diplomatik ve ekonomik
destek açılarından ABD'ye daha da bağımlı hale geldi. Savaşın hemen
ardından Suudi Arabistan, İsrail'i destekleyen ülkelere petrol ambargosu
başlattı. Petrol fiyatları bütün dünyada hızla yükselirken küresel
nitelikte bir ekonomik kriz baş gösterdi ve ambargo Mart 1974'e kadar sürdü.
Ekim 1973'te, BM Güvenlik Konseyi, 338 sayılı kararı
aldı. Bunda, taraflardan, bir an önce çarpışmaları durdurmaları ve müzakerelere
başlamaları isteniyordu.
1974 Arafat'ın BM'ye ilk gidişi
Arafat liderliğindeki FKÖ ile Ebu
Nidal gibi, FKÖ dışındaki Filistinli örgütler, İsrail ve diğer hedeflere
karşı 1970'lerde bir dizi eylem düzenledi.
Kara Eylül diye de bilinen Ebu Nidal'in örgütü, 1972
Münih Olimpiyatları'ndaki eylemde 11 İsrailli sporcuyu öldürdü.
Filistin'in tamamını "kurtarmak" için silaha
başvuran FKÖ'nün lideri Arafat, bir yandan da BM'de barışçı çözümü savunduğunu
anlatan ilk konuşmasını yaptı. Siyonist projeyi kınadı, ama
ekledi: "Bugün bir elimde zeytin dalı, bir elimde kurtuluş savaşı
veren birinin silahı var. Zeytin dalını düşürmeyin."
Bu konuşma, Filistinlilerin uluslararası tanınma
çabalarına büyük katkı sağladı. Bir yıl sonra ABD Dışişleri
Bakanlığı'ndan Harold Saunders, Arap-İsrail barışı müzakere edilirken
Filistin halkının meşru çıkarlarının da hesaba katılması gerektiğini
söylüyordu.
1977 - İsrail'de sağın yükselişi
İsrail'in 1948'de kuruluşunda İrgun ve Lehi gibi aşırı
grupların katkısı büyüktü. Ama bu örgütlerin mirasçısı Herut (sonradan
Likud adını alıyor) Partisi, 1977'ye kadar hiçbir seçim kazanamadı.
İsrail siyaseti bu tarihe kadar sol kanattaki İşçi
Partisi'nin hakimiyetindeydi. Likud ideolojisi, İsrail idaresinin İngiliz mandasına
dahil olan bütün topraklara, yani Ürdün de dahil Kutsal Kitap'ta
anlatılan "Büyük İsrail'e" yayılmasını savunuyordu.
Eski İrgun lideri Menahem
Begin başkanlığındaki yeni hükümet, Batı Şeria ile Gazze Şeridi'nde
yerleşim açmayı hızlandırdı. Amaç 1967'de kazanılan toprakları ileride geri
vermemek için gerekçeler sağlamaktı.
Tarım Bakanı Ariel Şaron bu faaliyetleri
körükledi; Şaron 1981'e kadar yerleşimlerle ilgili bakanlar komisyonunun
başındaydı.
1979 - İsrail ve Mısır barışı
Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat 19 Kasım
1977'de İsrail'e uçup Knesset'te, yani parlamentoda konuşma yapınca dünya
şaşkına döndü.
İsrail'i tanıyan ilk Arap lider Sedat oldu. Yom Kippur
Savaşı'nı daha dört yıl önce başlatan da kendisiydi. O savaş nihaî sonucu
getirmemişti.
Mısır ve İsrail, 1978'de Camp
David anlaşmalarını imzaladı. Metinde Orta Doğu'da barışın çerçevesi
çiziliyordu ve buna Filistinlilere sınırlı özerklik verilmesi de dahildi. İkili
barış anlaşmasını da Sedat ile Begin Mart 1979'da imzaladılar.
Sina yarımadası Mısır'a geri verildi.
İsrail'le kendi başına pazarlığa giriştiği için Mısır,
Arap devletleri tarafından boykota uğradı.
Enver Sedat 1981'de kendi ordusundaki İslamcı
unsurlar tarafından öldürüldü. | Yukarı
1982 - İsrail Lübnan'ı işgal ediyor
İsrail, Lübnan sınırına yakın yerleşim birimlerini
saldırılardan korumak amacıyla bu ülkenin güneyine asker soktu. Ama Savunma
Bakanı Ariel Şaron orduyu başkent Beyrut'a kadar götürdü; FKÖ'yü bu ülkeden
çıkardı.
Sina'daki son İsrail birliklerinin geri çekilmesinin
üzerinden daha iki ay bile geçmemişti. Lübnan işgali, Ebu Nidal
örgütünün İsrail'in Londra büyükelçisine suikast girişimi üzerine
başlatmıştı.
İsrail birlikleri Beyrut'a ağustos ayında vardı.
Yapılan ateşkes anlaşması uyarınca FKÖ milisleri çekilince, Filistin mülteci
kampları savunmasız kalmıştı.
İsrail güçleri 14 Eylül'de Beyrut etrafında
birikirken, Hıristiyan Falanj milislerin lideri Beşir Cemayel, başkentteki
karargahında bir bombanın patlamasıyla öldü. Ertesi gün İsrail ordusu Batı
Beyrut'u işgal etti.
16 Eylül'den 18 Eylül'e kadar, İsrail'le ittifak yapan
Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinliyi
öldürdü. Neredeyse bir asrı bulan Ortadoğu mücadelesindeki en katlı
katliamlardan biriydi bu. Şaron, savunma bakanlığından başka bir göreve geçmek
zorunda kaldı. Çünkü 1983'te İsrail'de yapılan bir soruşturma,
onun katliamı önlemek için harekete geçmediğine hüküm vermişti. Sabra
ve Şatilla katliamları Ariel Şaron hakkındaki ''savaş
suçlusu'' iddialarının kaynağı.
Bazı görgü tanıkları, İsrail askerlerinin, Hıristiyan
milislerin kamplarda neler yapacağından haberdar olduğunu, hatta olanları
izlediğini anlatıyor.
1987-93 İntifada
İsrail işgaline karşı intifada, yani kitlesel
ayaklanma Gazze Şeridi'nde başladı; kısa sürede Batı
Şeria'ya yayıldı.
Protestolar, sivil itaatsizlik şekline büründü. Genel
grevler düzenlendi, İsrail ürünleri boykot edildi, duvarlara yazılar yazıldı ve
yollarda barikatlar kuruldu. Ama uluslararası ilgi toplayan protesto şekli,
ağır silahlarla donanmış İsrail askerlerine taş atan Filistinlilerdi.
İsrail ordusu karşılık verdi; çok sayıda Filistinli
sivil yaşamını yitirdi. 1993'e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini
aştı.
1988 - FKÖ barışa kapıyı açıyor
İsrail büyük askeri gücüne rağmen 1987'de başlayan
intifadayı durduramıyordu. Eylemleri İsrail işgali altında yaşayan
Filistinlilerin tamamı destekliyordu.
1982'de Lübnan'dan sürüldükten sonra Tunus'a yerleşen
FKÖ için de bu ayaklanma tehlike işaretiydi.
Filistin "devrimi" hedefine dönük mücadelede dikkatler, FKÖ
ve diaspora yerine işgal topraklarına dönmüştü. FKÖ başrolü kaybedebileceğini
düşünmeye başladı.
Sürgündeki hükümet işlevi gören Filistin Ulusal
Konseyi, Kasım 1988'de Cezayir'de toplandı ve 1947'deki Birleşmiş Milletler
kararında yer alan ''iki devlet'' çözümünü kabul etti. Oylamada kabul
edilen kararda ayrıca terörizm kınanıyor; BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sayılı
kararına dayalı müzakere isteği dile getiriliyordu. 242 sayılı karar, ayrıca
1967'de, İsrail'in ele geçirdiği topraklardan çekilmesini öngörüyor.
ABD, FKÖ ile diyaloğa girişti. Ama İsrail hala FKÖ'yü
terör örgütü olarak görüyor, muhatap almak istemiyordu. Bunun yerine İsrail
Başbakanı Yitzak Şamir, kendi kaderini tayin hakkına ilişkin bir
anlaşmaya varılmadan önce işgal topraklarında seçim yapılmasını önerdi. | Yukarı
1991 - Madrid Zirvesi
1991'de çıkan Körfez Savaşı FKÖ için felaket
niteliğindeydi. Yaser Arafat, Irak'a destek verdiği için Körfez bölgesindeki
zengin hamilerini kaybetmişti.
Irak'ın Kuveyt'i işgaline son verilmesi ardından ABD
yönetimi Ortadoğu'da barış arayışına ağırlık verdi. Bu girişimler mâli olarak
zayıflamış ve siyaseten tecrit edilmiş Arafat için, İsrail'deki muhafazakar
Başbakan Yitzak Şamir'e oranla daha değerliydi.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'ın defalarca yaptığı ziyaretler, Madrid'de bir uluslararası zirve
toplanmasına zemin hazırladı. Suriye katılmayı kabul etti; umudu, Golan
Tepeleri'ni geri alacak müzakerelere girmekti. Ürdün de daveti kabul etti.
Ancak Şamir, terörist olarak gördüğü FKÖ ile doğrudan
muhatap olmak istemiyordu ve bu yüzden önde gelen Filistinli simalardan oluşan
bir Filistin-Ürdün heyeti oluşturuldu. Bu Filistinliler FKÖ üyesi değildi.
Zirve öncesindeki günlerde ABD, İsrail'le ender görülen bir cepheleşme
içindeydi. İşgal edilmiş topraklarda Yahudilere yerleşim birimlerinin inşa
edilmesi yüzünden İsrail'in alacağı 10 milyar dolarlık kredi garantisini askıya
almıştı.
30 Ekim'de başlayan tarihi zirveyi dünya izledi. Eski
düşmanlara, yaklaşımlarını açıklamaları için 45'er dakikalık konuşma fırsatı
verildi. Filistinliler, İsrail'le paylaşılan bir gelecek umudunu dile getirdi.
Şamir Yahudi devletinin meşruiyetini anlattı. Suriye Dışişleri
Bakanı Faruk el Şara ise Şamir'in ''terörist'' geçmişini
anlattı.
ABD zirveden sonra İsrail'in, Suriye ve Filistin-Ürdün
heyetleriyle ayrı ayrı ikili görüşmelerde bulunması için hazırlık yaptı.
1993 - Oslo Barış Süreci
Haziran 1992'de İsrail'de sol kanadın, yani İşçi
Partisi'nin iktidara gelmesi çok kuvvetli bir barış sürecini başlattı.
Sertlik yanlısı olarak gösterilen Başbakan Yitzak
Rabin ile "güvercin" olarak gösterilen Şimon Peres ve
Yosi Beilin, Filistinlilerle barışı konuşacak çok uygun bir ekibi
oluşturuyordu. Körfez Savaşı'ndan sonra konumu zayıflayan FKÖ bu barış
pazarlığından sonuç almayı umuyordu.
Washington'daki ikili görüşmeler tıkanınca İsrail,
FKÖ'nün katılımına yönelik itirazını kaldırdı. Daha da önemlisi Dışişleri
Bakanı Peres ve yardımcısı Beilin, Norveç'in girişimi olan gizli bir müzakere
zemini kurma imkanını inceliyordu.
Washington'daki ikili görüşmelerden sonuç
alınamayacağı anlaşılınca gizli Oslo kulvarı 20 Ocak 1993'te
açıldı. Norveç'in Sarpsborg kasabasında görülmemiş ilerleme
kaydedildi. Filistinliler işgal topraklarından aşamalı çekilmeye başlaması
karşılığında İsrail devletini tanımayı kabul ediyordu.
Görüşmeler İlkeler Deklarasyonu'nu getirdi.
Bu belge Washington'da imzalanırken, Arafat ile Rabin arasındaki tarihi
tokalaşmayı 400 milyon insan canlı izledi. | Yukarı
1994 - Filistin Yönetimi'nin kurulması
İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü, İlkeler
Deklarasyonu'nun başlangıçta nasıl uygulanacağı konusundaki anlaşmayı Kahire'de
4 Mayıs 1994'te imzaladı.
İsrail, Gazze Şeridi'nin çoğunu terk ediyordu. Sadece
Yahudi yerleşimleri ve etraflarındaki arazilerde İsrail varlığı sürecekti. Batı
Şeria'da ise Eriha kentini Filistinliler'e bırakıyorlardı. Bu pazarlıklar güçlükle
yürütüldü ve Batı Şeria'nın El Halil kentinde düzenlenen bir
katliam neredeyse görüşmelerin kesilmesine yol açıyordu. Tarihi İbrahim
Camii'nde sabah namazı kılan Filistinliler'in üzerine makineli tüfekle ateş
açan Yahudi yerleşimci Baru Goldstein, 29 kişiyi öldürdükten sonra
öldürülmüştü.
Anlaşmanın içinde de aşılması gereken zorluklar
vardı. Metinde beş yıllık geçiş dönemi içinde İsrail ordusunun geri
çekilme aşamaları yer alıyordu. Ama bu aşamalar çok zorlu pazarlıkların sonuç
vermesine bağlıydı. Bunlar Filistin devletinin kuruluşu, Kudüs'ün statüsü,
işgal edilmiş topraklardaki Yahudi yerleşimlerinin durumu ve 1948 ile 67
arasında göçe zorlanan 3,5 milyon Filistinli mültecinin ne olacağı
gibi konulardı.
Barış sürecini eleştirenler 1 Temmuz'da susmuştu.
Çünkü Yaser Arafat, Filistin topraklarına bu tarihte geri döndü, coşkulu
kalabalık tarafından muzaffer bir eda ile karşılandı. Filistin Kurtuluş
Ordusu, İsrail birliklerinin boşalttığı yerlere
konuşlandırıldı. Filistin Ulusal İdaresi, yani özerk yönetimin
başkanı olarak Yaser Arafat vardı artık. 1996'daki seçim de bunu tescil etti.
1995 - İkinci Oslo ve Rabin suikastı
Filistin yönetimi, Gazze Şeridi'ndeki ilk yılında
zorluklarla boğuştu. Filistinli militanların bombalı eylemlerinde onlarca
İsrailli öldü. İsrail özerk yönetimin topraklarına giriş çıkışları engelliyor;
militanlara suikastlar düzenliyordu. Yeni yerleşim inşaatları da
durmadı. Filistin Özerk Yönetimi kendi toplumunun öfkesini kitlesel
gözaltılarla bastırmaya çalıştı. İsrail içinde ise barış sürecine tepkiler sağ
kanattan ve dini gruplardan geliyordu.
Bu ortam içinde barış görüşmeleri yoğun çaba ile
yürütülse de başlangıçta belirlenen takvime yetişilemiyordu. 24
Eylül'de 2. Oslo diye anılan anlaşma Mısır'ın Taba şehrinde ve
Washington'da ayrı törenlerle imzalandı.
Bu anlaşma Batı Şeria'yı üçe bölüyordu.
1 - A Bölgesi: Batı Şeria'nın yüzde 7'sini
oluşturan bu bölge, Doğu Kudüs ve El Halil haricindeki belli başlı yerleşim
merkezlerini tam olarak Filistin idaresine bırakıyor.
2 - B Bölgesi: İsrail ve Filistinlilerin ortak
kontrolüne bırakılan bu bölge Batı Şeria'nın yüzde 21'ini oluşturuyor.
3 - C Bölgesi: İsrail bu bölgeyi kontrol altında
tutacak, ama aynı zamanda Filistinli tutukluları serbest bırakacaktı.
2. Oslo Anlaşması, Filistinlileri pek
heyecanlandırmadı. İsrailli dinciler ise ''Yahudi toprağının'' teslim
edilmesine öfkeliydi. Öfke ve tahrik içeren bir kampanyaya hedef olan Başbakan
Yitzak Rabin, bir aşırı dinci Yahudi tarafından 4 Kasım'da öldürüldü. Suikast
bütün dünyaya şok dalgaları yaydı. "Güvercin" diye nitelendirilen ve
bir türlü tamamlanamayan barış sürecinin mimarı Şimon Peres başbakan
oldu. | Yukarı
1996-1999 Kilitlenme
1996 yılına girildiğinde anlaşmazlık yine kan
dökülmesine yol açıyordu . Hamas örgütü İsrail içinde bir dizi
intihar eylemleri düzenledi. İsrail, Lübnan'ı üç hafta süreyle bombaladı.
Peres 29 Mayıs'taki seçimlerde, sağcı Binyamin
Netanyahu'ya kıl payı yenildi. Netanyahu, Oslo anlaşmalarına karşı
çıkıyor, ''güvenlik içinde barış'' tezini işliyordu.
Netanyahu işgal topraklarında yerleşim inşasının
dondurulması kararını kaldırarak Arapları öfkelendirdi. El Aksa
Camii'nin altına, arkeolojik amaçlarla bir tünel kazılması için izin
verince de, tepkiler daha da şiddetlendi.
İsrail mevcut barış sürecini eleştirmesine rağmen
ABD'nin artan baskısı sayesinde Ocak 1997'de El Halil şehrinin yüzde 97'sini
Filistinlilere devretti. ABD'de 23 Ekim 1998'de imzaladığı Wye River
Beyannamesi ise, Batı Şeria'dan çekilmenin sürmesini öngörüyordu.
Fakat Wye River'ın uygulanmasına ilişkin itirazlar,
Ocak 1999'da İsrail'de iktidardaki sağ koalisyonun çökmesine yol açtı. 18
Mayıs'taki seçimlerin galibi İşçi Partili Ehud Barak'tı. İsraillilerle
Araplar arasındaki 100 yıllık kavgayı sona erdirmeyi vaat ediyordu yeni
başbakan.
Oslo anlaşmalarında öngörülen beş yıllık geçiş süresi,
4 Mayıs 1999'da sona erdi. Ama Yaser Arafat tek yanlı Filistin devleti
ilanından vazgeçirildi. Amaç İsrail'deki yeni yönetimle pazarlığa yeniden
başlanmasıydı.
2000 - İkinci intifada
Ehud Barak hükümetinin barışa ulaşacağına dair
başlangıçta duyulan iyimserliğin temeli olmadığı zamanla anlaşıldı. Yeni bir
Wye River sözleşmesi Eylül 1999'da imzalandı. Ama işgal topraklarından çekilme
işleminin devam etmesi mümkün olmadı. Çünkü Kudüs'ün durumu, mülteciler,
yerleşimler ve sınırlar gibi nihaî statü pazarlıkları sonuçsuz
kalmıştı. Beş yıllık barış süreci sonunda pek bir şey elde edilememesi,
Filistin halkında büyük bir bıkkınlık doğurdu.
Barak, Suriye ile barışa odaklandı. Bu alanda da
başarı yoktu. Barak yine de İsrail'in 21 yıllık Lübnan macerasına son
verdi.
Mayıs 2000'de İsrail'in Lübnan'dan çekilmesi,
dikkatleri Yaser Arafat'a yöneltti. ABD Başkanı Bill Clinton ile Ehud Barak
kademeli barış görüşmeleri yerine, bütün konularda hep birden sonuç almayı
amaçlayan nihai pazarlığa girmeye zorlandı. Bu görüşmeler için ABD başkanının
yazlığı Camp David seçildi. İki hafta süren görüşmelerde Kudüs'ün statüsü
ve Filistinli mültecilerin geri dönüş hakları konusunda bir uzlaşmaya
varılamadı.
Bunun getirdiği belirsizlik içinde, 28 Eylül'de
muhalefetteki Likud Partisi'nin Netanyahu'dan sonraki lideri, yılların sağcı
politikacısı Ariel Şaron, Mescid-i Aksa'nın bulunduğu kompleksi
ziyaret etti. Bunun çok tahrik edici bir hareket olduğu söylendi. Filistinliler
bu ziyareti protesto için gösterilere başladı. Ve gösteriler şimdi El Aksa
intifadası diye anılan ayaklanmaya dönüştü.
2001 - Şaron'un dönüşü
2000 yılının sonuna gelinirken Başbakan Ehud Barak,
giderek kanlı ve öfkeli bir hale gelen şiddet döngüsünün içinde buldu kendini.
İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki işgaline karşı intifada
tırmanıyordu.
Çevresindeki koalisyon çökerken, Barak 10 Aralık'ta
istifa etti. Halktan krizle mücadele konusunda yeni bir yetki istediğini
söylüyordu. Ama 6 Şubat'taki seçimleri Ariel Şaron kazandı. İsrailli seçmen
90'lı yıllar boyunca süren ''barış için toprak'' formüllerine
arkasını dönmüştü. İsrail'in "Filistinli sorunu"na daha katı bir
yaklaşımı savunuyorlardı artık.
Şaron, Filistinli militanlara karşı suikastlar, hava
saldırıları ve Filistin idaresindeki topraklara düzenlenen baskınların ağır
bastığı politikasını daha da şiddetlendirirken, can kaybı yükseliyordu.
Filistinli militanlar ise İsrail şehirlerinde intihar eylemleri gerçekleştirdi.
ABD şiddet olaylarını durdurmak için uluslararası
çabalara önderlik etti. Ayaklanmaya ilişkin uluslararası soruşturmayı,
Amerikalı eski Senatör George Mitchell başkanlığındaki heyet yürüttü.
CIA'nın eski Direktörü George Tenet ise ateşkesin nasıl
uygulanabileceğine dair yaptığı görüşmeler sonunda bir öneri hazırladı. Ama bu
girişimler döngüyü kıramadı.
2002 - Batı Şeria yeniden işgal altında
Birkaç dalga halinde gelen intihar saldırıları ardından,
İsrail önce mart sonra da haziran aylarında Batı Şeria'nın neredeyse tamamını
işgal etti. 2002 yılının büyük bir bölümünde Filistin kentleri sık sık baskına
uğradı, birbirleriyle bağlantısı kesildi, kuşatıldı ya da uzun süreler sokağa
çıkma yasağı altında kaldı.
Nisan ayında İsrail güçleri Batı Şeria'nın
kuzeyindeki Cenin mülteci kampına girip bölgeyi ele geçirdi.
Filistinliler, burada bir katliam yapıldığını iddia ettiler. Kendisi de ağır
kayıp veren İsrail ordusu ise örgütlü bir direniş ile karşılaştığını belirterek
burada sadece 52 Filistinlinin öldüğü konusunda ısrar etti.
Birleşmiş Milletler'in bu konuda hazırladığı bir
rapor, "sivilleri tehlikeyle karşı karşıya bırakan şiddet
olayları" dolayısıyla her iki tarafı da suçladı ama ortada bir
katliam olmadığı sonucuna ulaştı. Uluslararası Af Örgütü ise İsrail
ordusunun Batı Şeria'da Cenin ve Nablus'a düzenlediği operasyonlarda savaş
suçu işlediği hükmüne vardı.
Dikkatlerin odaklandığı bir diğer merkez de
Beytüllahim oldu. Beytüllahim'deki Mîlad Kilisesi'nde 5 hafta boyunca
devam eden kuşatma, mayıs ayında, kiliseye sığınmış olan çok sayıda Filistinli
arasındaki 13 militanın sürgüne gönderilmesiyle sona erdi.
İsrailli yetkililer 2002 yılı boyunca Gazze Şeridi ve
Batı Şeria'da düzenlenen operasyonların amacının Filistinlilerin terör
altyapısını yıkmak olduğunu kaydediyordu.
Ancak hızı kesilmiş de olsa intihar saldırıları yıl
boyu devam etti.
Üst üste iki yıldır barış süreci durma noktasına
gelmişti. Birleşmiş Milletler, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Avrupa
Birliği'nden oluşan, "Dörtlü" Orta Doğu'da çözüme yönelik bir
'yol haritası' ile süreci yeniden canlandırmaya çalıştı. | Yukarı
2003 - Bush'un Ortadoğu politikası
Yol haritasının yayımlanması, içeriği üzerinde
2002 yılı boyunca devam eden pazarlıklar dolayısıyla gecikti. Belge ancak 2003
yılı nisanında Amerika öncülüğünde Irak'a düzenlenen operasyon sonrasında
yayımlandı. Belgenin yayımlanmasına kadar da tüm diplomatik girişimler askıda
kaldı.
2003 Haziran'ında Amerika Birleşik Devletleri
Başkanı George W. Bush, Ortadoğu konusundaki siyasetini uzun süredir
beklenen bir konuşmayla açıkladı.
Bush konuşmasında Filistinlilere 'teröre taviz
vermeyen' bir lider belirlemeleri çağrısında bulundu.
Filistinli militan grupların yoğun müzakereler
ardından haziran ayında ilan ettiği ateşkes ise ancak 7 hafta süreyle geçerli
oldu. | Yukarı
2004 - Arafat'ın ölümü
İsrail'in hava saldırıları ve Filistinli militanların
intihar saldırılarının yaşandığı bir yıl oldu. İsrail'in mart ve nisan
aylarında Hamas'ın ruhani lideri Şeyh Ahmet Yasin'le örgütün önde gelen
isimlerinden Abdülazizi el Rantisi'yi öldürmesi Filistinliler arasında
büyük tepkiye neden oldu.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Gazze'den
yerleşimcileri ve askerleri çekme planını açıkladı.
Aynı yıl içinde İsrail Yüksek Mahkemesi, duvarın güzergahının
değiştirilmesi gerektiğine hükmetti.
Temmuz ayında da Lahey Adalet Divanı duvarı yaşadışı
ilan etti. Ancak İsrail bu kararlara rağmen duvar inşaasını sürdürdü.
Ekim ayının sonlarında rahatsızlanan Filistin
lideri Yaser Arafat, 11 Kasım'da tedavi için götürüldüğü Fransa'da
hayatını kaybetti.
Mahmud Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütü liderliğine
getirildi. | Yukarı
2005 - Gazze'den çekilme
Ocak ayında Filistin'de yapılan seçimler sonunda
Mahmud Abbas özerk yönetimin başkanlığına getirildi.
Ariel Şaron ise, Gazze'den çekilme planı için
hükümetinden onay aldı ve plan ağustos ayı sonunda yaşama geçirildi. Gazze'de
bulunan yerleşimciler zorla bölgeden uzaklaştırıldı.
2006 - Hamas'ın zaferi
Ocak ayı başında beyin kanaması geçirerek komaya giren
Ariel Şaron'un yerine gelen Ehud Olmert, Kadima adlı yeni bir parti kurdu.
Kadima, seçimler sonunda merkez sol İşçi Partisi ve
aşırı Ortadoks Şas Partisi'yle koalisyon oluşturdu.
İlk başta güçlü bir kamuoyu desteğine sahip olan
Olmert, Hizbullah'ın iki askeri kaçırması ardından temmuz ayında Lübnan'a savaş
açtı ve Beyrut'un da aralarında bulunduğu bazı kentleri bombaladı.
Sonunda ilan edilen ateşkesin ardından Olmert,
askerleri kurtarmayı başaramadığı ve savaşı yönetme biçimi nedeniyle ağır
şekilde eleştirildi.
Filistin'de ise, ocak ayında düzenlenen seçimlerden
Hamas ezici zaferle çıktı ve tek başına hükümet kurdu.
Ancak İsrail'in varolma hakkını tanıması ve şiddeti
reddetmesi için baskı altında kalan Hamas'a yönelik uluslararası ambargo
uygulandı.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Hamas'ı
gerekçe göstererek, Filistin'e mali yardımları durdurunca, Hamas hükümeti kamu
çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemez hale geldi.
Hamas'la El Fetih arasında tırmanan gerilim
çatışmalara dönüştü; bu çatışmalar kimi gözlemcilere göre, Filistin'i bir iç
savaşın eşiğine getirdi.
Geçen yılın mayıs ayında, tarafların üzerinde
uzlaşabileceği bir siyasi zemin olması için İsrail cezaevlerinde bulunan önde
gelen El Fetih ve Hamas'lı isimler, "cezaevi belgesi" olarak anılan
bir bildirge hazırlamıştı.
Direnişin 1967'de işgal edilen topraklarla sınırlı
tutulmasını ve İsrail'in üstü kapalı olarak tanınmasını öngören bildirgenin
başta yarattığı heyecana rağmen, bu belge de anlaşmazlıkları gidermeye yetmedi.
Hamas'ın belgenin bazı noktaları üzerindeki itirazları
karşısında Filistin lideri Mahmud Abbas, konuyu referanduma götüreceğini ilan
etti.
Bu amaçla Hamas'a tanınan süreler tekrar tekrar
uzatıldı, referandum kozu yerini erken genel seçime gitme tehdidine bıraktı,
ancak Abbas bu adımları hayata geçirme aşamasına gelmedi.
2007 - Bush'un çağrısı
"İç savaş" endişeleri nedeniyle devreye
giren Suudi Arabistan'ın aracılığıyla Mekke'de bir araya gelen Filistinli rakip
gruplar Hamas ve El Fetih'in ulusal birlik hükümeti kurulması üzerinde
anlaşmaya vardı.
Ancak İsmail Hanya başkanlığındaki hükümetin ömrü uzun
olmadı. El Fetih'le Hamas arasında yaşanan çatışmalar sonunda, haziran ayında
Hamas Gazze'nin kontrolünü ele geçirdi. Abbas hükümeti azletti. Hamas kontrolü
altındaki Gazze'de hükümet kurdu, Mahmud Abbas ise, Selam
Feyyad başkanlığında yalnızca Batı Şeria'yı kontrol edebilen bir hükümet
kurdu.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush,
temmuz ayı ortasında İsraillilerle Filistinliler arasında barış görüşmelerinin
yeniden başlatılmasını tartışmak üzere uluslararası bir toplantı yapılması
çağrısında bulundu.
Filistin ile İsrail tarafları "konferansın sonuç
bildirgesi" konusunda uzlaşmakta zorlanınca toplantının yapılacağı yer ve
tarihin açıklanması son dakikaya kaldı. Amerikalı yetkililer, kasım ayı
ortasında konferansın 27 Kasım'da Annapolis kentinde düzenleneceğini
açıkladı.
2008 - Hamas - İsrail ateşkesinin sonu
23 Ocak 2008: Gazze’den İsrail’deki sınır
kasabalarına durmaksızın düzenlenen roket saldırıları sonucunda, İsrail’in
Mısır’ın da desteğini alarak başlattığı ablukaya daha fazla dayanamayan
Gazzeliler, Refah sınırındaki duvarları yıkarak temel ihtiyaçlarını satın
alabilmek için Mısır tarafına geçtiler. 11 gün sonra, 3 Şubat’ta Mısır güvenlik
güçleri geçişleri yasakladığında, toplamda 800 bine yakın Gazzeli Mısır’a girip
çıkmıştı.
28 Şubat - 3 Mart 2008: İsrail’in Gazze Şeridi’ne
düzenlediği saldırılarda en az 117 Filistinli hayatını kaybetti, 200 Filistinli
de yaralandı. Yaklaşık 800 Filistinlinin evi tahrip edildi. Kubbet-üs-Sahra
Müslümanların en kutsal mekanlarından biri olarak kabul ediliyor.
14 Nisan 2008: Filistin Demokratik Kurtuluş
Cephesi’nin askeri kanadının lideri İbrahim Ebu İlba İsrail saldırısı sonucu
hayatını kaybetti.
19 Haziran 2008: Mısır’ın arabuluculuğunda
gerçekleşen müzakereler sonucu Hamas ile İsrail arasında altı aylık ateşkes imzalandı.
Hamas roket atmama, İsrail de Gazze’ye yönelik ambargoyu kaldırma ve
suikastları durdurma sözü vermişti.
19 Aralık 2008: Hamas ile İsrail arasındaki altı
aylık ateşkes sona erdi. Ateşkes sürecinde ambargo hafifletilmediği gibi
saldırılar azalsa da kesilmedi.
27 Aralık 2008: Roket saldırılarını gerekçe
gösteren İsrail, mezuniyet töreninin yapıldığı bir polis merkezini vurarak
aralarında Hamas’ın üst düzey güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 140 polisi
öldürdü ve Gazze Şeridi’nde “Dökme Kurşun Operasyonu”na başladı. 60 savaş
uçağının katıldığı operasyonun sadece ilk saatlerinde 200’ü aşkın Filistinli
hayatını kaybetti.
31 Aralık 2008: İsrail Ortadoğu Dörtlüsü’nün
ateşkes çağrısını reddetti.
2009 - Gazze'ye kara operasyonu
1 Ocak 2009: İsrail uçakları Hamas’ın üst düzey
liderlerinden Nizar Rayyan’ı evini bombalayarak öldürdü.
3 Ocak 2009: İsrail, Gazze Şeridi’nde kara
operasyonuna başladı.
9 Ocak 2009: Filistin Devlet Başkanı Mahmud
Abbas’ın görev süresi fiilen doldu. Ancak başkanlık seçimleri ertelendi.
15 Ocak 2009: Hamas hükümetinin İçişleri Bakanı
Said Siyam, oğlu, erkek kardeşi ve ailesi ile birlikte İsrail’in füze
saldırısında hayatını kaybetti.
16 Ocak 2009: Gazze’ye silah kaçakçılığının
önlenmesi konusunda ABD ve İsrail dışişleri bakanları arasında bir anlaşma
imzalandı.
18 Ocak 2009: 22 gün süren operasyonun ardından
İsrail ateşkesi kabul ederek yerle bir ettiği Gazze Şeridi’nden çekilmeye
başladı. Çekilme işlemi 21 Ocak’ta tamamlandı.
10 Şubat 2009: İsrail’de genel seçimler yapıldı.
Tzipi Livni’nin Kadima Partisi Binyamin Netanyahu’nun Likud Partisi’nden bir
milletvekilliği fazla çıkarsa da sağ partilerin çoğunluğu alması nedeniyle
hükümeti kurma görevi Netanyahu’ya verildi. 31 Mart’ta Likud Partisi’nin aşırı
sağ partilerle kurduğu koalisyon hükümeti İsrail meclisinden güvenoyu aldı.
14 Ağustos 2009: Gazze’nin Refah bölgesinde
Hamas’a bağlı güvenlik güçleri ile El Kaide’yle bağlantısı bulunduğu iddia
edilen Cünd-ü Ensarullah grubu arasında çıkan silahlı çatışmada, örgüt
liderinin de aralarında bulunduğu 22 kişi öldü, en az 100 kişi yaralandı.
Cünd-ü Ensarullah, Gazze’de bir “İslami Emirlik” ilan etmiş ve Hamas’ı dinden
uzaklaşıp Batı’ya yanaşmakla suçlamıştı.
5 Kasım 2009: İsrail’in, Gazze’ye yönelik “Dökme
Kurşun Operasyonu”nda orantısız güç kullanması nedeniyle savaş suçu işlemekle
itham edildiği Goldstone Raporu, BM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
13 Kasım 2009: 24 Ocak 2010’da yapılması
planlanan devlet başkanlığı ve meclis seçimleri, Hamas yönetimindeki Gazze
Şeridi’nde oylama işleminin gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle Filistin Seçim
Komisyonu tarafından ertelendi.
2010 - Mavi Marmara olayı
6 Ocak 2010: 6 Aralık’ta Britanya’dan yola çıkan
ve insani yardım malzemesi taşıyan “Filistin’e Yol Açık” konvoyu, Gazze’ye
ulaştı.
19 Ocak 2010: Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin Kassam
Tugayları’nın kurucularından ve komutanlarından Mahmud el-Mebhuh, Dubai’de
kaldığı bir otelde Mossad ajanları tarafından boğularak öldürüldü.
31 Mayıs 2010: “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani
Yardım” sloganıyla yola çıkan Gazze’ye Özgürlük Filosu’na İsrail donanması
uluslararası sularda saldırdı. Mavi Marmara gemisindeki 9 Türkiyeli yardım
gönüllüsü öldürüldü, 50’yi aşkın gönüllü de yaralandı.
Haziran 2010: Mavi Marmara katliamının ardından artan
uluslararası baskılar karşısında Mısır, Refah Sınır Kapısı’nı üç yıl sonra
süresiz olarak açarken; İsrail de 20 Haziran’da ambargoyu hafifletme kararı
alarak Gazze’ye girebilecek malların listesini yeniledi.
2 Eylül 2010: İsrail’in Gazze’ye saldırması üzerine
Aralık 2008’de rafa kaldırılan doğrudan barış müzakereleri, Filistin lideri
Mahmud Abbas ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından Washington’da
yeniden başlatıldı.
22 Eylül 2010: BM İnsan Hakları Konseyi yayınladığı
raporda, İsrail’in 9 Türk’ün ölümü ile sonuçlanan Mavi Marmara baskınını
“yasadışı, orantısız ve kabul edilemez gaddarlık” olarak nitelendirdi ve
Filistin toprağına deniz ablukası uygulamasının “yasadışı” olduğunu belirtti.
2011 - UNESCO gerilimi
Eylül 2011: İsrail'in Gazze Şeridi'nde bir hafta
boyunca düzenlediği hava saldırılarında 18 Filistinli yaşamını yitirdi.
23 Eylül 2011: Filistin Yönetimi, Birleşmiş
Milletler'e tam üye ‘devlet’ statüsü kazanmak amacıyla BM Genel Sekreteri Ban
ki-Mun'a başvurdu.
12 Ekim 2011: İsrail ve Hamas, beş yıldır esir olan
asker Gilad Şalit ve binden fazla Filistinli mahkûmun serbest kalması için
anlaştı.
31 Ekim 2011: Filistin, UNESCO Genel Konferansı'nın
kararı ile kurumun 194'üncü üyesi oldu.
1 Kasım 2011: ABD, Filistin'in UNESCO'ya üyelik
başvurusu kabul edilince, örgüte Kasım 2011'de yapmayı planladığı 60 milyon
dolarlık ödemenin iptal edildiğini duyurdu.
18 Aralık 2011: İsrail, Hamas ile Ekim 2011'de
yaptığı esir değişim anlaşmasının ikinci aşaması çerçevesinde, kendi seçtiği
550 tutukluyu serbest bıraktı.
23 Aralık 2011: Filistinli gruplar Fetih ve
Hamas, uzun süren fikir ayrılıklarının ardından birleşme yolunda önemli bir
adım attı. Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılan görüşmelerin ardından Hamas, Filistin
Kurtuluş Örgütü bünyesine katılma kararı aldı.
2012 - Mısır arabulucu
3 Mart 2012: İsrail'in, Gazze Şeridi'nde dört gün
boyunca düzenlediği ve 25 Filistinlinin öldüğü operasyonlar sonrasında,
taraflar Mısır'ın arabuluculuğunda anlaşmaya vardı.
21 Mayıs 2012: Gazze Şeridi'ni 2007 yılından bu yana
kontrolü altında tutan Hamas ile Filistin Kurtuluş Örgütü şemsiyesi altındaki
en büyük grup Fetih, Filistin'de hükümet kurulması konusunda ilk adımı attı.
30 Kasım 2012: BM Filistin’e, BM’de üye olmayan gözlemci
devlet statüsünü verme kararını aldı. BM Genel Kurulu’ndaki oylamada BMGK’nın
beş daimi üyesinden Fransa, Rusya ve Çin bu kararı desteklerken İngiltere
çekimser kaldı ABD ise hayır oyu kullanmıştı. | Yukarı
2013 - Kudüs için görüşmeler
29 Temmuz 2013: İsrail ve Filistinliler bugün Amerika
Birleşik Devletleri'nin arabuluculuğunda üç yıl aradan sonra ilk doğrudan barış
görüşmeleri başlayacağı duyuruldu. Görüşmenin konusu İsrail hükümetinin
Kudüs'ün bölünmesini karşı çıkmasıydı. İsrail’in talebi Kudüs’ün Yahudi
halkının siyasi ve dini merkezi olması ve 1980'de çıkartılan İsrail Temel
Yasası'ndaki 'Tam ve birleşik Kudüs İsrail'in başkentidir' ifadesinden geri
adım atmamak. Filistin’in talebi ise Ürdün tarafından işgal edilen, daha sonra
1967 savaşının ardından İsrail'in ilhak ettiği Doğu Kudüs’ün Filistin
devletinin başkenti olması. Dönemin ABD başkanı Barack Obama İsrail'in Doğu
Kudüs'ü ilhakını tanımıyordu ve büyükelçiliğini Tel Aviv’de tutuyordu.
26 Ağustos 2013: Batı Şeria'daki Kalandiye
mülteci kampında İsrail polisinin üç Filistinliyi öldürmesi ardından, bugün
Eriha'da iki taraftan yetkililerin bir araya geleceği barış görüşmeleri askıya
alındı.
2014 - İsrail'in 51 günlük saldırısı
7 Temmuz 2014: İsrail Gazze’ye yönelik 51 gün
sürecek saldırılarını başlattı. Saldırılarda 530’u çocuk 302’si kadın 2 bin
100’den fazla Filistinli öldü, 10 binden fazla Filistinli de yaralandı. İsrail
tarafında ise 64’ü asker 70 İsrailli öldü, 720 İsrailli de yaralandı.
27 Temmuz 2014: İki taraf için geçerli 12 saatlik
ateşkes ilan edildi. Fakat İsrail ateşkesin üzerinden 2 saat geçtikten sonra
ateşkesi ihlal edip kara saldırısına devam etti.
2015 - Filistin'den UCM'ye İsrail hakkında suç
duyurusu
01 Nisan 2015: Filistin, Uluslararası Ceza
Mahkemesi’ne (UCM) resmen üye oldu.
25 Haziran 2015: Filistin, UCM’ye İsrail hakkında suç
duyurusunda bulundu. Filistin yönetimi, biri İsrail’in son Gazze savaşı diğeri
ise yasadışı yerleşim faaliyetleri ile ilgili mahkemeye iki ayrı dosya
sunmuştu.
31 Aralık 2015: Birleşmiş Milletler 2015
İsrail-Filistin raporu yayınladı. Rapora göre İsrail 2015 yılında 170
Filistinliyi öldürdü, 15 bin 377'sini yaraladı. İsrail son bir yıl içinde Batı
Şeria ve Kudüs'te Filistinlilere ait 539 ev ve tesisi de yıktı.
2016 - BM Güvenlik Konseyi kararı
30 Kasım 2016: 30 Kasım 2016: Rusya,
İsrail-Filistin sorunu konusunda açıklama yaptı. Putin, İsrail-Filistin
müzakerelerine yeniden başlanması çağrısı yaptı ve 1967 sınırlarına tabi ve
başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını desteklediklerini
vurguladı.
23 Aralık 2016: Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi, İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarında yasadışı tüm
yerleşim faaliyetlerini "hemen ve tamamen" durdurmasını öngören karar
tasarısını kabul etti. Güvenlik Konseyi üyesi 15 ülkeden 14'u karar tasarısı
için 'evet' oyu verirken, veto hakkı bulunan ancak bu hakkı kullanmayan ABD
'çekimser' oy kullandı. İsrail BMGK'nın kararına uymayacağını açıklarken ABD'ye
çok sert tepki gösterdi.
2017 - Mescid-i Aksa abluka altında
14 Temmuz 2017: İsrail polisi Cuma günü sabah
saatlerinde Mescid-i Aksa'da silahlı saldırıda bulunduğunu iddia ettiği üç
Filistinliyi öldürdü, olayda yaralanan iki İsrail polisi de hayatını kaybetti.
Bu olay üzerine Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu
Harem el Şerif bölgesine giriş-çıkışlar iki gün boyunca yasaklandı. Açıldığında
ise giriş noktalarına metal detektörleri yerleştirildi. Dedektörleri protesto
eden Filistinliler, Doğu Kudüs'ün sokaklarında namaz kılmaya başladı.
Gerilim arttı Doğu Kudüs'te hem de Batı Şeria'da
protestocu Filistinlilere İsrail polisi müdahale etti ve toplamda dört
Filistinli öldürüldü. Ardından bir Filistinli, üç İsrailli sivili bıçaklayarak
öldürdü.
6 Aralık 2017: ABD Başkanı Trump, İsrail'in
başkenti olarak Kudüs'ü tanıdıklarını belirterek, İsrail ABD Büyükelçiliği'ni
Tel Aviv'den Kudüs'e taşıyacaklarını açıkladı. | Yukarı
2018 - İsrail ordusu 59 Filistinliyi
öldürdü
3 Ocak 2018: İsrail Parlamentosu (Knesset)
'Birleşik Kudüs' yasasını kabul etti. Birleşik Kudüs yasası 3 saatten fazla
süren tartışmalı oturumun ardından, 51'e karşı 64 oyla kabul edildi. Bu yasayla
İsrail'in işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs dâhil şehrin herhangi bir kısmından
çekilmeyi neredeyse imkânsız hale getirilmiş oldu. Yasaya göre çekilmeyi
onaylamak için parlamentoda en az üçte iki çoğunluk yani 80 milletvekilinin
onayı aranacak. Knesset'te toplam 120 sandalye bulunuyor. Yasa aynı şekilde, 61
Knesset üyesi oy kullanmadıkça gelecekte yasanın yürürlükten kaldırılmayacağını
kapsayan bir madde içeriyor.
19 Mart 2018: Kudüs'te İsrailli bir güvenlik
görevlisini bıçakla ağır yaralayan bir Filistinli vatandaşı açılan ateş sonucu
öldürüldü. İsrail basınına göre, 30 yaşındaki güvenlik görevlisi hastaneye
kaldırıldıktan sonra yaşamını yitirdi. Saldırganın 28 yaşındaki Filistinli
Abdurrahman Beni Fazıl olduğu açıklandı.
14 Mayıs 2018: ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD
Büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı almasının ardından binanın
açılışı yapıldı. ABD Büyükelçiliği açılışı ve Nakba'nın (Büyük Felaket) 70.
yılı nedeniyle Gazze'de iki gün boyunca yapılacak protesto gösterileri için
henüz hazırlık yapılırken İsrail askerleri göstericilere saldırdı. 59
Filistinli İsrail askerleri tarafından öldürüldü.
19 Temmuz 2018: İsrail parlamentosu, ülkeyi
öncelikle bir Yahudi devleti olarak nitelendiren tartışmalı kanunu kabul etti.
'Ulus Devlet' kanunu Yahudilerin milli bir özgür irade hakkı olduğunu öne
sürerek İbraniceyi Arapçanın üzerinde bir dil kabul edip resmi dil olmasını
sağlıyor. Arap milletvekilleri parlamentoda buna öfkeyle karşılık verdi.
12 Kasım 2018: 11 Kasım 2018'de İsrail Savunma
Kuvvetleri'nin Güneydoğu Gazze Şeridi'nde yaptığı baskın sırasında yedi
Filistinli militanın öldürülmesiyle şiddet yeniden alevlendi. Bir IDF memuru
öldürüldü ve bir diğeri yaralandı. Gazze'den bir düzineden fazla roket atıldı
ve bunların üçü düşürüldü. Yoğun çatışma ardından 13 Kasım 2018'de ateşkes
kararlaştırıldı.
4 Aralık 2018: 22 yaşındaki bir zihinsel engelli
olan Filistinli Mohammad Hossam Abdel Latif Habali, 4 Aralık 2018'de Batı
Şeria'da İsrail sınırına yakın Tulkarim'de İsrailli askerler tarafından
vurularak öldürüldü.
2019 - Sızan görüntüler sembol oldu
6 Mart 2019: İsrail askerlerinin eşlik ettiği bir
grup yerleşimci El-Halil kuzeyindeki Halhul'daki Nebi Yunus
Camii'ne saldırdı. Askerler Filistinli protestoculara plastik mermilerle
ateş ederek ikisini yaraladı.
20 Mart 2019: 23 ya da 26 yaşında olan Wadi
Fukinli Ahmad Jamal Manasra, Beytüllahim yakınlarındaki El-Khader köyünün
güney girişindeki al-Nashash kontrol noktasında Filistinli bir aileye yardım
etmeye çalışırken vurularak öldürüldü. Filistinli ailenin bir bireyi de
İsrailli askerler tarafından öldürüldü.
3 Kasım 2019: Sınır polisinin silahsız bir
Filistinliyi sırtından sünger uçlu mermiyle vurduğunu gösteren bir buçuk
yıl öncesine ait görüntüler ortaya çıktı. Polisler silahlarını doğrultarak
ve bağırarak olay yerini terk etmesi gerektiğini söylerken arkasını dönüp
uzaklaşan Filistinli, polislerden biri tarafından sırtından vuruluyor. İsrail
Sınır polisi, silahı ateşleyen
memurun eylemlerini kınadıklarını ve sınır polislerini tümüyle temsil
etmediğini söyledi. Eğlenmek için adamı vurduğuna inanılan polis üst düzey
yöneticilerin olayı keşfetmesiyle polislikten atıldı ve diğer memurlar ise
olayı bildirmedikleri için disiplin cezasına çarptırıldı.
10 Kasım 2019: Gazze'de düzenlenen Büyük Dönüş
Yürüyüşü sırasında 14 yaşındaki Filistinli bir çocuk biber gazıyla
vuruldu.
2020 - "Fiyat etiketi" çatışmaları
2020 yılı İsrail-Filistin çatışmaları açısından
"fiyat etiketi çatışmaları" olarak adlandırılıcaktı. Filistinli
nüfusu hedef alan ve İsrailli güvenlik güçleri, The New York Times 'a göre ,
"Yerel Filistinlilerden veya İsrail güvenlik güçlerinden herhangi biri
için bir fiyat belirleyen radikal İsrailli yerleşimciler Tarafından Yerleşim
girişimlerine karşı örnek eylem" olarak tanımlanacaktı. Wall Street
Journal , terimin "köktendinci İsrailli gençlerin Batı Şeria'daki
Filistinlilere yönelik bir intikam kampanyasına" atıfta bildiklerini
belirtiyor.
24 Ocak 2020: Doğu Kudüs'ün Beit Safafa
semtindeki bir cami yakıldı ve duvarlara İbranice grafitiler püskürtüldü.
İsrail polisi, bunun Batı Şeria'nın kuzeyindeki Kumi Ori karakolundan aşırılık
yanlısı yerleşimciler tarafından düzenlenen bir "fiyat etiketi
saldırısı" olduğundan şüpheleniyordu.
6 Şubat 2020: Dozerli İsrail askerleri, Ocak
2018'de bir İsrailli yerleşimciyi öldürmekten suçlu bulunan Filistinli tutuklu
Ahmed Kunba'nın evini yıkmak için kuzey Batı Şeria'da Cenin'e girdi. Askerler
ve yerel halk arasında çatışma çıktı. İsrail Sınır Polisi, Filistinli 45
yaşındaki Shadi Benanna'yı Kudüs'teki Tapınak Dağı'nın kapısında vurarak
öldürdü.
Kudüs'teki arabalı saldırıda çoğu İsrail askeri olmak
üzere en az 14 kişi yaralandı. Birinin durumu ağırdı. Sürücü olay yerinden
kaçtı. Hamas, saldırıyı Trump barış planına "pratik bir yanıt" olarak
tanımladı.
11 Şubat 2020: 170 arabanın lastikleri kesildi ve
İsrail'in kuzeyindeki Filistin kasabası Jish'deki bir caminin duvarlarına
Filistin karşıtı grafitiler püskürtüldü. Başbakan Benjamin Netanyahu, şüpheli
fiyat etiketi saldırısını kınadı.
15 Şubat 2020: Dokuz yaşındaki Filistinli Malik
Eissa, İsrail polisi tarafından Doğu Kudüs'teki ayaklanmalara katıldığı iddia
edilerek yüzünden vuruldu, sol gözünü kaybetti. Sakinleri okuldan eve döndüğünü
iddia ediyor.
12 Mayıs 2020: İsrail askeri Amit Ben Yigal Cenin
Valiliği'ndeki Ya'bad isyanı sırasında 49 yaşındaki Nazmi Abu Bakr tarafından
kafatasına taş atılarak öldürüldü.
29 Mayıs 2020: 37 yaşındaki Fadi Adnan Samara
Qa'd İsrail askerleri tarafından öldürüldü. PCHR tarafından edinilen bilgiye
göre Qa'd, ailesini almak için Salfit'teki el-Saweya'ya gidiyordu. Askerlerle
16:30 civarında karşılaştı ve o sırada aracının kontrolünü kaybetmesi sonucu
askerler Qa'd'ın arabasına ateş açarak onu yaraladı. Tıbbi yardım verilmedi.
30 Mayıs 2020: 32 yaşındaki otistizm sendromlu
Filistinli Eyad al-Hallaq Kudüs'teki Aslan Kapısı kontrol noktası yakınlarında
İsrail polisi tarafından vurularak öldürüldü.
4 Ağustos 2020: İsrailli yerleşimciler iki
Filistinli aracı ateşe verdiler ve kuzey Batı Şeria'daki Qalqilya Valiliği
Fara'ata'da duvarlara "Fiyat etiketi" yazdılar. Yerel kaynaklara göre
yerleşimciler yakınlardaki Havat Gilad yerleşiminden geldi.
6 Kasım 2020: Hirbet Humsa el-Fawqa'nın Bedevi
köyünün yıllar içinde en büyük yıkımla yerle bir edilmesinin ardından 41 çocuk
da dahil olmak üzere 73 Filistinli yerinden edildi. Filistin Başbakanı Muhammed
Shtayyeh, İsrail'i dünyanın dikkatinin dağıldığı Amerika Birleşik
Devletleri'nde seçim günü için yıkımı planlamakla ve özellikle bu zamana denk
getirmek ile suçladı.
2021 - Çatışmalarda yeni dönem
15-16 Nisan 2021: İsrail ile Filistin bölgesi
arasında görece bir sakinlik döneminin ardından hava saldırılarıyla karşılık
veren İsrail'e roketler atılmaya başlandı.
20 Nisan 2021: Kudüs'te, TikTok video paylaşım
uygulamasında Ortodoks Yahudilere Filistinliler tarafından kaydedilen
saldırılara öfkelenen Yahudi gençler, Araplara saldırırken ve Filistin karşıtı
sloganlar atarken görüntülendi.
23 Nisan 2021: "Araplara Ölüm" diyen
yüzlerce aşırı milliyetçi Yahudi Şam Kapısı'na yürüdü. Şantiyede
Filistinlilerle polis arasında iki grubu ayırmaya çalışan çatışmalarda
düzinelerce insanı yaralandı.
İki taraf arasındaki şiddet şehrin diğer bölgelerine
de yayılmaya başladı.
24 Nisan 2021: Hamas, Gazze'den İsrail'e
düzinelerce roket atarak misilleme amaçlı hava saldırıları düzenledi.
2 Mayıs 2021: El Fetih hizbi ve Hamas, Filistinli
ailelerin Doğu Kudüs'ün Şeyh Jarrah bölgesindeki evlerinden Yahudi
yerleşimciler tarafından planlanan çıkarılma tehdidini kınadı. Hamas, Arapları
orada "direniş kalkanları" oluşturmaya çağırdı.
Takip eden günlerde, polis ve protestocular,
Filistinlilerin öfkesinin odak noktası haline geldiği için sahada defalarca
çatışmaya başladı.
4 Mayıs 2021: Gazze'deki militanlar, birbirini
izleyen günlerde İsrail'e ateş balonları göndermeye başladı.
7 Mayıs 2021: Batı Şeria'nın kuzeyindeki İsrail
güvenlik güçlerine ateş açtıktan sonra iki silahlı Filistinli vurularak
öldürüldü. İsrailli yetkililer, grubun İsrail'de "büyük bir saldırı"
gerçekleştirmeyi planladığını söylüyor.
Daha sonra Cuma namazının ardından - Ramazan'ın
sonuncu günü- El Aksa cami yerleşkesinde 200'den fazla kişinin yaralanmasına
yol açan büyük çatışmalar çıktı. İsrail polis gücü "isyan dağıtma
araçları" kullandığını öne sürdü.
12 Mayıs 2021: Gazze’nin Tel el-Hava semtine
yönelik İsrail hava saldırısında dört aylık hamile olan gazeteci Reema Saad ve
dört yaşındaki oğlu Zaid hayatını
kaybetti.
14 Mayıs 2021: BM İnsani İşler Koordinasyon
Ofisinden (OCHA) yapılan açıklamada, Gazze'de süren çatışmalar nedeniyle 10
bine yakın Filistinlinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı.
15 Mayıs 2021: İsrail savaş uçakları, Gazze
Şeridi’nde uluslararası medya kuruluşlarının bulunduğu 13 katlı binayı
bombaladı, bina tamamen çöktü.
16 Mayıs 2021: BM Güvenlik Konseyi çatışmalar
için toplanırken, Gazze'deki Filistinli yetkililer, Pazar gününün İsrail ile
mevcut çatışmanın başlamasından bu yana en ölümcül gün olduğunu söylediler.
20 Mayıs 2021: İsrail ve Hamas, Mısır
arabuluculuğunda bir ateşkes
kararı aldı. 11 gün süren çatışmalarda Gazze Şeridi’nde
66'sı çocuk olmak üzere 254 Filistinli hayatını kaybetti, 2 bine yakın kişi yaralandı.
İsrail'de ise 2’si çocuk olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetti.
28 Temmuz 2021: İnsan Hakları İzleme Örgütü
(HRW), İsrail'in mayıs ayında Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda savaş
hukukunu ihlal ederek “açıkça savaş suçu işlediğini” belirtti.
6 Eylül 2021: İsrail’de altı Filistinli tutuklu,
“Çelik Kasa” olarak bilinen yüksek güvenlikli Gilboa hapishanesinden tünel
kazarak kaçtı.
“İnsan avı” başlatan İsrail güvenlik güçleri, 11 Eylül’e kadar altı
Filistinliyi yakaladı.
2022 - Batı Şeria için "en ölümcül yıl"
6 Ocak 2022: İşgal altındaki Batı Şeria'ya bağlı
Nablus yakınlarındaki Balata mülteci kampına baskın düzenleyen İsrail güçleri,
21 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü.
12 Ocak 2022: Batı Şeria’nın Ramallah kentine
bağlı Celceliye Köyü’nde yaşayan ABD vatandaşı Filistinli Ömer Esad (80) İsrail
polisinin gözaltında uyguladığı şiddet sonucu hayatını kaybetti. ABD
Dışişleri Sözcüsü Ned Price, "Bu olaya açıklık getirmek için İsrail
hükümetiyle de temas halindeyiz ve görmüş olabileceğiniz gibi İsrail Savunma
Kuvvetleri konuyla ilgili devam eden bir soruşturma olduğunu belirtti ve bu
olayın koşullarıyla ilgili kapsamlı bir soruşturmayı destekliyoruz" dedi.
24 Ocak 2022: İsrail güçlerinin, Kudüs'ün
kuzeydoğusundaki Kalandiya Mülteci Kampı'na düzenlediği baskında attığı gaz
bombasından etkilenen Filistinli Fehmi Hamad (57) hayatını kaybetti.
8 Şubat 2022: İsrail özel kuvvetleri, işgal
altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Nablus kentindeki El-Mahfiye
Mahallesi'ne sivil bir araçla baskın yaptı ve Filistinlilerin bulunduğu bir
araca silahlı saldırı düzenledi. Araçta yer alan Eşref Mubaslat, Ethem Mebruk
(26) ve Muhammed ed-Dahil (21) adlı Filistinliler öldürüldü.
14 Şubat 2022: İsrail ordusu, Cenin kenti
yakınlarındaki Sile el-Harisiye köyüne buldozer eşliğinde 4 evi yıkmak
hedefiyle baskın düzenledi. Evlerinin yıkılışına engel olmak amacıyla direnen
Filistinli gençlere yönelik İsrail saldırısında başından vurulan Muhammed Ebu
Salah (17) hayatını kaybetti.
29 Mart 2022: Filistinli Ziya Hamaraşe (27),
İsrail’in başkenti Tel Aviv'in dış mahallerinden Bnei Brak’ta yaptığı silahlı
saldırıda 5 kişiyi öldürdü. Hamaraşe, İsrail güçleriyle girdiği çatışmadan
öldürüldü. Çatışmalarda yaralanan İsrailli bir subay da aldığı yaralardan
dolayı öldü. Saldırının sorumluluğunu El-Fetih’in silahlı kanadı El-Aksa
Şehitleri Tugayları üstlendi.
7 Nisan 2022: Filistinli Raad Hazem (29), Tel
Aviv’in Dizengoff Caddesi'nde düzenlenen silahlı saldırıda üç İsrailliyi
öldürdü, dokuz kişiyi yaraladı. İsrail polisi, bir gün sonra Hazem’in çatışmada
öldürüldüğünü duyurdu.
10 Nisan 2023: İsrail askerleri, işgal altındaki
Batı Şeria'nın Beytüllahim kenti yakınlarındaki el-Hadar beldesinde Filistinli
Muhammed Ali Guneym'i (21) ateş açarak öldürdü. Beytüllahim kenti yakınlarında
İsrail askerleri, kendilerine yaklaşan 47 yaşındaki Filistinli bir kadını,
‘dur’ emrine uymadığı gerekçesiyle ateş açarak yaraladı. Silahsız olduğu
anlaşılan kadın, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. El-Halil kentinde
ise İsrail askerleri bıçaklı saldırıda bulunduğu iddiasıyla Filistinli bir kadını
ateş açarak öldürdü.
15 Nisan 2022: İsrail güçleri, Kudüs’teki
Haram-i Şerif’e baskın düzenledi ve 60'ı çocuk 470 Filistinliyi tutukladı.
Filistin Kızılayı, Ramazan ayı ve Yahudiler'in Hamursuz Bayramı'nın aynı döneme
gelmesi nedeniyle gerilimin arttığı Kudüs'teki Harem-i Şerif'te İsrail
polisiyle çatışmalar sırasında en az 152 sivilin yaralandığını açıkladı.
26 Nisan 2022: İsrail güçlerinin, Batı
Şeria'nın doğusundaki Eriha'da bulunan Akabat Cebir mülteci kampına düzenlediği
baskında 20 yaşında bir Filistinli öldürüldü.
29 Nisan 2022: İsrail polisi, Ramazan ayının son
cuma günü Mescid-i Aksa’da Filistinlilere yönelik müdahalesinin ardından
çatışmalar yaşandı. İsrail saldırılarında 42 Filistinli yaralandı.
5 Mayıs 2022: İsrail'e bağlı Kudüs Yüksek
Mahkemesi, işgal altındaki Batı Şeria'nın güneyinde yer alan El-Halil kentine
bağlı Mesafir Yatta bölgesinin, "İsrail ordusuna ait eğitim alanları"
sayılmasına karşı Filistinlilerin yaptığı itiraz başvurusunu reddetti. Bölge
sakinlerinin tehciri anlamına gelen karar nedeniyle buradaki Filistinlilere ait
meskenlerin yıkılması ve 4 binden fazla kişinin yerinden edilmesinin an meselesi
olduğu belirtiliyor.
5 Mayıs 2022: İsrail'in Merkez bölgesindeki Elad
kentinde meydana gelen bıçaklı saldırıda üç kişi hayatını kaybetti. İsrail'in
‘Bağımsızlık Günü’nde meydana gelen saldırıda ikisi ağır olmak üzere dört kişi
de yaralandı. Ağır yaralılardan biri, saldırıdan sekiz ay sonra, Şubat 2023'te
hayatını kaybetti.
9 Mayıs 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı, ocak
ayından bu yana 49'u Batı Şeria'dan ve 1'i Gazze Şeridi'nden olmak üzere 50
Filistinlinin İsrail tarafından öldürüldüğünü açıkladı.
11 Mayıs 2022: İsrail ordusunun Cenin mülteci
kampına düzenlediği baskını takip eden El-Cezire muhabiri Şirin Ebu Akile (51)
İsrail askerleri tarafından vurularak hayatını kaybetti.
12 Mayıs 2022: İsrail, işgal altındaki Batı
Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinde 2 bin 791 yeni konut inşasını
onayladı. Karar, BM ve AB tarafından kınandı.
25 Mayıs 2022: İşgal altındaki Batı Şeria’ya
bağlı Nablus’taki Yusuf Peygamber'in gömülü olduğu düşünülen türbenin yakınında
çıkan çatışmalarda İsrail güçleri 16 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü, 88
Filistinli yaralandı.
27 Mayıs 2022: İsrail güçleri, işgal
altındaki Batı Şeria’ya bağlı Beytüllahim yakınlarındaki El-Kadir’deki
eylemlerde kendilerine taş atan Filistinli gruba ateş açtı, 15 yaşındaki bir
Filistinli vurularak öldürüldü.
1 Haziran 2022: Filistin Sağlık Bakanlığından
yapılan açıklamada, "31 yaşındaki Gufran Veresane, El-Halil'in kuzeyindeki
El-Arub Mülteci Kampı yakınlarında işgal askerlerinin ateşlediği kurşunun
isabet etmesi sonucu şehit oldu" ifadeleri kullanıldı. İsrail ordusu ise
yaptığı açıklamada, genç kadının "bıçaklı saldırı girişiminde
bulunduğunu" ileri sürdü.
Filistin Yönetimi Sözcüsü İbrahim Mulhim,
"Filistinli Gufran Veresane'nin öldürülmesi, (Al Jazeera muhabiri) Şirin
Ebu Akile ve diğerlerinin şehit edilmesiyle aynıdır. Hiçbirinin affı yok ve
zaman aşımına uğramayacak. Er ya da geç failler adalete teslim edilecek” dedi.
2 Haziran 2022: İsrail güçleri, Batı Şeria'nın
Cenin kentine bağlı Yabad beldesine baskın yaptı, 29 Mart’ta Bnei Brak
saldırısını gerçekleştiren Ziya Hamarşe'nin evini patlayıcılar kullanarak
yıktı.
İsrail ordusu, yıkıma tepki gösteren Filistinlilere
ateş açtı. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail ordusunun Cenin yakınlarındaki
Yabad köyüne düzenlediği baskında, göğüs bölgesinden vurulan Filistinli Bilal
Kabehe'nin (24) yaşamını yitirdiği, 3'ü ağır 6 Filistinlinin de yaralandığını
açıkladı.
Aynı şekilde, İsrail ordusu, Batı Şeria'nın
güneyindeki Beytüllahim kentinde bulunan Dehişe Mülteci Kampı'na gece
saatlerinde düzenlediği baskında bir Filistinli öldürüldü.
7 Haziran 2022: Avrupa Birliği Temsilcisi Yardımcısı
Maria Velasco’nun da aralarında bulunduğu heyet, Doğu Kudüs’ün Silvan
beldesindeki Vadi Kaddum bölgesini ziyaret etti. Velasco, "İşgal altındaki
Doğu Kudüs'te devam eden yıkım ve tahliye uygulamalarının uluslararası insancıl
hukuku ihlal ettiğini ve sona erdirilmesi gerektiğini" teyit etti.
9 Haziran 2022: İşgal altındaki Batı Şeria'nın
güneyindeki Halhul beldesine baskın düzenleyen İsrail güçleri, 27 yaşındaki bir
Filistinli öldürdü.
18 Haziran 2022: Filistinli direniş grupları
Gazze Şeridi’nden İsrail’in Aşkelon kentine roket attı. Roket saldırılarını
engelleyen İsrail ordusu, Gazze’ye hava saldırılarıyla karşılık verdi.
24 Haziran 2022: İsrail güçleri, işgal
altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentine bağlı Silvad beldesinde “yoldan
geçen arabalara taş atarak sivilleri tehlikeye attığını” öne sürdüğü 16
yaşındaki bir Filistinliyi vurdu. Filistinli genç aldığı yaralar nedeniyle
ertesi gün hayatını kaybetti.
2 Temmuz 2022: İşgal altındaki Batı Şeria’nın
Cenin kentine bağlı Caba beldesine baskı düzenleyen İsrail ordusu, 17 yaşındaki
bir Filistinliyi vurdu. Filistinli genç aldığı yaralar nedeniyle ertesi gün
hayatını kaybederken İsrail, öldürülen Filistinlinin askerlere “molotof
kokteyli attığını” öne sürdü.
11 Temmuz 2022: BM’nin Çocuklar ve Silahlı
Çatışma (CAAC) raporuna, 2021'de İsrail güvenlik güçleri 78 Filistinli çocuğu
öldürdü, 982 çocuğu sakat bıraktı ve 637 çocuğu gözaltına aldı.
26 Temmuz 2022: İşgal altındaki Batı Şeria’ya
bağlı Nablus'un güneyinde yer alan Huvvara kontrol noktasında 60 yaşındaki
zihinsel engelli Filistinli Hüseyin Kavarik, İsrail askerleri tarafından
vurularak ağır yaralandı. Filistin Sağlık Bakanlığı, Havarik’in 29 Temmuz'da
hayatını kaybettiğini açıkladı.
28 Temmuz 2022: İsrail güçleri, işgal altındaki
Batı Şeria’ya bağlı Ramallah’ın kuzeyindeki El-Mugayir köyünde yasa dışı İsrail
yerleşimlerini protesto eden Filistinlilere saldırdı. İsrailli askerlerin
açtığı ateş sonucu 16 yaşındaki Emced Ebu Alya adlı Filistinli çocuk hayatını
kaybederken, beş kişi de yaralandı.
1 Ağustos 2022: İsrail askerleri, işgal altındaki
Batı Şeria'nın Cenin kentinde İslami Cihad Hareketi'nin yöneticisi Bessam
Saadi'yi yaralayarak gözaltına aldı, çıkan çatışmada 1 Filistinli hayatını
kaybetti.
5 Ağustos 2022: İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne
düzenlediği saldırılarda İslami
Cihad Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Teysir el-Caberi ile 9 kişinin daha
öldürüldü, 55 kişinin yaralandı.
İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad
en-Nahhale, İsrail'le başlayan bu savaş için "kırmızı çizgilerinin
olmadığını ve Tel Aviv'in direnişin füzelerinin saldırısı altında
olacağını" söyledi.
Gece saatlerinde Gazze Şeridi’nden İsrail kentlerine
roket saldırıları başlatırken, İsrail savaş uçakları da Gazze Şeridi’ne hava
saldırıları düzenledi.
7 Ağustos 2022: Mısır’ın arabuluculuğunda
taraflar arasında ateşkes sağlandı. Gazze'ye yönelik İsrail saldırılarında,
15'i çocuk en az 44 Filistinli yaşamını yitirdi, 300'ü aşkın kişi yaralandı.
9 Ağustos 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail
güçlerinin işgal altındaki Batı Şeria’ya bağlı Nablus’a düzenlediği baskında 3
Filistinlinin öldüğünü, 40 Filistinlinin yaralandığını açıkladı. Ölenler
arasında El-Aksa Şehitleri Tugayları'nın üst düzey komutanlarından İbrahim
en-Nabulsi’nin de bulunduğu açıklandı.
En-Nabulsi’nin öldürülmesinin ardından Batı Şeria'da
çıkan çatışmalarda El-Halil'de 17 yaşındaki bir Filistinli İsrail güçleri
tarafından öldürüldü.
15 Ağustos 2022: İsrail güçlerinin, işgal
altındaki Batı Şeria’ya bağlı Ramallah'ın güneyinde yer alan Kefer Akab
beldesinde bir eve düzenlediği baskında 21 yaşındaki bir Filistinliyi
öldürüldü. İsrail medyası “bir bıçaklama girişimine yanıt olarak” ateş açtıklarını
öne sürerken, Filistin haber ajansı WAFA’ya konuşan öldürülen gencin ailesi
herhangi bir bıçaklanma girişiminin yaşanmadığını ve askerlerin yanlış eve
geldiklerini kabul ettiklerini söyledi.
18 Ağustos 2022: İsrail güçleri; Zamir Esirleri
Koruma Kurumu, İnsan Hakları İçin Hukuk El-Hak, Bisan Araştırma ve Kalkınma
Merkezi, Samidun Filistinli Esirleri Savunma Şebekesi, Tarımsal Çalışma
Komiteleri Birliği ve Uluslararası Çocuk Haklarını Savunma Hareketi'nin
Filistin Şubesi'ne adlı Filistin insan hakları kuruluşlarına baskın düzenledi
ve ofislerinin girişlerini metal plakalarla kapattı. İsrail Adalet Bakanlığı,
23 Ekim 2021'de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'ne (FHKC) bağlı olduğunu iddia
ettiği 6 Filistin insan hakları kuruluşunu “terör örgütleri listesi”ne aldığını
açıklamıştı.
1 Eylül 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre
İsrail güçleri, Nablus'un doğusundaki Balata mülteci kampına düzenlediği
baskında 25 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü.
7 Eylül 2022: İsrail güçleri, Batı Şeria'nın
kuzeyinde bulunan Tubas'taki El-Fara Mülteci Kampı'na baskın düzenledi.
Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 21 yaşındaki
Filistinli Yunus Tayeh’in hayatını kaybettiğini açıkladı.
8 Eylül 2022: İşgal altındaki Batı Şeria’ya bağlı
Ramallah yakınlarındaki Beytin’de 17 yaşındaki bir Filistinli, İsrail güçleri
tarafından vurularak öldürüldü. İsrail ordusu, Filistinli gencin İsrailli bir
askere çekiçle vurarak onu hafif yaraladığını açıkladı.
14 Eylül 2022: İşgal altındaki Batı Şeria’ya bağlı
Cenin'in kuzeyindeki güvenlik bariyerinin yakınında çıkan çatışmada bir İsrail
askeri ile 22 ve 23 yaşlarındaki iki Filistinli hayatını kaybetti. El-Fetih,
hayatını kaybeden Filistinlilerin El-Aksa Şehitleri Tugayları üyesi ve birinin
ise Filistin Yönetimi istihbarat görevlisi olduğunu açıkladı. İslami Cihad’a
bağlı Cenin Tugayları ise iki Filistinliyi kendi üyesi olarak tanımladı.
15 Eylül 2022: İsrail güçleri Cenin
yakınlarındaki Kefer Dan'a düzenlediği baskında 17 yaşındaki bir Filistinliyi
öldürdü. Olayda biri ağır olmak üzere 3 Filistinli de yaralandı.
17 Eylül 2022: Birleşmiş Milletler İnsani Yardım
Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA) 30 Ağustos-12 Eylül dönemini kapsayan Sivillerin
Korunması Raporu’na göre, söz konusu dönemde 7, yılbaşından bu yana 116
Filistinli İsrail güçleri tarafından öldürüldü. İsrail güçleri, işgal altındaki
Batı Şeria’da 125 baskın düzenledi ve Filistinlilere ait 47 yapıyı yıktı.
24 Eylül 2022: İsrail güçleri, Nablus
yakınlarında devriye gezen bir grup askerin üzerine arabasını sürdüğünü
çalıştığı iddia ettiği bir Filistinliyi öldürdü. Filistin resmi haber ajansı
WAFA, öldürülen Filistinlinin 36 yaşında bir öğretmen ve üç çocuk babası
olduğunu bildirdi.
28 Eylül 2022: İsrail güçleri, Cenin mülteci
kampına düzenlediği baskında 4 Filistinliyi öldürdü, 44 kişiyi de yaraladı.
El-Aksa Şehitleri Tugayları, öldürülenlerden üçünün üyesi olduğunu açıkladı.
29 Eylül 2022: Filistin Sağlık Bakanlığından
yapılan yazılı açıklamaya göre, İsrail askerlerinden kaçarken yüksek bir yerden
düştüğü ifade edilen 7 yaşındaki Filistinli Reyyan Süleyman, kaldırıldığı Beyt
Cala Devlet Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Filistinli
çocuğun ailesi, 7 yaşındaki Reyyan'ın İsrail askerlerinden kaçarken düştüğünü
söyledi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, "ilk soruşturmaya göre
ordunun köydeki arama faaliyeti ile çocuğun trajik ölümü arasında ilişkili
bulunmadığı" ileri sürüldü.
1 Ekim 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail
güçlerinin Doğu Kudüs’teki El-Eizariya’da 18 yaşındaki bir Filistinliyi
öldürdüğünü açıkladı. İsrail polisi öldürülen Filistinlinin ‘molotof kokteyli
attıktan sonra öldürüldüğü’ öne sürdü.
2 Ekim 2022: İsrail merkezli insan hakları örgütü
HaMoked, 798 Filistinlinin mahkemeye çıkıp yargılanmadan veya herhangi bir suç
isnat edilmeden İsrail hapishanelerinde tutulduğunu açıkladı. HaMoked’e göre
bu, 2008'den bu yana en yüksek ‘idari tutuklu’ sayısı.
İdari tutukluluk uygulaması, İsrail'in işgal
ettiği topraklardaki Filistinlileri hiçbir suçlama yöneltilmeksizin tutuklaması
anlamına geliyor. Filistinliler, haklarındaki suçlamayı öğrenemeden ve
kendilerini savunma hakkından mahrum şekilde süresiz hapse atılabiliyor.
3 Ekim 2022: İsrail güçleri Ramallah
yakınlarındaki Calzon mülteci kampına düzenlediği baskında 2 Filistinliyi
öldürdü.
5 Ekim 2022: İsrail güçleri, Nablus'un
doğusundaki Deyr el-Hatab'a düzenlediği baskında kendilerine ateş açtığı
iddiasıyla 21 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü. Filistin TV adına baskını
takip eden iki gazeteci de dahil olmak üzere en az 6 Filistinli daha yaralandı.
7 Ekim 2022: İsrail güçleri, Ramallah'ın
kuzeybatısındaki El-Mezra el-Kabliye'de çıkan çatışmalarda 17 yaşındaki Mehdi
Ledadive adlı Filistinli çocuğu öldürdü. Görgü tanıkları, bölge sakinleri ile
İsrailli yerleşimciler arasındaki çatışmalar sırasında askerlerin ateş açtığını
söyledi. İsrail ordusu, Filistinli eylemcilerin İsrailli yerleşimcilere ve
askerlere taş attığını açıkladı.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Kalkilya
kentinde Ayrım (Utanç) Duvarı yakınında ise 14 yaşındaki Filistinli Adil
İbrahim Davud İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti.
8 Ekim 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre,
Cenin mülteci kampına düzenlenen tutuklama baskını sırasında İsrail güçleri
tarafından 17 yaşındaki iki Filistinli öldürüldü ve en az 11 kişi de yaralandı.
Şuafat Mülteci Kampı'ndaki kontrol noktasında İsrail
güçlerine düzenlenen silahlı saldırıda bir İsrail polisi öldü, biri ağır iki
polis yaralandı. İsrail ordusu, saldırının şüphelisi olduğu iddia edilen
Udey Temimi’nin Şuafat Mülteci Kampı’na saklandığını savunarak, yaklaşık 150
bin Filistinlinin yaşadığı kampı ve çevre mahallelerini 5 gün boyunca kuşatma
altına aldı. Temimi'yi yakalamak için insan avı başlatan İsrail güçleri,
onlarca Filistinliyi gözaltına aldı.
11 Ekim 2022: Batı Şeria'nın kuzeyindeki yasa
dışı Yahudi yerleşim birimi “Shavei Shomron” yakınlarında düzenlenen silahlı
saldırıda bir İsrail askeri öldü. Saldırıyı “Aslanların İni” adlı Filistinli
direniş grubu üstlendi.
“Aslanların İni”, ilk olarak 27 Ağustos 2022'de
kurulan bir Telegram kanalı aracılığıyla adını duyurdu. İşgal altındaki Batı
Şeria’da faaliyet gösteren grup, kendilerini diğer Filistinli direniş
gruplarından bağımsız, yeni bir silahlı grup olarak ilan etmişti.
12 Ekim 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail
güçlerinin işgal altındaki Batı Şeria’ya bağlı El-Halil’deki El-Arub mülteci
kampında 18 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdüğünü açıkladı. İsrail ordusu,
askerlerin kamp yakınındaki bir yolda araçlara taş atan kişileri takip
ettiğini, ‘şüphelilere’ ateş açtığını ve bir kişinin vurulduğunu açıkladı.
16 Ekim 2022: OCHA’nın 27 Eylül-10 Ekim dönemini
kapsayan Sivillerin Korunması Raporu'na göre, söz konusu tarihlerde 13,
yılbaşından bu yana 136 Filistinli İsrail güçleri tarafından öldürüldü. Rapora
göre, İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria’da 145 baskın düzenledi ve
Filistinlilere ait 27 yapıyı yıktı.
20 Ekim 2022: İsrail polisi tarafından 11 gün
boyunca aranan Filistinli Udey Temimi, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan
Maale Adumim yasa dışı Yahudi yerleşim birimi girişinde öldürüldü. İsrail
polisi, Temimi'nin Maale Adumim girişinde düzenlediği bir başka saldırı
sırasında öldürüldüğünü açıkladı. El-Fetih, Hamas, İslami Cihad ve Filistin
Halk Kurtuluş Cephesi tarafından Temimi ve eylemlerinin selamlandığı
açıklamalar yapıldı. “Temimi'nin yasının tutulması ve İsrail'in işlediği
suçların protesto edilmesi” için 21 Ekim’de genel greve gidildi.
21 Ekim 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre
İsrail güçleri Cenin mülteci kampında yaşanan çatışmalar sırasında 19 yaşındaki
bir Filistinliyi öldürdü.
22 Ekim 2022: İsrail güçleri, işgal altındaki
Batı Şeria’ya bağlı Kalkilya'nın güneydoğusundaki bir kontrol noktasında 32
yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü. İsrail ordusu, bir aracın İsrailli bir
askere çarparak olay yerinden ayrıldığını ve askerlerin araca ateş açtığını
açıkladı.
25 Ekim 2022: İsrail askerleri Nablus'a
düzenlediği baskında 6 Filistinliyi öldürdü, 30’dan fazla kişiyi de yaraladı.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada baskının “Aslanların İni” adlı gruba
yönelik olduğu öne sürüldü. İsrail Başbakanı Yair Lapid, işgal altındaki Batı
Şeria'nın Nablus kentinde Aslanların İni isimli silahlı grubun lideri Vedi
el-Havah'ın öldürüldüğünü açıkladı.
Nablus baskınına ilişkin protestolar sırasında
Ramallah'ın kuzeyindeki Nebi Salih'te 20 yaşındaki bir Filistinli İsrail
güçleri tarafından öldürüldü.
2 Kasım 2022: OCHA 11-24 Ekim dönemini kapsayan
Sivillerin Korunması Raporu’na göre, söz konusu dönemde 8, yılbaşından bu yana
144 Filistinli İsrail güçleri tarafından öldürüldü. İsrail güçleri, işgal
altındaki Batı Şeria’da 157 baskın düzenledi ve Filistinlilere ait 6yapıyı
yıktı. Rapor dönemi dışında 25-30 Ekim tarihleri arasında da 10 Filistinli ve
1 İsrailli daha öldürüldü.
3 Kasım 2022: İsrail askerlerinin işgal altındaki
Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin kentinde düzenlediği baskında, 2 Filistinli
öldü, 4 kişi yaralandı. Hamas, ‘suikast’ siyasetinin İsrail için güvenliği
tesis etmeyeceği ya da işgale karşı ‘artan öfke ateşini söndürmeyeceği’ni
açıkladı. İslami Cihad ‘suikast’ operasyonlarının, Filistin topraklarının ve
halkının müdafaası konusunda ‘itici güç’ oluşturduğu savundu.
4 Kasım 2022: İsrail'e dört roket atılmasının
ardından İsrail hava saldırıları, İsrail kaynaklarının Gazze'nin merkezindeki
Maghazi mülteci kampında ‘Hamas tesisi’ olduğunu iddia ettiği bir yeri hedef
aldı.
5 Kasım 2022: Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail
güçlerinin Ramallah yakınlarında 18 yaşında bir Filistinliyi öldürdüğünü
açıkladı. İsrail ordusu, “otoyola doğru taş atıldığı yönündeki ihbara” yanıt
verdiğini ve askerlerin “faillere ateşle karşılık verdiğini, isabetlerin tespit
edildiğini” söyledi.
8 Kasım 2022: OCHA’nın 25 Ekim-7 Kasım dönemini
kapsayan Sivillerin Korunması Raporu’na göre, söz konusu dönemde 15,
yılbaşından bu yana 159 Filistinli İsrail güçleri tarafından öldürüldü. İsrail
güçleri, işgal altındaki Batı Şeria’da 144 baskın düzenledi ve Filistinlilere
ait 54 yapıyı yıktı.
30 Kasım 2022: İsrail güçleri, Cenin
yakınlarındaki Yabad'a düzenlenen baskın sırasında 25 yaşındaki bir
Filistinliyi öldürdü.
1 Aralık 2022: İsrail askerlerinin Cenin mülteci
kampına baskın düzenledi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 27 yaşındaki Naim Cemal
ez-Zübeydi ve 26 yaşındaki Muhammed Eymen es-Sadi'nin baskın sırasında İsrail
güçlerince açılan ateş sonucu öldüğünü, bir Filistinlinin ise yaralandığını ve
sağlık durumunun stabil olduğunu duyurdu. İslami Cihad Hareketi yaptığı
açıklamada, öldürülen Filistinlilerin hareketin en önemli saha komutanlarından
olduğunu ifade etti. Söz konusu saldırının karşılıksız kalmayacağı vurgulandı.
2 Aralık 2022: İsrail askerleri, Nablus kentinin
güneyindeki El-Huvvara beldesinde Ammar Hamdi Muflih (22) isimli Filistinliyi
öldürdü. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, Huvvara'daki infazın, “İsrail
askerlerinin, öldürme temelli bir inançtan beslenen organize terörünü
yansıttığını” dile getirdi. Fetih Hareketi'nden yapılan açıklamada infaz
kınanarak bunun, “İsrail'deki yeni faşist hükümetin politikasını yansıttığı”
ifade edildi.
5 Aralık 2022: İsrail güçleri, Beytüllahim yakınlarındaki
bir Dehişe mülteci kampına düzenlediği baskında 22 yaşındaki Ömer Mennab adlı
Filistinli genci öldürdü.
8 Aralık 2022: İsrail güçleri, Cenin mülteci
kampına düzenlediği baskında üç Filistinliyi öldürdü.
İsrail güçleri, Filistinlilerin Ramallah'ın
kuzeydoğusundaki yasa dışı Beyt Aryeh-Ofarim yerleşimi yakınında seyir halinde
araçlara taş ve boya dolu şişeler fırlattığı iddiasıyla 15 yaşındaki bir
Filistinliyi öldürdü, iki Filistinli de yaraladı.
11 Aralık 2022: İşgal altındaki Batı Şeria'da
İsrail ordusu tarafından düzenlenen bir operasyon sırasında 16 yaşındaki Cena
Zakarne bir kız çocuğu, evinin damında vurularak öldürüldü.
30 Aralık 2022: Birleşmiş Milletler (BM),
Filistin yönetimi ve sivil toplum kuruluşlarının açıkladığı verilerden
derlediği bilgilere göre, 2022 yılı boyunca Filistinlilere yönelik İsrail
güçlerince uygulanan şiddet, gözaltılar ve yıkımların yanı sıra Yahudi
yerleşimci şiddeti de tırmanışa geçti.
BM'nin bölgede kayıt tutmaya başladığı 2005'ten bu
yana 2022 İsrail ordusunun sık sık düzenlediği kanlı baskınlarla Batı Şeria
için "en ölümcül yıl" olarak kayıtlara geçti.
İsrail güçleri, 2022 boyunca 168'i işgal altındaki
Batı Şeria'da, 52'si abluka altındaki Gazze Şeridi'nde olmak üzere 220'den
fazla Filistinliyi öldürdü. Ölenlerden 48'i ise çocuk. İsrail güçleri 9 binden
fazla Filistinliyi de yaraladı.
Filistinli sivil toplum örgütü Toprak Araştırmaları
Merkezi'nin raporuna göre, İsrail ordusu 2022'de Filistinlilere ait 950 ev ve
yapıyı yıktı, 113 bin 435 dönüm araziye el koydu, çoğu zeytin ağacı 18 bin 900
meyve ağacını da çeşitli şekillerde telef etti. | Yukarı
2023 - Yine, yeni, yeniden Gazze Savaşı
2 Ocak 2023: İsrail güçleri, Cenin'in
kuzeybatısındaki Kefer Dan'a düzenlediği yıkım baskınında 22 yaşındaki Muhammed
Samir Huşiye ve 25 yaşındaki Fuad Muhammed Abid adlı iki Filistinliyi öldürdü.
İsrail ordusu, köye girdiklerinde "şiddetli bir ayaklanmanın
kışkırtıldığını" ve kendilerine silah, taş ve yangın bombalarıyla
saldırıldığını öne sürdü.
3 Ocak 2023: İsrail güçleri, Beytüllahim'in
güneyindeki Deşişe mülteci kampına düzenlediği baskında 15 yaşındaki bir
Filistinliyi öldürdü. İsrail ordusundan, ‘molotof kokteyli atan Filistinlilere
ateş açıldığı’ açıklaması yapıldı.
İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar
Ben-Gvir, işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya girdi. ABD,
AB, İngiltere, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün ve BAE’den yapılan
açıklamalarda Ben-Gvir’in ziyareti kınandı ve ‘gerilimi tırmandırmama’ çağrısı
yapıldı.
Ben-Gvir’in ziyareti sonrası Gazze Şeridi’nden
İsrail'in güneyine roketler atıldı.
4 Ocak 2023: İsrail güçleri Balata mülteci
kampına düzenlediği baskın sırasında 16 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü.
İsrail ordusu, Filistinlilerin molotof kokteyli, patlayıcı madde ve taş
atmasına tepki olarak ateş açıldığını öne sürdü.
5 Ocak 2023: BMGK toplantısında, Itamar
Ben-Gvir'in ziyaretinin ardından Mescid-i Aksa’daki statükoyu korumanın
gerekliliği vurgulandı
9 Ocak 2023: İsrail'in aşırı sağcı Ulusal
Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, kamuda Filistin bayrağı asılmasının
yasaklanması için polise talimat verdiğini duyurdu.
11 Ocak 2023: Filistin medyasına göre, 21
yaşındaki bir Filistinli, İsrail'in Balata mülteci kampına düzenlediği baskında
daha önce aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Filistinliler, İsrail
polisine Filistin bayraklarını kamusal alanlardan kaldırma emri veren ve
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün ‘terör örgütü’ olduğunu söyleyen Ben-Gvir’e tepki
olarak Kudüs caddelerinde Filistin bayraklarıyla dolaştı, cadde ve sokaklara
Filistin bayrakları astı.
12 Ocak 2023: İsrail güçleri, Kalandiya mülteci
kampına düzenlediği baskında 41 yaşındaki bir Filistinliyi öldürdü.
13 Ocak 2023: İsrail güçleri Cenin'in güneyindeki
Caba'ya düzenlediği baskında biri 23 diğeri 24 yaşında iki Filistinliyi
öldürdü. İsrail ordusu, askerlerin yoldan geçen bir araçtaki silahlı kişilerin
kendilerine ateş açmasına karşılık ateş açıldığını açıkladı. İslami Cihad, her
öldürülen kişilerin üyeleri olduğunu açıkladı.
(HK-PT-VC)
Kaynaklar: BBC,
Aljazeera, Reuters, Euronews. 2018 sonrası bianet stajyeri Buse Özsümer'in
çalışmasıyla hazırlanmıştır.
[Bu düzenleme
bir Bianet alıntısıdır.]