Gazze
Filistin’deki saldırı, dünya basının kullandığı biçimiyle
“İsrail-Gazze Savaşı”, bu satırları yazmaya başladığım sırada 10. Günündeydi…
On gün boyunca bombalanan bir Gazze’yi, çaresizlik içinde
kaçışan insanları ve cenazeleri izledik.
Gün be gün sayılar verildi, ölü ve yaralı sayıları…
10. günde Gazze’de 2 bin 750 ölü, 9 bin 700 yaralı…
İsrail’in kaybı bin ölü, üç bin yaralı…
İsrail, Gazze sınırına sürekli yığınak yapıyor.
Kara harekâtının eli kulağında!
Savaşın 10. gününde durum bu.
Yazımız yayınlandığında bu bilgiler eskimiş olacak.
İsrail’in kara harekâtı başlayacak mı?
Ölenlerin sayısı nereye varacak?
Ara çözüm yahut bir anlaşma sağlanacak mı?
Bilinmiyor.
Yalnızca sorular bir biri ardınca…
Neden sivilleri hedef aldı Hamas’ın saldırısı?
İsrail Başbakanı Netanyahu’yu kurtarmak mıydı amaçları…
Abluka altındaki Gazze’de yeni katliamlara meşru zemin
hazırlamak için miydi?
Günün en önemli haberi
Onuncu günde ajanslara şu haber düşüyor:
ABD, Mısır ve İsrail anlaştı;
geçici ateşkes!
Gazze'de hastanelerin yakıtı tükenirken, Gazze-Mısır sınırının
yardım için kısa süreliğine açılması bekleniyor.
Bu gelişme bile nefes aldırıyor bize...
Ancak İsrail haberi
yalanlıyor. Güney’e göç etmeye zorlanan Gazze halkının ölümden tek kaçış
noktası da böylece kapanmış oluyor.
Savaşın onuncu gününde günün en önemli haberi boşa düşüyor!
ABD Dışişleri Bakanı Blinken:
Mısır ile Gazze arasındaki Refah Sınır Kapısı tekrar açılacak, demişti.
Haberler kaçınılmaz olarak ABD’den geliyor…
ABD Başkanı Joe Biden:
İsrail, Gazze'yi işgal etmemeli; Filistin Devleti kurulmasına giden bir yol
olmalı, diyor.
Öte yandan da İsrail’in Hamas’ı sonuna kadar yok etme hakkı
vardır, diyerek, Gazze’deki katliama yeşil ışık yakıyor.
Biden, Gazze’de öldürülen çoluk çocuğu Hamas’la bir tutarak,
Gazze halkının yok edilmesini koşulsuz destekliyor.
AB ülkelerinden ortak açıklaması ise, İsrail'in insani hukuka
uygun olarak kendisini savunma hakkını vurguluyoruz, biçimindedir. Avrupa
Birliği de karşı çıkmayarak doğrudan onaylıyor bu katliamı.
Abluka altındaki Gazze’de yüzlerce binanın vurulduğu, fosfor
bombalarının kullanıldığı ve bebeklerin öldürüldüğü bir katliamdan söz ediliyor.
Felaket senaryolarının ardındaki demeçler, burada işlenen
insanlık suçunu gizlemeye yetmiyor.
El birliğiyle dünya, İsrail’in Gazze’deki soykırımına katkıda
bulunuyor.
Son Durum
Savaşın onuncu günüde İsrail'in Gazze halkına kenti tahliye
etmeleri, güneye gitmeleri yönündeki uyarıları için tanıdığı süre sona eriyor.
Henüz kara harekâtı başlamadı.
İsrail kara harekâtının hava muhalefeti nedeniyle aksadığı öne
sürülüyor.
Gazze'ye kara harekâtı ne anlama geliyor?
Harekât sonrası ne olacak?
Hamas sayesinde kritik durumdan kurtulan İsrail Başbakanı
Binyamin Netanyahu, "Hamas’a sert bir darbe vuruyoruz ama bu yalnızca
başlangıç. Hamas’ı yok edeceğiz ama bu zaman alacak” diyerek operasyonun uzun
süreceğini vurguluyor.
İsrail, hedeflerinin Hamas'ı yok etmek olduğu dışında bir
açıklama yapmıyor.
Diğer yandan İsrail'in Gazze'de geçici bir askeri rejim
kurabileceğini öne sürülüyor.
Askeri rejim haberi İsrail ordusuyla yakın temasını sürdüren
eski bir üst düzey ordu yetkilisinin Bloomberg'e verdiği demece dayanıyor. Aynı
haberde Gazze'nin uluslararası bir güce teslim edilebileceği belirtiliyor.
Amaç bölgeyi Hamas’tan tamamen arındırmak ve savunmasız bir
Gazze haline getirmek.
Hamas Nedir ve Ne Değildir
Hamas yahut resmi adıyla İslami Direniş Hareketi, 1987 yılında Mısır menşeili Müslüman Kardeşler’in Filistinli
üyeleri tarafından kuruldu. Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas’ın hedefi İsrail
tarafından işgal edilen topraklarda İslami bir devlet kurmak.
Hamas, Gazze Şeridi’ni kontrol etmeye başladığı 2007’den bu
yana pek çok kez İsrail ile silahlı çatışmaya girdi. Bunun üzerine İsrail,
Mısır ile birlikte Gazze Şeridi’ne havadan, karadan ve denizden abluka
uygulamaya başladı.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin
El Kassam Tugaylarının 7 Ekim’de İsrail’e karşı başlattığı bu saldırıyla
birlikte yüzlerce kişi öldü, onlarca kişi rehin alındı. Hamas’ın Aksa Tufanı dediği bu baskın deniz,
hava ve kara saldırılarıyla başladı. ABD’nin 11 Eylül eylemleri gibi
sansasyonel olan bu eylemlerde, İsrail'in pek çok yer füzelerle vuruldu. İsrail'in
hava savunma sistemi Demir Kubbe (Iron Dome), atılan füzelere karşı koymakta
zorlandı.
Akabinde İsrail’in başlattığı Demirden Kılıçlar harekâtı, bölgedeki gerilimi savaşa dönüştürdü.
İran dışında Hamas’ı 7 Ekim saldırılarında destekleyen, meşru
ve haklı bulan bir kesime rastlamak pek mümkün görünmüyor.
Çünkü eylemin hedefi öncelikle sivil halka yöneliktir.
Yine de bu eylem, son yılların en büyük saldırısı olarak
kayıtlara geçmiştir.
Örneğin BBC’nin Ortadoğu editörü Jeremy Bowen, Aksa Tufanı operasyonunu “bir neslin gördüğü en
iddialı operasyon” olarak tanımlamıştır.
Bu operasyon, 1973 yılında Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap
devletlerinin İsrail’e karşı başlattığı Yom
Kippur Savaşı’nın 50. yıldönümünden bir gün sonra gerçekleşiyor.
Bu tarihte böyle bir eylemi İsrail istihbaratının ıskalaması
hayretle karşılanmıştır.
Üstelik eylem konusunda Mısır’ın İsrail’i uyardığına dair ciddi
emareler bulunmaktadır.
İsrail’in iç istihbarat kurumu Shin Bet, dış istihbarattan sorumlu MOSSAD ve İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) ortak çabası ve çalışmalarına rağmen Hamas’ın bu eylemi
gerçekleştirebilmesi imkan dahilinde görünmüyor.
İsrail dünyanın en kapsamlı ve en iyi finanse edilen
istihbarat servisine sahip bir ülkedir. Dünyanın her yerinde muhbirleri ve
ajanları var. Gazze abluka altında ve sınırında çitlerin yanı sıra kameralar,
hareket sensörleri ve düzenli devriye gezen İsrail askerleri mevcut.
Buna karşın Hamas militanları 7 Ekim’de buldozerlerle telleri
aşıyor ve paramotor ile İsrail’e girebiliyor.
Karşılığında Filistin
halkının ciddi bir katliama hatta soykırıma maruz kalacağını ve İsrail’in şu
andaki operasyonunun büyüklüğüne bağlı olarak kısa vadede Hamas’a askeri
anlamda darbe vuracağını söylemek mümkündür. Ancak siyasi açıdan bakınca 7 Ekim
saldırısının Hamas’ı Filistin halkının mücadelesinde önemli bir yere
getirdiği ve liderliğine doğru ittiği düşünülmektedir.
Uluslararası tepkiler ve İsrail’in misilleme saldırıları
sonrası Hamas’ı gelecekte neyin beklediğini tahmin etmek zor olsa da Hamas
artık Filistin’de İsrail’e karşı tek alternatif güç konumundadır. Dolayısıyla
uzun vadede Hamas bu saldırılardan kazanç sağlayacak ve yok olmayacaktır.
Geçmişte sözü edilen Ortadoğu
Devrimci Çemberi’nin günümüzdeki konumu budur.