Arkeoloji
Bölüm birincisi olacağım hiç aklıma gelmezdi.
Mezuniyet töreninde kürsüye çağrıldığımda, o bilindik
fıkrayı hatırladım…
Adam atını pazarda satmaya çalışıyormuş:
- Bu at yarışta birinci geldi!
- Nasıl olur, bu at yaşlı, ayakta zor duruyor, üstelik kör
ve topal.
- Yarışa katılan tek at buydu.
****
45 yıl sora yeniden başladığım Üniversite serüveninin sonuna
geldik.
1 Temmuz 2022 günü Mezuniyet
Törenimiz vardı…
Eşimin teşviki, kızımın desteğiyle üniversite eğitimine dönmüştüm.
49 yıl önceki gibi ÖSYM’ye hazırlandım.
Amacım, bir dönem hobi gibi başlayan yerel tarih ve
arkeoloji öğrenme çabalarıma akademik bir düzey kazandırmaktı.
Doğru ve bilimsel bilgiye ancak bu şekide ulaşabilirdim.
Sıralamadaki ilk tercihim 19 Mayıs Üniversitesi Arkeoloji bölümü oldu.
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, ”Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” şiarını benimseyerek,
dört yıl önce 19 Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nin Arkeoloji bölümüne kaydoldum.
Arkeoloji bölümünü seçmemde en büyük etken, birlikte Ünye Kent Gazetesi’nde yazdığımız
değerli hocam Osman İrfan Işık oldu.
Arkeoloji İrfan hocamın idealiydi, benim için ulaşmak istediğim
bir evre…
- Dört yıl sonra mezun olup yanına geleceğim dedim, değerli
hocama…
Maalesef sekiz ay önce İrfan hocamızı 89 yaşındayken
kaybettik.
Arkeoloji Bölümünü bitirmeme ömrü vefa etmedi…
Mezuniyetimi bekleyen başka değerli insanlar da vardı.
Öncelikle her sınav çıkışında nasıl geçtiğini soran, eşimin
ablası, Şaheser ablam…
O olmasaydı, bu dört yılın bu kadar kolay üstesinden
gelemezdim.
Ve tabi, değerli eşi, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Kemal hocam…
Burada sevgiyle, saygıyla, rahmetle anıyorum. Bana evini
açarak, her gelişimde “Talebemiz nasıl?” diyerek, hatırımı soran emekli
öğretmen Kemal Dalgıç…
Nur içinde yat, mekanın cennet olsun.
Yeni Bir Başlangıç
Üniversitede arkeoloji eğitimine başladığım güne kadar, esasen
bu konuda her şeyi bildiğimi zannederdim.
2006 yılında Ünye ve çevresinde yüzey araştırması (survay) yapan
değerli Arkeolog Mehmet Özsait’e
mihmandarlık yaparken, bazı konularda “eksik”
olduğumu hissettim.
Fakültede dersler başlayınca, arkeoloji konusunda neredeyse
hiçbir şey bilmediğimi anladım.
Mezuniyet gününde ise, öğrenecek bi dünya konu vardı önümde.
Yani işin başındaydım.
49 yıl önce olsaydı bu durum, elbet de her şey başka olurdu.
Bizden öncekiler 68 kuşağıydı… Onlar bir dönemin
kahramanlarıydı.
Biz ise 78 kuşağıyız, yani “kayıp kuşak”.
Kimimiz amacına ulaştı, kimimiz o çalkantılı yıllarda kaybolup
gitti.
Yaşadıklarımızdan dolayı asla pişmanlık duymadım…
Fransız şair Aragon’un
dediği gibi:
“Yeni baştan da olsa, yine geçerdim o yoldan.”
Selam olsun Ege
Eczacılık ’77 Mezunları’na…
Yıllar Sonra Yeniden Üniversite
Neden diye soracak olursanız, bu defa bizden bir şairin dizeleriyle
cevap vereyim:
“yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle
çocuklara falan kalır diye değil,
yaşamak yanı ağır bastığından.”
Bu çatı altında 45 yıl önceki hayatımı gördüm, yıllar
öncesini yaşadım yeniden…
Can dostlarım oldu, genç arkadaşlarım…
Birlikte ders çalıştık, yemekhanede yemek yedik…
Kampusta aynı havayı soluduk, sınavlarda ter döktük.
(Şayet “yarışa” katılmış olsalardı, kaplumbağa adımlarıyla
ilerlerken ben, hepsi de beni geride bırakabilirdi.)
Başarılar diliyorum, sevgili genç kardeşlerime …
Arkeoloji Bölümü
Bölüm Başkanımız Prof.
Dr. Vedat Keleş, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün bu günlere gelmesinde önemli görevler
üstlendi. Bölüm başkanımızın hocası Cevat
Başaran bizim kuşaktandı, öğrencisine sadece bir kariyer değil, önemli bir
misyon devretti. Bu zorlu görev, tüm öğretim görevlilerini bekleyen üstün bir
çaba gerektiriyordu.
Kazı yapacaksın, bilimsel araştırmalar, makaleler
yazacaksın, kitap ve benzeri çalışmalara imza atacaksın, üstelik öğrenci
yetiştireceksin…
(Mezuniyet gününde Vedat hoca, Parion’da kazı ekibinin
başındaydı; Propontis’in tarihini yazıyordu.)
Davut Yiğitpaşa Bafra İkiztepe kazılarına yeniden başlayabilseydi,
ne yapıp eder ekibine katılırdım… Kızılırmak Deltası’nda olduğunu tahmin
ettiğimiz, Hitit yazıtlarında geçen kayıp Zalpa
kentini bulurduk belki de, kim bilir?
Davut Kaplan hocamı çalışma disipliniyle, dersi
derste öğretmeye çalışan tutumuyla, okulun ilk günü işlemeye başladığı derslerini
yıl sonuna kadar aksatmadan sürdürmesiyle hatırlayacağım. Coşkun hocadan
devraldığı Smintheion kazısında görüşmek umuduyla…
Akın Temür okula başladığım ilk gün çat kapı karşılaştığım
ilk hocamdı. Müfredata sıkı sıkıya bağlı, çalışacağımız kaynağı bize eksiksiz
sunan ve sınavda da eksiksiz isteyen hocamdı.
Kasım Oyarçin, okulun ilk günü karşılaştığım diğer
hocamdı. En sevilen hocalarımızdan biri olduğunu daha o gün ilk anda anlamam
gerekiyordu. Bölüm O’ndan sorulur, her gelişmenin arkasındaki isimdir.
Atila Türker, prehistorya gibi, antropoloji gibi,
ilgimi çeken konuların öğretmeni. Derslere başladığımız günden bu yana, bu alanda
taramadığım eser kalmadı. Şu an elimde Roller’in kitabı var: “Ana Tanrıça’nın
İzinde”, bitirdiğimde görüşmek üzere…
Ayla Baş hocamız sadece derslerin değil, okulla
ilgili dertlerimizin da danışmanı. Ne zaman başımız sıkışsa, baş vuracağımız
ilk adres. Çok kahrımızı çekti desem yeridir.
Melis Uzdurum, arkeolojinin multidisipliner uzmanı.
Michael Deniz Yılmaz, Alper
Yılmaz ve Soner Özmen
bölümün omurgası.
Hepsine başarı ve kolaylıklar diliyorum.
Yolları açık olsun.
Ünyekent,
06.07ç2022
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/arkeoloji-3337.html