Felaketin Boyutu
Kullandığım ilacın raporunu yenilemek amacıyla devlet
hastanesindeydim.
Kan verme ünitesi önünde beklerken, iki kişinin sohbetine
tanık oldum...
“Kıyameti yaşadım!” diyen depremzedenin dehşet anlarını
anlatıyorlar.
Bu sözlerle felaketin boyutunu özetliyorlar…
500 yıl önce de bölgede benzer bir durum yaşandığına değiniyorlar.
Gerçekten de Anadolu coğrafyası 1100'lü yıllardan itibaren
çeşitli zamanlarda 7 ve üstü büyüklüklerde onlarca depremle sarsılmış, bu
depremlerin hepsinde devlet, devleti yönetenler; iktidar ve sair “siyasi”
çevreler iyi bir sınav verememiştir.
Yüzyılın felaketi olduğu netleşen 6 Şubat 2023 Depremi’nde muhalefet,
felaketin boyutunu göz ardı ederek, iktidarı “yetersiz” göstermeye çalışmıştır.
İktidar ise, ilk andan itibaren sahaya inerek depremzedelerin
imdadına yetişmekte aciz kalmıştır. Oysa bilim çevreleri söz konusu bölgede
büyük bir deprem beklendiğini bangır bangır bağırmışlardı.
Ve her zaman olduğu gibi halk, felakete uğrayanların feryadına
koşan ilk ve tek unsur olarak ülkemizin makûs talihinde değişen bir şey
olmadığını teyit etmişlerdir.
Tarih bir kez daha tekerrür etmiştir...
Kahramanmaraş ve Çevresinde Depremler
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) üzerinde sırasıyla 1114, 1513, 1544,
1789, 1795, 1866, 1872, 1874, 1875,
1893, 1905 ve 1971 yıllarında büyük depremler olmuştur.
1114 ve 1795’te meydana gelen iki büyük deprem, Maraş’ı
tamamen harap etmiş ve binlerce insan ölmüştür…
29 Kasım 1114‘te Maraş büyük bir depremle sarsıldı. Ermeni tarihçi ve keşiş Urfalı Mateos bu depremde şehirde yaşayan hiç kimsenin depremden
sağ kurtulamadığını ve yaklaşık 40 bin kişinin öldüğünü yazmıştır. Deprem çok
geniş alanda hissedilmiş, mevsimin kış olması nedeniyle kayıplar büyük
olmuştur.
1513 veya 1514
yılında, tarihi tam olarak belirlenemeyen büyük bir deprem Tarsus, Adana ve
Malatya hattında meydana gelmiş ve Maraş’ı da etkilemiştir. Aynı yıllarda
Mısır-Kahire’de olan depremle bağlantısı bilinmemektedir.
1544 Elbistan Depremi: 1544 yılının Ocak ayında meydana gelen
depremde Elbistan'ın yarısı toprağa gömülmüş, Sacur Çayı'nın akışı değişmiş ve
sarsıntılar Gaziantep’in güneyine kadar yıkıma neden olmuştur. Artçı depremler altı ay sürmüş, Zeytun (Zitun-Süleymanlı)
adlı yerleşim tamamen yıkılmış ve dağların altına gömülmüştür.
27 Haziran 1583:
Doğu Anadolu’da başlayan sarsıntının ardından meydana gelen ana şok Erzincan’ın neredeyse tamamının
yıkılmasına ve 15 bin kişinin yaşamını yitirmesine neden olmuştur. 5 bin kişinin
enkaz altında can verdiği bu deprem Maraş ve çevresinde çok sayıda binanın
yıkılmasına neden olmuştur. Maraş ilindeki insan kaybı kesin olarak
bilinmemektedir.
29 Kasım 1795 Maraş Depremi: Sabahın erken saatlerinde Maraş yine
büyük bir depremle sarsılmıştır. Soğuk ve yağışlı, fırtınalı bir havada
gerçekleşen depremim süresi oldukça uzun sürmüş, şehrin büyük bir bölümü harap
olmuş, evlerin neredeyse tamamı yıkılmıştır. İnsanlar uzun süre geçici
yerleşimlerde, çadırlarda yaşamak zorunda kalmışlardır.
1874 Elazığ merkezli 7,1 büyüklüğündeki deprem bölgede
yıkıma yol açmıştır. Bir yıl sonra, yine Elazığ’da 6,7 büyüklüğünde meydana
gelen depremde de yıkım olmuştur.
1893 ve 1905
yıllarında Maraş ve çevresinde etkili olan depremler yıkıma sebep olmuş, mal ve
can kaybı meydana gelmiştir.
Bunların yanı sıra cumhuriyet döneminde yıkımı az olsa da
bölgede çok sayıda deprem gerçekleşmiştir. Özellikle 1962 depremi, Nisan ayının
başlarında başlamış Mayıs ayının ortalarına kadar sürmüş, bölgede uzun süre
tedirginlik ve panik yaratmıştır.
Kahramanmaraş ve çevresindeki depremleri derlerken birkaç
kaynaktan yararlandık. Bunlardan biri Erhan
Afyoncu’dur; “Kahramanmaraş ve çevresini yıkan tarihi depremler”, Sabah, 12
Şubat 2023.
Erhan Afyoncu’nun yararlandığı kaynak, Yunan kökenli
araştırmacı yazar Nicolas N. Ambraseys,
Caroline F. Finkel’in “Türkiye'de ve Komşu Bölgelerde Sismik
Etkinlikler 1500-1800” adlı Türkçe ’ye çevrilerek basılmış eserdir. Kitapta
1500-1900 arasında bölgede meydana gelen depremler yer gösterilerek,
tarihleriyle verilmiştir.
Diğer kaynak Adnan
Güllü “Tarihte Elbistan Depremleri”,
Maraş Gündem, 28 Ocak 2020; felaketten üç yıl önce yazılmış, tam da depremin
merkez üssünde…
Değerli yazar makalesine “Amacımız deprem sözcüğü ile toplum
üzerinde panik yaratmak değil, deprem konusunda geçmişte yaşadığımız Marmara
depreminin acılarını unutmaya başladığımız şu yıllarda yeniden hatırlamayı
faydalı görmekteyiz.” diyerek başlamış.
Makalenin alt başlığında Emerson’un
bir deyişini kullanmış:
“Korkunun Kaynağı
Bilgisizliktir.”
Tarih Tekerrür Ediyor
Bu makaleyi kaleme alırken, bir yandan deprem haberlerini
izliyorum.
Arama kurtarma çalışmaları sonlanma aşamasına geldi.
Enkaz kaldırmaya başlandı.
Derken…
Hatay’da üç dakika arayla iki deprem daha oldu.
Hatay Defne’de 6,4,
Samandağ’da 5,8 büyüklüğünde…
Oturulabilir, az hasarlı denilen binalar yıkıldı…
Canlı yayında izledik.
6 can kaybı ve yine yüzlerce yaralı.
Felaketin boyutu büyük…
Belirlenebilen resmi ölü sayısı 50.000’lere dayanmış durumda.
100.000’lerce yaralı…
Felaketin boyutu büyük, çok büyük!
Deprem devasa binaların, yapılaşmanın olmadığı ilk çağlarda
çoğunlukla insan ve canlılara zarar vermeyen, doğal bir yer hareketiydi…
Korku verse de, günümüzdeki gibi öldürücü değildi.
Ne zaman ki insanlar taşı ve tuğlayı üst üste koyarak binalar
inşa etmeye başladı…
Demiri, çimentoyu, kireci keşfetti…
Depremler kâbus olmaya başladı.
Bulunduğu bölgenin deprem risk durumuna uymayan binalar yıkılmaya
mahkûmdur.
Günümüz için söylersek…
Deprem yönetmeliklerine aykırı binalar yıkılmaya yatkındır.
İşte bu koşullarda depremler insanlar için öldürücü oluyor.
Bütün mesele depreme karşı “uygun-tutarlı” binaların inşası
için gerekli tedbirlerin alınıp alınamamasıdır.
Aksi halde felaketin boyutunu hesaplamak bile ıstıraptır,
zulümdür.
22.02.2023,
Ünyekent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/felaketin_boyutu-3741.html