29 Eylül 2021 Çarşamba

TOPYANI (Üçüncü-Son- Bölüm)

 Yavuz Zırhlısı (Geoben)

TOPYANI

(Üçüncü-Son- Bölüm)

 

Karadeniz Tabyaları ve Ünye

 

Karadeniz’de tabyalar daha çok 19. Yüzyılda görülür. Osmanlı-Rus savaşları sırasında denizden gelebilecek tehlikelere karşı yapılmışlardır. Bu tarihe kadar Osmanlı’nın Karadeniz’de mutlak üstünlüğü söz konusudur. 1460'da Candaroğulları Beyliği'ne son veren Fatih Sultan Mehmet, 1461'de Trabzon'u, 1475'de de Kırım'ı fethederek Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirdi. Bu sayede Karadeniz'deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi ve İpekyolu'nun tüm denetimi Osmanlı Devleti'ne geçti.

Çarlık Rusya’sının 1739’da Azak’ı ele geçirmesiyle birlikte Karadeniz’de Osmanlı hakimiyeti sona erdi. 1768 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Rusya Karadeniz’de Osmanlıyla eşit konuma geldi. Rusya’nın bu imtiyazlı durumu 1784’te  Avusturya’nın, 1802’de İngiltere, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin katılımıyla genişledi. Karadeniz’de rekabet ve savaşların önü açılmıştı. Karadeniz’deki Osmanlı limanlarının ve kentlerinin hiç biri güvende değildi.

Sinop Yarımadası’nın güneydoğusunda olan Paşa Tabyaları denizden gelebilecek tehlikelere karşı tersanenin emniyetini sağlamak ve limanda bulunan gemileri korumak amacıyla yapılmıştı. Yarı ay şeklinde olan tabyalar 11 top yatağı, cephanelik ve mahzenlerden oluşmaktadır.

1912’de Balkan Savaşı’nda yenilen Osmanlı’ya “Hasta adam” gözüyle bakılıyordu.

Alman savaş gemileri Boğazlardan girip Karadeniz’de Ruslara saldırınca, Rusya 2 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti’ne savaş ilan eti. Bolşevik Devrimi’nin yapıldığı Ekim 1917’ye kadar Karadeniz’in kıyı kasabaları Rus saldırılarına maruz kaldı.

Almanya’nın yanında I. Dünya Savaşı’na giren Osmanlı, Çanakkale’de zafer kazansa da yenik ilan edildi.

Müttefikler, Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra, aralarına Yunanistan ve İtalya da katılmış olarak İstanbul’a girip, Boğazları kontrollerine aldılar. Bu durumda Osmanlı ve hatta Rusya topraklarını istedikleri gibi paylaşabileceklerdi. Bu paylaşımın gerçekleşebilmesi için önlerinde yapmaları gereken bazı işler vardı. Öncelikle stratejik bölgeler olmak üzere hemen işgallere başladılar. Bu işgaller kendi aralarında ki tarihi rekabetin uzantısıydı ve yarış da sessiz bir şekilde sürüyordu.[4]

Karadeniz’e sökün eden İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan donanmalarına “gözlemci” statüsüyle ABD de katıldı. Mayıs 1919’da Anadolu’ya giren Yunan ordusu, sadece Ege’de değil, Karadeniz’deki saldırıların da merkezi durumundaydı.

Düşmanın 1922 yazında Karadeniz’deki gücü şöyleydi: Averoff Zırhlısı, Kılkış Zırhlısı, Limni Zırhlısı, Elli Kruvazörü, Panter sınıfı dört muhrip, Niki sınıfı dört muhrip ve en az iki yardımcı kruvazör.[5]

Karadeniz kıyıları baştan beri İtilaf Devletlerinin kontrolündeydi ve bazı önemli noktalar işgal edilmiş durumdaydı. Türk kurtuluş Savaşı için de en önemli deniz Karadeniz’di. Sovyet yardımı İstanbul’dan ve Almanya’dan getirilen malzeme buradan Anadolu’ya giriyordu. Kurtuluş Savaşı ağırlığını hissettirdikçe İtilaf kontrolü adeta yerini mYunan savaş gemilerine bırakıyor ve onlara zaman zaman yardımcı oluyordu. Yunanistan, İnönü Zaferi’nden sonra bu ablukayı resmileştirdi. Yakalanan subay ve erlere korsan muamelesi yapılacağı, savaş malzemelerine el konulacağını, Türk gemilerini batıracağını ilan ett. Yunan donanması nakliyat yapan Türk gemilerini yakalayamayınca, çareyi limanları bombalamakta buldu ve sahneye Kılkış çıktı. Samsun, Trabzon, İnebolu, Sinop gibi limanları abluka altına aldı, bazen küçük ve bazen de büyük çapta bombardıman yaptı.[6]  

Kıyıdaki önemli kentlerin bombalanmasıyla yerli Rumlara moral, Türklere ise gözdağı verilmek isteniyordu.

2 Haziran 1921’de bir Yunan muhribi İnebolu açıklarında kayıkları aradıktan sonra batıya gitmiş, Ereğli’de bir Yunan muhribinin şehri bombalamak istemesi üzerine kısa bir topçu düellosu olmuştu. Daha sonra Cide, Bartın, Ünye önlerinde Yunan muhripleri tarafından arama ve kontroller yapılmış, Amasra önlerinde Yunan torpidosu tarafından bir kayık tahrip edilmişti.[7]

1 Eylül 1921’de Terme bombardıman edildi ve üç kotra batırıldı.

7 Haziran 1922’de Samsun bombardıman edildi.

22 Temmuz ve 26 Temmuz’da Sinop, 30 Temmuz’da ise İnebolu ve Trabzon bombalandı.

 Bombalanan yerler buraya kadar anlattıklarımızla sınırlı değil. Rize’den Zonguldak’a, Giresun, Gerze, Vona (Perşembe) ve daha bir çok yer bombardımana tabi tutulmuş, aralarında kadın ve çocukların olduğu bir çok vatandaşımız can vermişti.

 

Buna karşılık olarak, Karadeniz’deki mal sevkiyatının tahsis ve tanzimi, düşmanın işgal ve saldırılarına karşı  daha önceden bir çok önlem alınmış; Umur-u Bahriye Müdürlüğü adıyla bir kuruluş teşkil edilmiştir.

Karadeniz kıyıları ikiye ayrılmış ve birinci bölge Samsun Liman Reisliği’ne bağlanmıştır. Samsun Merkez Liman Reisliği’ne bağlı liman reislikleri şunlardı: Hopa, Pazar, Çayeli, Rize, Of, Sürmene, Araklı, Trabzon, Polathane, Büyük Liman, Görele, Trebolu, Giresun, Ordu, Vona, Fatsa, Ünye, Terme, Gebze, Sinop. Zonguldak ise ikinci bölgeye merkez yapılarak adı da Zonguldak Merkez Liman Reisliği’ne dönüştürülmüştür. Bu reisliğe bağlı liman reislikleri de şunlardı: Cide, Kurucaşık, Amasra, Bartın, Filyos, Kilimli, Kozlu, Ereğli, Arpalı ve Akçakoca ve Büyüktuğrul.

Asayişi sağlamak ve savunma gücü oluşturmak amacıyla muhtemelen Ünye’deki tabyaların yenilenmesi ve asker konuşlandırılması da bulunmaktaydı. III. Kolordu Kumandanı Selahattin Bey, Heyet-i Temsiliye’den gelen talimat doğrultusunda Samsun’da 15. Fırka Kumandanlığı’na gönderdiği telgrafta alınacak tedbirleri sıralıyor: “Ünye, Çarşamba ve Bafra mıntıkalarının Fırka ile suret-i muhaberesinin şimdiden tanzim ve kendilerine tefhimi lazımdır.” diyordu.[8]

Bu tedbirler sebebiyle olsa gerek, 1919-1922 arası Karadeniz kıyı bombardımanı kayıtlarında Ünye kentinin adına fazla rastlanmıyor.[9]

Ancak 1915-1917 arası yani Bolşevik Devrimi öncesi Rus Donanması’nın bombardımanlarından Ünye fazlasıyla nasibini almıştır.

 

Rus Donanmasının Ünye Bombardımanı

 

Birinci Dünya Savaşımım çıkması ile Karadeniz sahilindeki Osmanlı kentleri Rus harp gemilerinin bombardımanlarına hedef olmaya başladı. Rus filosunun mayınlama ve kıyı bombardımanlarıyla hedefi, Karadeniz'deki Osmanlı ticaretini ve bu sırada Trabzon üzerinden III. Orduya yapılan askerî nakliyatı durdurmaktı. Bunun için de bazen tek gemi ve bazen de filo halinde hareket etmişlerdir. Mayınlama ve bombalama hareketlerinin hedefi Türk donanmasının çıkışına engel olmak, Karadeniz sahilinde kömür nakliyatım sekteye uğratmak ve Kafkas cephesinin ikmalini aksatmaktı.[10]

Rus harp gemileri 10 Haziran 1915’te Samsun’u bombalamaya gelirken Ünye açıklarında bulunan yük gemilerine de saldırdılar. Ünye liman dairesinin 23 Haziran 1915 tarihli hasar tespit raporuna göre altı tane yüklü gemi bombardımana maruz kalmış bulunuyordu. Saldırıya uğrayan gemilerin dört tanesi sandal iki tanesi de Kotra türü gemiydi. Bunların tamamı Ünyeli gemicilere aitti. Gemilere yönelik yapılan bombardımanda insan kaybı olmazken, hasarın maliyeti toplam 33860 kuruş değerinde tespit edildi. Ünye şehir merkezine ise herhangi bir saldırı olmadı.[11]

Ruslar, yük gemilerine yönelik bu saldırıdan sonra Temmuz ayında Ünye’yi daha kapsamlı olarak bombardımana tuttular. Bu defa Ünye açıklarındaki deniz hedeflerinden başka şehir merkezini de topa tuttular. Şehir merkezinde Belediye caddesi ile Köprübaşı caddesi bombardımandan isabet alan noktalardı. Fakat bombardıman hafif zayiatlarla atlatıldı ve insan kaybı olmadı. Belediye caddesinde dört tane mağaza ve iki dükkan duvarı yıkılırken, Köprübaşı caddesinde de bir ev ve bir tane de mağaza hafif bir şekilde hasara uğradı. Yine belediyeye ait yük iskelesi de hasara uğrayan yerler arasındaydı. Saldırıya uğrayan dokuz hedeften iki tanesi Ünyeli Rumfara ait mağazalardı. Belediyenin 26 Temmuz tarihli raporuna göre şehir merkezindeki hasarın toplamı 6700 kuruş değerindeydi.[12]

Şehir merkezinin bombardımanı günü, Ruslar en büyük zayiatı Ünye açıklarında çeşitli noktalarda seyir halinde veya beklemekte olan yük gemilerine saldırarak yaptılar. Toplam 29 gemi bombardımana maruz kaldı. Bunlardan 22 tanesi karada çekili bir vaziyette dururken, dört tanesi sahilde demirli, bir tanesi Ceviz deresi, bir tanesi Polathane ve bir tanesi de Akçakale’de saldırıya uğradı.

 

Sonuç

 

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşının başlaması, Karadeniz’deki dengeleri değiştirdi. Osmanlı deniz gücünün zayıflaması, Karadeniz’de Rus donanmasının hakim güç olmasıyla,  Karadeniz kıyı kentlerinin güvenliği sorununu gündeme getirmiştir.

Ünye tabyasının oluşumu ve askeri yapının tahsis edilmesi bu döneme denk gelmektedir. Ünye ve tevâbi‘i kazâlarında mevcûd olan topçu neferâtlarının defter kayıtları da muhtemelen bu aşamada tutulmaya başlanmıştır. Osmanlı Arşivi’nden elde edilen 12 Nisan 1841 tarihli maaş kaydı, Ünye tabyalarının mevcudiyetini doğrular niteliktedir.

Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 25,04.2012 tarih ve 540 sayılı kararına istinaden tescillenen Ünye Burunucu mevkiinde yer alan bu alandaki tabyaların toprak altında kalan kısımlarının tespiti, yapıların plan ve mimarisinin açığa çıkarılması gereklidir.

Koruma Bölge Kurulu’nun 25 Mart 2021 tarihli toplantısında görüşüldüğü gibi, Ordu Müzesi yahut bir başka akademik kuruluşça söz konusu alanda bir kazı  çalışması yapılması gündemdedir. Süreci hızlandıracak rapor ve belgelerin hazırlanarak, ivedilikle Koruma Bölge Müdürlüğüne iletilmiş olması temennimizdir.

 

 

 ÜNYE TARİH ARAŞTIRMA GRUBU

Ahmet Kabayel-Ahmet Derya Varilci

 

 

 

 

[4] Rahmi Doğanay, Milli Mücadele’de Karadeniz (1919-1922), Atatürk Araştırma Merkezi, S. 306, Ankara 2001

[5] Mithat Işın, İstiklal Harbi Cephesi, TC. Deniz Basımevi, S. 110, 1946

[6] Afif Büyüktuğrul, “Anadolu’ya Sevkiyat” Yakın Tarihimiz, C. II, Sayı 26, Sayfa 411, 1962,

[7] ATASE Arşivi, Kls. 1125, D. 24, F. 3

[8] Mehmet Okur, “Karadeniz Bölgesi’nde Milli Mücadele’nin Örgütlenmesi: Sivil ve Askeri Teşkilatlanmalar”, Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 6/10, (Millî Mücadele’den Milli Egemenliğe Karadeniz Özel Sayısı)2020, s. 202

[9] Bu dönemde Ünye’nin bombalanmamasını, kentteki Rum nüfusuna yoranlar bulunmaktadır. Ünye’nin bombalanması halinde, kentteki Rum ahalinin hedefe konulacağından bahisle “dokunulmazlık” elde edilmiştir.

[10] Osman Köse, Rusların Samsun’u Bombardımanı, (1915), Ondokıız Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 11

[11] BOA. DH.İ.UM. E/37-74-4, Hasar tespit defteri. 10 Haziran 1331 ( 23 Haziran 1915).

[12] BOA. DH.İ.UM. E/37-74-12, Hasar tespit defteri. 25 Temmuz 1331 ( 7 Ağustos 1915).

 

 

29.09.2021, Ünyekent

http://www.unyekent.com/yazi/2649-topyani-ucuncu-son-bolum.html


Samsun Muhribi

30 Kasım 1853  Rusların Sinop Baskını

Topyanı Tabyası Koruma Kurulu Kararı

Topyanı, Ordu Müze Müdürlüğü Raporu