Her
Şeyi Öğrenmek Mümkün
Çocukluk anılarım yeniden netlik kazanmaya
başladı… İlerleyen yaşlarda olurmuş bu… Bir nevi “demans” başlangıcı gibi yahut
beyin eskimesi de diyebiliriz.
O anılardan birini aktarmak istiyorum. Ortaokul
yıllarındayız. Yaz tatilinde köyde anneanneme yardım ediyorum. Otlaktan dönen
büyükbaş hayvanları suluyorum, kimsenin yapmasına fırsat vermeden.
Ben yaparım, demiştim bir kere ama beceremediğim
ortadaydı.
Anneannem bilge bir insandı, arada bir
özdeyişlerde bulunurdu. Bana o gün:
- Çok bilen çok yanılır, dedi...
Bu sözü duymuştum ama O’nun ağzından işitince
daha bir anlam kazandı. Çünkü akabinde:
- Her şeyi bilemezsin ama öğrenmek mümkün,
deyip, hayvanların nasıl sulanması
gerektiğini göstermişti.
Her işin bir inceliği vardı.
Her sözün ayrı bir anlamı….
“Her şeyi bilemezsin ama öğrenmek mümkün!”
Bu sözün felsefi anlamını yıllar sonra anladım.
- Ya sen demiştim, Anneanne, senin de
öğreneceğin şeyler var mı?
- Var tabi, olmaz mı?
O yaşlarda ben anneannemi neredeyse 150 yaşında
falan zannederdim. Sanki öğreneceği bir şey kalmamıştı, bilmediği bir şeyi de bu
yaştaki bir kişiye anlatmak imkânsız görünüyordu.
Oysa sadece 68 yaşındaydı ve aşırı yaşlı (belki
de “bilge” demeliyim) gibiydi.
Anneannemden aldığım ilhamla başlayan öğrencilik
yaşamım, sanıyorum O’nun kadar yaşlanıncaya dek sürecek.
Dünyanın bilinebilir olduğuna iman etmem ise,
bildikçe bilmediklerimin çoğalmasındandır.
“Dekolte”
Üzerine
Açık giyim anlamına gelen “dekolte” sözcüğünün
sınırları nedir?
Dekolteyi bir nevi teşhircilik olarak görenler
olduğu kadar, bayanların saçlarını örtmemesini dekolte olarak görenler de vardır.
Hatta kimileri saçı açık birini görünce “tahrik” olabilir…
İtidal (ılımlılık) ortadan kalktıkça, değerler
kutuplara doğru yol alır. Saçını örtmeyenlere “orospu”, saçını örtenlere ticani
(gerici) yaftası vurulur.
Zaten bizim gibi toplumlara önerilen model de
budur. “Alın siz bunlarla, şekil ve şemalle uğraşın” denmektedir. (Kim mi
diyor? Birilerinin illa demesi gerekmiyor ki, istenen model budur…)
Saç baş giyimle uğraşmazsak, neyle uğraşacağız?
Sorunun odağına bunları koyarız, sonra da
tecavüz için “dinimizde böyle bir ceza yok. Bu, siyasi otoritenin kararı ile
uygulanan bir ceza yöntemidir” deyip, hukuk tartışmasına gireriz.
Medeni hukuk, şerri hukuk tartışması…
Din ile ilgili yazanların bir kısmı doğru
söylüyor; İslam’da tecavüz yoktur.
Zaten birinin haremine yan bakılmışsa, her kim
bakmışsa katli vaciptir. (Gücü yeterse/yeterliyse tabi.)
Kendi haremiyle ilişkisinde ise, erkek egemen toplumun kuralları gereği, kula
hesap verme zorunluluğu yoktur.
Saçmalama Hakkı
Demokrasilerde hoşgörü bazen birilerinin “saçmalama hakkı”na karşılık, “susma hakkı”nı kullanmasıdır.
Tavuğun
neresi tövbe tutmaz? Diye
başlık atmıştı yazarın biri köşe yazısında… Yahu, senin neren tövbe tutar?
Diyesim gelmişti o vakit…
Üstelik o “tövbe” değil, abdesttir, “yazar” kardeşim.
Öğren de yaz!
Saçmalama hakkımı bir anıyla kullanmak
istiyorum.
Hep yanlış ateistlerle (özetle “Allahsız”
kişiler) arkadaşlık kurmuşum. Hatta bir tanesini gizli gizli namaz kılarken
yakaladım.
-
N’apıyon lan burada, dedim.
-
Yav, kimseye sööleme. Namaz kılıyorum ama kimse
bilmesin.
-
Olum, manyak mısın, niye gizli kılıyon?
-
Gizlisi makbul bu işin, hem komünist arkadaşların
kulağına giderse, beni yanlış anlarlar.
-
Hadi len! Neysen o ol.
-
Bak böyle diyeceğini biliyordum.
-
Bi de utanmadan diyalektik, materyalizm falan diyorsun.
-
Gördün mü, işte sen de başladın.
-
De olum o zaman, açık açık söyle.
-
Sen de yanlış anlıyorsun işte. Annem namazın yeri başka
derdi.
-
Borcunu öde, ne düşünürsen düşün, ne eylersen eyle
derdi. Benimkisi o hesap!
Mevzu din-iman olunca hep arkadaşımın bu hesabı
gelir aklıma. Şimdi kendisi Anadolu’nun büyük şehirlerden birinde eczane
işletiyor. Geçen yıl buluştuk kendisiyle, Hacı olmuş, felsefeyi bırakmamış,
namazı da… İngiltere’ye de gitmiş. Marks’ın mezarı başında çektirdiği fotoğrafı
yanından hiç ayırmıyor.
06.11.2019, Ünyekent