Osmanlı’dan Günümüze Ünye’de İpçilik
Osmanlı Döneminde Ünye
Bu dönemde Ünye’nin en büyük özelliği kaptanları ve gemi ustaları ile meşhur olmasıdır. Ünye demir madenlerinden çıkarılan madenler, toprakta yetiştirilen kendir ve resen, dağlardan indirilen büyük ağaçlar, Ünye tersanesinde askeri ya da ticari gemi yapımında kullanılıyor veya İstanbul’da bulunan Tersane-i Amire’ye gönderiliyordu. Bununla yetinmeyen Ünye, marangoz, burgucu ve kalafatçı ustalarını da ihtiyaç halinde göndermekteydi. Karadeniz’deki gemi inşa tezgâhlarından biri de Ünye’deydi ve burada 1703’te iki adet firkateyn inşa edilmişti. Osmanlı arşivlerine göre Ünye tersanesi 1799 ve 1801 senelerinde tamir edilmiştir.[1]
Osmanlı donanmasının ihtiyaç duyduğu halatların çoğu Orta
Karadeniz bölgesinden, birazı da Ege ve Trakya’dan karşılanıyordu. Kendir temin
edilen bölgelerin başında Canik Sancağı gelmektedir. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bu havalide bütün cihana yetecek
kadar kendir bezi üretildiği kayıtlıdır. Canik sancağına bağlı Erim, Terme,
Ünye, Hisarcık, Ayvacık, Ökse, Fenâri, İfraz-ı Fenâri ve Akçay kazalarından müteşekkil
dokuz kaza Tersane-i Amire’ye kendir veren ocaklardı. Bu ocaklıklardan kendir
temin etmek için civardaki bazı gelirlerin tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Örneğin
1633’te Canik’teki “müsellemân-ı mensûs” gelirlerinden 280.000 Akçe, Samsun
iskelesi mukataasından 100.000 Akçe ve Ünye’nin mübâyaa Akçe’sinden 60.000 Akçe
olmak üzere toplam 440.000 Akçe bu işe ayrılmıştır. 17. Yy. ‘ın sonunda Canik
muhassılı Ömer Paşa tarafından 22.710 kuruş ödenerek Ünye’den kendir teli temin
edilmiştir.[2]
21 Nisan 1656’da Sinop, Samsun ve Ünye kadılarına, kethüda
yerlerine halat toplamaya memur olan Ahmed Ağa’ya ve Yeniçeri serdarına hitaben
yazılan bir emirde maktû olan 5.000 kantar halatın gönderilmesi isteniyordu.[3]
Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan ip, urgan ve halat “resen” adıyla anılıyordu. 18. Yy. ’da
kalyonların ortaya çıkmasıyla ip ihtiyacı had safhaya ulaştı. Tersane-i Amire
için temininde büyük ihtiyaç duyulan kendir üretimi, Ünye ve çevresinde en üst
seviyeye ulaştı. 19. Yy. ‘da Ünye’de bir “kendir mahzeni” bulunmaktaydı. Ünye
ve civarından toplanan kendirin muhafazası için 1861’de Kaptan Paşa’nın emriyle
bu mahzen onarıma alınmış, hacmi artırılmıştır.
19. Yy. ‘ın ikinci yarısında Samsun gümrüğüne tabi üç gümrük
ve iskele bulunmaktadır. Samsun gümrüğü mülhakatı olan gümrükler Samsun, Ordu
ve Ünye olmak üzere üç tanedir. Ayrıca Ünye gümrüğü 1 gümrük ve iskeleden
oluşmaktaydı. Bunlar Ünye gümrüğü ve Fatsa iskelesidir.[4]
Bir El Sanatı Olarak Ünye’de İpçilik
Araştırmacı-yazarlarımızdan merhum Yüksel Şen, bir makalesinde “Ünye'de bilinen en eski el sanatlarından biri İpçilik mesleğidir”
demektedir.
“Eski Fatsa Caddesi
üzerinde, Şükrü Yanlıoğlu'nun Fındık Fabrikası'nın bitişiğinde ve Tepe
Mevkii'nde ip imal eden pek çok tersane vardı. (Aslında tersane, gemi yapılan yere denir ama kentimizde çokça üretilen
ip, halat ve çımalarla, deniz vasıtalarının donanımı yapıldığı için, halkımız
bu imalâthaneleri ‘Tersane’ diye isimlendirmiş.) Bu tersanelerde,
Ünye ve köylerinde üretilen Kendir Elyafı işlenir ve çeşitli boylarda ip,
halat, sicim, çarık bağı, çuval kınnabı yapılırdı.”[5]
Gerçekten de Ünye’de ip imal edilen atölyelere “tersane” denmektedir. Ünye’de ipçilik
mesleğinin geçmişini araştırırken, halen bu işi yapan ama kendirden değil
naylon ipten urgan imal eden meslek erbaplarıyla görüştük. İp atölyelerine
tersane denmesinin kökenini, kendiri çarka verirken geri geri gidilmesine
yormaktadırlar. Ters yürüdüklerinden dolayı bu işlikler tersane olarak
isimlendirildiği ifade edilmiştir.
Yüksel Şen’den önce konuya ilişkin beyanda bulunan bir başka
yazarımız merhum öğretmen Hasan Tahsin
Kadıoğlu’dur. Bir makalesinde: “Osmanlı
Donanması'nın ihtiyaç duyduğu ip, halat, çıma gibi pek çok malzemeyi Ünye’den
temin ettiğini”[6]
yazmıştır.
Aslında Ünye’de ip imalatına ait araştırma oldukça sınırlıdır.
Bir başka kaynak İrfan
Tosun’un “Oney'den Ünye'ye” adlı
kitabında yer almaktadır.
"İmar Gazi Ali tarafından Ünye'ye getirilen ipçilik
mesleğinin tarihi 1700'lü yıllara dayanmaktadır ve bugüne babadan oğula gelen
bu meslek maddî yönden tatmin etmemesine rağmen, imalâthane sayısı sekizdir. İpin
hammaddesi olan kendir, Amasya'nın Gümüşhacıköy ve Samsun'un Vezirköprü
ilçelerinden temin edilmektedir. Ham kendir maddesi alınır, bir ağaca asılır.
1,5 metrelik bir ağaç ele alınarak dövülür ve bu vesile ile hasılanmış
(temizlenmiş) olur. Sonra 3 m boyunda bir sırığa bağlanır. 35 m boyunda, 3 m
eninde, 4 m yüksekliğindeki bir baraka içerisinde imalâtı başlar. Bele takılan
pastara ve omza takılan yılarga ile sırık kaldırılır. Çırak, takım olan çıkrık
ve sandarayı demir elinden çevirmek şartıyla imal edilmeye başlanır. Bir
çengele takılır ve bütünleşme başlar. Bir keçi kılı çöpürüyle perdah verilir.
Daha sonra 5 - 6 saat kurumaya bırakılır. Dörtlü olan takım yine çıkrık ile
27'li bir büküm olur ve satışa sunulur. Dört çeşit ip imal edilmektedir. 1 -
Çuval ağzı kınnabı, 2 - At urganı, 3 - Hayvan yuları, 4 - Sicim. İlçemizde bu
şekilde imal edilen bu ipler, genelde çevre il ve ilçelere
gönderilmektedir."[7]
Cumhuriyet Dönemi Tersaneleri ve İp Üretimi
Tersane-i Amire’ye bağlı tersaneler Osmanlı’nın son döneminde işlevlerini yitirerek kapatılmıştır. Ünye Tersanesi de uzun yıllar Osmanlı Donanmasına hizmet vermesine rağmen aynı akıbeti yaşamıştır. Buna rağmen Ünye’de kurulan gemi tezgâhları mavna, çapar, çatana, sandal gibi deniş taşıtlarını üretmeye devam etmiştir. Sahil kesimi Niksar caddesinin başladığı noktada 1950’li yıllara kadar tersaneler varlığını sürdürmüştür. Bu işliklerde ustalar Akkuş’tan gelen tomrukları şekillendirir ve hızarda biçimlenmesini sağlar, tekneler kalafata çekilirmiş.
Donanmaya yıllarca ip sağlayan Ünye, eski üretim hacmine
ulaşmak şöyle dursun, çevre ilçelere yayılan ip üretim tezgâhlarıyla birlikte
neredeyse bitme noktasına gelmiştir. İp üretimi diğer tüketim nesnelerine
yönelmiş ancak kendir üretimi
bölgede önemli bir ihraç ürünü olarak varlığını sürdürmüştür.
1933 tarihli Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Broşüründe en önemli
ihracat maddeleri olarak fındık, kendir, kendir tohumu, yumurta, ceviz ve
fasulye gösterilmektedir. Bunların içinde fındık ürünü miktar ve nitelik
açısından diğerlerinin önüne geçmiştir. Sahilden itibaren 350 m. yüksekliğe
kadar çoğunlukla fındık fidanları dikilmiş ve dikilmeye devam etmektedir.
Ayrıca sebze ve meyve çeşitlerine değinilmekte, pekiyi olan şarabı ile hırtarıç
üzümünün bol ve ucuz olduğu belirtilmektedir.
Kilo |
Cinsi |
Senesi |
200.250 |
Fasulye |
1927 |
614.176 |
Kabuklu fındık |
|
166.726 |
Kendir ve tohumu ve mamulâtı |
|
397.140 |
Yumurta |
|
396.198 |
Fasulye |
1928 |
684.713 |
Kabuklu fındık |
|
233.378 |
Kendir ve tohumu ve mamulâtı |
|
425.200 |
Yumurta |
|
269.880 |
Ceviz |
|
445.568 |
Fasulye |
1929 |
362.100 |
Kabuklu fındık |
|
88.355 |
Kendir ve tohumu ve mamulâtı |
|
399.160 |
Yumurta |
|
204.460 |
Ceviz |
|
309.124 |
Fasulye |
1930 |
38.966 |
Kabuklu fındık |
|
230.312 |
İç fındık |
|
33.470 |
Kendir |
|
53.574 |
Kendir tohumu |
|
350.100 |
Yumurta |
|
99.274 |
Ceviz |
Yıllara
göre Ünye’de dışsatımı yapılan ürünler.
1930 yılında kendir ve kendir tohumu ayrı kalemlerde
gösterilmesine rağmen, mamulâtı olan iple ilgili herhangi bir kayıt
düşülmemiştir. 1931 ve 1932 yıllarında da kendir ve kendir tohumu ayrı kalemde
gösterilirken; kendir 1931’de 18.800, 1932’de v24.200 kg., kendir tohumu ise
1931’de 157.500, 1632’de 98.005 kg. olarak belirtilmiştir.
1933 yılında yayınlanan bu broşürde 1927’den önceki yıllar yoktur
ve en son 1932 yılı ihracat kayıtları yer almaktadır. Yine bu tabloda gıda
sektöründe kullanılan kendir tohumunun giderek değer kazandığı görülmektedir.
Kendirden imal edilen ip ihracatının ise 1930 sonrası düşüşe
geçtiği anlaşılmaktadır.
Yükseliş ve Düşüş
18. Yy. ‘da kalyonlarla birlikte yükselişe geçen tersane ocaklığı ve ip imalatı, 19. Yy. ‘da düşmeye başladı. Çünkü 19. yüzyılda yelkenlilerin yerini buharlı gemiler aldı. Bu da ahşap gemi yapımı ve ip imalatını doğrudan etkiledi.
Birinci Dünya Savaşı arifesinde teknolojik donanımı son derece
gelişmiş tersanelerde büyük tonajlı gemiler imal edilirken, Osmanlı ve Rusya
gibi devletler alıcı (pazar) konumundaydı. Metalürji endüstrisi üretimi savaş
gemileri (kruvazör, muhrip vb.) Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin
tersanelerinde üretiliyordu. Yavuz Zırhlısı ve Midilli Kruvazörü, bu dönemde
Almanya’dan alınmış Goeben ve SMS Breslau adlı gemilerdi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ünye’de ip üretimi sona ermedi.
Zamanla üretim hacmi daralsa da, ip tezgâhları kapanmadı. 1940’lı yıllarda
(İkinci Dünya Savaşı yılları) ip üretiminde görece artışlar kaydedildi. 1950’li
yıllarda canlanma devam etti. 1960’lı yıllar; Ünye’de ipçilik, çömlekçilik ve
bakırcılık mesleğinde atılım yılları oldu. 70’li yıllar sonun başlangıcıydı; kendir
ekimi devlet kontrolüne alındı, kendirin yerini naylon ip aldı. Ünye’de sınırlı
sayıdaki ip atölyelerinde bugün çıkrıklar kendir bükmeye değil, naylon ip dolamaya
hükümlüdür.
Son yetmiş yılda Ünye’de ip üretimine damgasını vuran
kimlerdi?
(Devam
Edecek)
Ünye Tarih Araştırma Grubu
A.
Kabayel
– A. D. Varilci
23.11.2022, Ünyekent
https://www.unyekent.com/kose-yazilari/osmanlidan_gunumuze_unyede_ipcilik-3593.html
[1] Osman Doğan, Tarih Boyunca
Ünye, s. 165
[2] Hanefi Bostan, Anadolu’da
Çepni İskânı, s. 299
[3] MAD 9837, s. 64
[4] Osman Doğan, Karadeniz’de
Bir Boğaziçi Ünye, s. 276
[5] Yüksel Şen, “Ünye’de
İpçilik, Bakırcılık ve Diğer El Sanatları”
[6] Hasan Tahsin Kadıoğlu,
"Tiryaki Hasan Paşa Ünyelidir"
[7] İrfan Tosun, “Oney'den
Ünye'ye”, s. 122
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder