14 Ocak 2008 Pazartesi

Fotoğraf bir sanat mıdır? Resim, heykel ve sinema gibi görsel sanatlardan biri midir? Sanat eseri tanımı içerisinde bir fotoğraf karesinin yeri nedir?

FOTOĞRAF BİR SANAT MIDIR ?



Kim ne derse desin, yeni girdiğimiz yüzyılın başında fotoğraf; eşdeşi hareketli - sesli fotoğraf (video) gibi önemli bir iletişim aracı olduğunu çoktan kanıtlamıştır. Hızlı ve etkili bir biçimde, dünyanın bir ucundan tüm dünyaya sayısız kopyayla ulaştırılabilecek bu kadar güçlü bir başka malzeme yoktur. Mors alfabesinin telekse, radyonun televizyona terfi etmesiyle birlikte fotoğraf, basın organlarının gözde elamanı olarak evrimin daima odağında yer almıştır.

Gözde bir nesne olarak fotoğrafa hak ettiği değeri versek bile, bu onun bir sanat eseri olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaz.

En yaygın tanımıyla fotoğraf, an’ı tespit etmektir. Tuval, boya ve fırça gibi ekipmanlar aracılığıyla resim yapılırken, fotoğraf daha teknik bir malzemeyle ve her geçen gün teknolojinin nimetlerinden daha çok yararlanarak gerçekleştirilmektedir. Her resmin bir sanat eseri sayılamayacağı gibi, görselliğin ve teknolojinin bahşettiği bu muazzam ürünü, fotoğrafı, bir sanat eseri düzeyine çıkaran örnekler mutlaka vardır. Gerçeği soyut bir görselliğe dönüştüren fotoğraf sanatçısının dehası; an’ı yakalama, baktığı açı, ışık, renk ve çerçeveleme gibi özellikleriyle benzerlerinden ayırt edilirler.

Bir fotoğraf sanatçısının konuya getirdiği açıklama:

“Teknik malzeme arasından seçim yapmak durumunda kalan sanatçı, her zaman bu malzemelerin araç olduğunun tam bilincinde olarak, kendi amaçları için en uygun olan araçları seçer. Kişi, bu fotoğrafın büyüleyici teknik karışıklıkları ve güçlükleri arasında kaybolabilir ve bu yüzden bunları amaç durumuna getirebilir. Fotoğrafçılar arasında yaygın olan amaç karışıklığın yanı sıra, bu güçlükler nedeniyle de, binlerce fotoğrafçı arasında çok az sayıda fotoğrafçı tarihsel olarak önemli kalabilmiştir. Elbette bir çocuğa birkaç hafta içinde beğenilen nitelikte fotoğraflar çekmesi öğretilebilir; fakat amacın yetkinleşmesi için gerekli olan bir tekniğin kazanılması sorunu, herhangi bir sanat dalında olduğu gibi, bir yaşam boyu sürecek çalışma olarak düşünülmelidir.”
(Edward Weston 1886 – 1958, Fotoğraf Dergisi, AFSAD, s. 38)

Demek ki, her sanat edimi gibi, fotoğrafın da sanat olarak bir oluşum süreci, yeniden yaratımı söz konusudur.

Deklanşöre basarken, neden bir Ara Güler yahut İsa Çelik olunamadığının, sanatsal yetenek açısından izahını ararken, bir başka cepheden gelen itiraza kulak verelim…

“Gerçeği kopya etmek güzel bir iş olabilir, ama gerçeği icat etmek daha iyi, çok daha iyidir.”
Guiseppe Verdi, (1813 - 1901) İtalyan besteci.

Sanat, ilk adımda taklit etmektir. Gerçeği soyutlama, bir başka biçime dönüştürmenin yolu taklitten geçer. Benzetme, gerçeği yansıtma yahut öykünme dediğimiz bu yeniden oluşum, basit bir taklitten ibaret değildir. Sanat yapında başat öğe, yeniden üretim süreciyle açıklanabilir. Oysa fotoğraf, anlık bir görüntünün film karesine yahut dijital konuma indirgenmiş halidir. Herhangi bir müdahale, deformasyon dahi, onu bir sanat yapıtı seviyesine nasıl yükseltebilir? Dijital ortamda yapılan müdahaleler, fotoğrafçılıkta yeni bir ufuk açmış da olsa, sanatsal konumunu yeterince açıklayabilecek miyiz?

Benzeri bir durum, sinema “sanat”ı için de söz konusudur. Fransız yönetmen Bertrant Blier gibi “Sinema bir sanat mıdır?” sorusunu ortaya atmamız boşuna değildir. Üstelik fotoğraf tamamen bireysel bir edim olarak, diğer sanat dallarına sinemadan daha yakın durmaktadır. Yedinci sanat olarak bilinen sinema, kolektif bir ürün, hatta günümüzde önemli bir endüstri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yedinci sanatın sanatsal durumunu bir başka zamana bırakarak, yeniden fotoğrafa dönelim.

Günümüzde yaşama dair her eylemin bir sanat olduğu, özetle “yaşama sanatı”nın günlük yaşamımızda önemli bir yer tuttuğu düşünülürse, fotoğrafı bir sanat olarak algılamak zor olmasa gerek!

Üstelik fotoğraf, tüm sanat biçimleri içinde en dürüst olanıdır:

İlgisiz tüm çağrışımlardan uzak, yalnızca objenin anlık tespitidir.


Ahmet derya Varilci
Ünye, 14/01/2008




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder