22 Nisan 2020 Çarşamba

Knidos’tan Aphrodite


Knidos’tan Aphrodite  


Bir süre önce bu sütunlarda Datça-Knidos’tan Demeter’le ilgili yazmıştım.
Geçen gün Knidos’la ilgili bir haber okudum:

“Corona’dan ölen Amerikalı için ‘İyi bilmezdik’ mesajı!”

Muğla’nın Datça ilçesindeki tarihi Knidos harabelerinde 1970'li yıllarda kazı çalışmaları yapan Amerikalı tarihçi ve arkeolog corona virüsünden yaşamını yitirdi. Datça Belediyesi Twitter hesabından “İyi bilmezdik” mesajı yayınlayarak ölüm olayını duyurdu.

****
Gelen eleştiriler üzerine Datça Belediyesi ikinci bir paylaşım yaparak "İyi bilmezdik" cümlesinin şık olmadığı eleştirisine katıldığını yazıyor ve “affınızı istirham ediyoruz" mesajını paylaşıyor.
Eğer durum, başkanın dediği gibiyse, affedilecek bir ifade yok.
Hatta az bile demiş!
Cumhuriyet Türkiye’sinde Osmanlı kafasıyla (tabi ardında başka çıkar hesapları yoksa), bu ne vurdumduymazlık?
Taşınmaz Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ne güne duruyor?
Koruma Kanunu o dönemde yok muydu?

****
Olayın biraz daha detayına girelim.
Antik Knidos kenti harabelerinde 1971-1977 yılları arasında birçok kazı yapan Amerikalı Arkeolog Prof. Dr. Iris Cornelia Love'ın corona virüsü sebebiyle hayatını kaybetmiş. Knidos'ta birçok tarihi eseri Amerika'ya kaçırmakla suçlanan Love için belediyenin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “Knidos’u soyan, Afrodit heykelini bulacağım diye dinamitle taş taş üstünde bırakmayan Amerikalı Prof. Arkeolog Iris Cornelia Love, Corona’dan hayatını kaybetmiş. İyi bilmezdik.” ifadeleri kullanılıyor
Arkeoloji dünyasında bilinen bir isim olan 87 yaşındaki Love’ın New York'ta yaşadığını öğreniyoruz. 1933’te Manhattan, New York’ta doğan Love’ın babası borsacı, annesi New York’ta bir özel menkul kıymetler şirketinin mirasçısıdır. Annesi ve babası kıymetli eser toplayan koleksiyonerlerdir. Cornelia Love, imparatorlara ait özel eşyalar ve Napolyonik emanetlerle ilgili koleksiyon tutkusunu anne-babasından alıyor. Sanat tutkusu evlerine gelen bilim adamlarınca da destekleniyor. Smith College’den mezun olduktan sonra Floransa Üniversitesi’nde Etrüks savaşçı rakamları ile ilgili lisans tezini yapıyor. New York Üniversitesi’nde doktora yaparak, 1960’lı yıllarda doçent oluyor. 1966’da Long Island Üniversitesi’ne dönen Love, Knidos’ta kazı kampanyası için para topluyor.
Knidos’ta kazıları 1967-1977 yıları arasında ABD Long Island Üniversitesi adına başlatıyor. Knidos’ta Aphrodite Kutsal Alanı’nı keşfediyor. İlk kazı kampanyasının başarısından sonra, her yıl daha fazla para toplayarak Knidos’taki araştırmalarını yoğunlaştırıyor. 1969’da ekibi, Aphrodite Tapınağı’nın kalıntıları olduğunu düşündüğü bir temel keşfediyor. Keşif uluslararası medyanın dikkatini çekiyor. Beyaz Saray tarafından da ödüllendirilen Love, Knidos’ta taş üstünde taş bırakmıyor. Bir arkeolojik kazıdan çok, Troia hazinelerini arayan Schliemann gibi “kıymetli eser arama” çalışması yapıyor. 1973’te tarihi mekanı “tahrip” ettiği gerekçesiyle kazıları iptal ediliyor. Heykeltıraş Praksiteles’in yaptığı Aphrodite heykelini bulma tutkusu (bulup bulmadığı, bulduysa nerede olduğu hala bilinmiyor) bu şekilde sona eriyor.

****
Knidos’ta kazı yapan Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, Cornelia Love'ın ölümünün ardından konuşanlardan bir diğeridir.
Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Öğretim Üyesi Başkanı Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, iddialara ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Knidos kazı ve restorasyon Başkanı Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, Knidos Antik Kenti’nde Iris Cornelia Love’in yaptığı kazılar sırasında, bilimsel ve etik anlamda tasvip edilmemesi gereken çok ağır uygulamaların söz konusu olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Doksanaltı, "Kültür varlıklarına, tahribata yönelik uygulamaları var. Kendisi her ne kadar arkeolog da olsa, hiçbir arkeolog onun gibi çalışmaz. Ne yazık ki, o yıllarda bu tahribatlar meydana gelmiş. Love’ın, Knidos Antik Kenti’ne verdiği en büyük zarar; kazılarında materyal, malzeme ve eser bulmaya yönelik olarak çalışmış olmasıdır. Kesin olan şu ki, her yeri delik deşik edercesine kazmış. Bu kazılar sırasında yaptığı en büyük katliam ise, çıkan hafriyatın denize dökülmesidir. Bunun affedilir hiçbir yanı yok” demektedir.

 “Tarihi limanın arkeolog eliyle bu hale getirilmesi çok üzücüdür.”

Iris Love’ın yaptığı çalışmalar sırasında önemli tahribatlara yol açtığını söyleyen Prof. Dr. Doksanaltı şu açıklamayı yapmıştır:
"Yapılan kazılar sırasında ortaya çıkan hafriyat, küçük limana dökülerek adeta bataklığa dönüştürülmüş. Bu nedenle ne yazık ki küçük liman kullanılamayacak hale getirilmiş, deniz seviyesi düşmüş ve içeriye teknelerin bile girmesi imkânsız hale getirilmiş. Tarihi limanın arkeolog eliyle bu hale getirilmesi çok üzücüdür. Sadece bununla da kalınmamış. Yuvarlak tapınağın kazılarında ortaya çıkan hafriyat da aynı şekilde metrelerce yükseklikten denize dökülmüş. Bu şekilde bir çalışma kendisine hem zaman kazandırmış hem de paradan tasarruf etmiş. Biz niye yapmıyoruz? Dünyanın parasını harcayıp, şehrin dışındaki uygun alanlara kamyon kamyon hafriyat taşıyoruz. Kısacası, Iris Love’in burada yaptığı kazı çalışmaları arkeoloji bilimine aykırı olduğu gibi, doğa, tarih ve kültür varlığı tahribatına yol açmıştır. Doğa, tarih ve kültür varlıklarına verdiği zararlar arkeoloji bilimi adına utanç vericidir.”
Ne var ki, eserlerin kaçırıldığına ilişkin ortaya atılan iddiaların kanıtlanmış bulgular olmadığını söylüyor.
"Ben bu konuya pek ihtimal vermiyorum. Çünkü bu konuda daha önce yöreden birçok kişiyle görüştüm, konuştum. Kaçırıldığını söyledikleri eserlerin birçoğu Bodrum Müzesi’nde bulunuyor. Kaçırılma olaylarına pek itibar etmiyorum. Hatta altından heykeller çalındığı iddia edenler bile oldu. Peki nerede bu altından heykeller? Bunlar yanıtı olmayan iddialar ve inandırıcı da değil. Ancak ben bir bilim adamı olarak oldu diyemem. Çünkü elde herhangi bir maddi kanıt yok” diyor. (Kaynak: DHA, Haber Türk, vb.)
Maddi kanıt olmasa da yapılanlar ortadadır. 1970’li yıllarda yaşanan bu olayın benzeri günümüzde de yaşanıyor maalesef… Tarihi anlamda olmasa da, Salda Gölü bu tür uygulamalara en açık örnektir. Ünye’deki “Çöp yığma” tesisleri vb. Yeri ve zamanı geldiğinde değineceğiz.


22.04.2020Ünyekent

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder