29 Temmuz 2020 Çarşamba

Betonlaşan Hayat


Betonlaşan Hayat


Romalı yazar, mimar ve mühendis Vitruvius* “İnsanoğlunun ilk kez bir araya gelerek bilinçli toplantılar yapmasının ve sosyal ilişkiler geliştirmesinin kaynağı ateşin keşfidir.” der.
İnsanlık serüveninde ateş kaç milyon yıl önce keşfedildi?
Tam tarihini bilemiyoruz.
Ama bizde betonun ve betonlaşmanın tarihi bellidir.

****
Üstelik her gelişme gibi ateşin bulunuşu da evrimin farklı aşamalarında, farklı yerlerde birbirlerinden habersiz ortaya çıkmış olabilir.
Er ya da geç ateşi bulacaktır insan evladı…
Çünkü ateşin bulunması, insanlığın zorunlu bir evresidir.
Sadece “sosyal ilişkiler” açısından değil, gıdaların da pişirilerek yenmesini sağlamıştır.
Böylelikle insan organizması gelişmiş, insan diğer türlerden daha üstün hale gelmiştir.
İnsanın evrimi öyle kolayca, bir gecede gerçekleşmemiş, atamız sayılan homo sapiens’in milyonlarca yılda dişiyle tırnağıyla kazıyarak geldiği bir süreç olmuştur.  
Görkemli medeniyetlerin temelinde, bu katıksız çabanın ürünlerini görmek mümkündür.
Mağara duvarına işlediği sanatı tuvallere taşıyan, sanatın en hassas ürünlerini veren insanın serüveninden söz ediyoruz…
Bunca çabanın yanında, kendi türüne hiçbir canlı türünün etmediğini eden yine aynı insan türüdür.
İhtiyacından fazlasını üreten, üretilmişe zor yoluyla el koyan, kendi türünü esir eden, köleleştiren, işkence eden, öldüren, yok eden bir türdür insan…
Bizde de betonun tarihi, evrimimizi ortaya koyar!

****
Çocukluğumun geçtiği Ünye’nin sahilinde evler genellikle iki katlıydı. Bahçe içinde, narenciye ürünlerinin yetiştiği şirin yalılardan oluşan bir sahil kentiydi Ünye...
60‘lı yıllarda başlayan hızlı betonlaşma, sahili kuşatan binalarla başladı. Ardından kumsal dolguları ve şimdi de sahile beton dökerek yapılan bisiklet yoluyla sürüyor.
Yeşille mavinin buluştuğu şirin Ünye’de araya beton girdi.
Karadeniz’in incisi bitti.
Nefes alınacak tek yerimiz kalmıştı, Çamlık…
Şimdi onu da imara açmışlar, betonlaştıracaklar.
Betonun diğer boyutu, bisiklet yolu…

****
Beton, Çamlık, bisiklet yolu deyince, akla hemen şu hesap geliyor:
Bisiklet yolu yapılınca Çamlık’a 40,000 m2 beton dökecek projeyi gerçekleştirmek, artık kolay olacak! 
Yoksa Belediye 4,5 km’lik bisiklet yoluna niçin 7,2 milyon TL harcasın?

****
Sosyal medyadan devam edelim:
Bisiklet yolunun bütünü 4,5 km; yani 1 saatlik yürüyüş, bisikletle 15 dakika. Böyle bir yol için bol yıkımlı, hafriyatlı, bol betonlu bir tercih yapmak, hem de 7 milyon 261 bin TL maliyetle, niçin gereksin?
1) 23,000 m2 parke / kaldırım sökülecek.
2) 4,575 m3 kazı yapılacak.
3) 13,000 küsur ton sökülen malzeme kamyonlara yüklenip taşınacak; her bir m2 yol için 3 ton sökülen malzeme taşınacak!
4) Her bir m2 başına 2 ton kırma taş taşınacak, mekâna dökülecek!
5) Yeni yapılacak yolu, tabii, dalgalardan korumak gerek; bunun için 2,500 tondan fazla kaya sahile serilecek; her metre yol için yarım ton kaya!
6) 3,300 m3’ten fazla beton dökülecek; yolun her metresine 2 ton beton! 
7) 26,000 m2 asfalt dökülecek; her metre yola 6 m2 asfalt!

Ünye'yi, şehir içi trafik hızını 30 km’ye indirip, kenara şerit çekip sakin bir bisiklet kenti yapmaktansa, 4,500 metrelik sahilin her 1 metresinde 5 m2 yıkılacak, 1 m3 kazılacak, 3 ton atık taşınacak, yerine 2 ton kırma taş, yarım ton kaya, 2 ton beton, 6 m2 asfalt serilecek!

Neden?

Esas tuhaflık: Bu bisiklet yolu, Ünye’yi bisiklet kenti falan yapmayacak, zira bu yol, karayolunun öte /deniz tarafında! Yani bu yol şehir içinde ulaşım için değil; erişimi zaten zor olan sahilde 15 dakika bisiklet sürmek için; yani adeta 7 küsur milyon liralık göstermelik, süs!
Peki, sadece Ünye trafik hızını saatte 30’a düşürmek ve şehir içinde yolların kenarına şerit çekmek varken, acaba niçin bu masraf, bu tantana?

Çünkü bisiklet yolu, ayrı bir rant hedefi olan #ÜnyeÇamlık adlı ormanlık alana kadar uzanıyor!

Son cümle betonlaşmanın tüm kodlarını açıklıyor. F.L. Wright‘ın "Mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır."  deyişi, bizim buralarda “Betonlaşmanın ranta dönüşmüş bir yaşam biçimi!” olduğunu açığa çıkarıyor.



*Mimarlık Hakkında On Kitap “De architectura libri decem”; Marcus Vitruvius Pollio (MÖ 80-70, MÖ 15), Romalı yazar, mimar ve mühendis. Mimarlık Hakkında On Kitap (De architectura libri decem) ile bilinir. MÖ 1. yüzyılda yaşamış olan Romalı mimar Vitruvius "De Architectura" adlı kitabında başarılı bir mimarlık için "Utilitas, Firmitas, Venustas" (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) etmenlerinin gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Rönesans'ta bu tanım, "Comodita, perpetuita, bellezza" (kullanışlılık, süreklilik- kalıcılık, güzellik) olarak benimsenmiştir. 1581'de bir İngiliz yazarı mimarlığı "yapı bilimi" olarak tanımlarken 19. yüzyılda İngiliz eleştirmen John Ruskin mimarlığın "yapılara uygulanan süslemeden başka bir şey olmadığı"nı ileri sürüyordu. Amatör bir eleştirici olan Sir Henri Watton "The Elements of Architecture" (1624) adlı kitabında mimarlığın üç koşula (kullanışlılık, sağlamlık, güzellik) yanıt vermesi gerektiğini belirtir. F.L. Wright'a göre de "mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır."


Ünyekent, 29.07.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder