10 Kasım 2021 Çarşamba

İnsulalar yahut Çok Katlı Yapılar


İnsulalar yahut Çok Katlı Yapılar

 

 

Uzun yılların ardından 90’ların başında Ünye’ye dönmüştüm.

Bıraktığım şehir bu değildi.

Sahil tanınmayacak hale gelmişti.

O şirin Karadeniz kıyı yerleşimi gitmiş, yerine düzensiz betonlaşmanın yer aldığı, yan yana dizilmiş ucubelerden oluşan, silueti tamamen bozulmuş bir Anadolu kasabasıyla karşılaşmıştım.

Bu duruma alışmam hayli zaman aldı.

Alıştım diyemem.

Yıllar geçtikçe, bir çeşit “kabullenme”, tevekkül veya “ne yapalım” anlayışıyla yaşamaya devam ettik.

Aslında kentsel bozulma, 70’li yıllara girerken başlamıştı.

İnsan içinde olunca anlayamıyor.

Tıpkı yavaş yavaş ısıtılan su içindeki kurbağa örneğindeki gibi…

Su kaynamaya başladığında iş işten geçmiş oluyor.

Çocukluğumun geçtiği o sahil kasabasını özlüyorum.

 

****

60’lı yıllarda Ünye’de iki katlı evler çoğunluktaydı.

Üç katlı olanlar “yüksek” evlerdi, makbul sayılmazlardı.

Çoğumuz artık büyük şehirlerde görülen çok katlı apartmanlarda yaşıyoruz.

Bunun en absürt örneği dünyanın en yüksek binası sayılan Burj El Halife’dir.

(Petrol zengini bir Arap diyarı olan Dubai’deki bu gökdelen, 828 metrelik yüksekliğe sahiptir ve 160 katı kullanılabilir. Binanın yaklaşık 150. kattan sonra geri kalan katları çelik olarak yapılmıştır. Bu da dünyada ilk defa betonarme kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina özelliğini kazandırmıştır.)

İlk apartman fikri nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti?

Tarihte çok katlı apartman tipi konutları ilk olarak Antik Roma'da görüyoruz.

Daha önceki konutlar en fazla iki kattan oluşmaktaydı.

Çok katlı konutlara Antik Roma’da insula deniyor.

Çoğul olarak insulae denen bu kelimenin anlamı Latince’de “ada” demektir.

 

****

Neden çok katlı konutlara gerek duyuldu?

Tek nedeni var. Nüfus yoğunluğu!

Tek katlı konut yapıları artık yeterli gelmiyordu. Kirlilik, kiraların yüksekliği, suç oranındaki artış gibi sorunlar Romalıları çok katlı konut yapılarını inşa etmeye yönlendirdi.

Daha önceki dönemlere ait domus ve villa adı verilen yapılar çoğunlukla tek katlı yapılardı. Insulalar ortaya çıktıktan sonra zengin ve soylu kesim bu konutlarda yaşamaya devam etti.

Çok katlı insulalar alt ve orta sınıfın meskenleriydi.

Çok katlılık varsıllığın değil, yoksulluğun sonucuydu.

İnsulalar ucuz ama sorunlu yapılardı. 6 - 7 kata kadar inşa edilmekte ve ucuz olması için ucuz malzeme kullanılmaktaydı. Sonuçta bu yapılar sık yıkılmakta, yangın gibi durumlarda özellikle üst katları oldukça güvensiz durumdaydı. Su tesisatı üst katlara kadar ulaşamadığı için kirlenme had safhadaydı. Üst katlardakiler kirli sularını pencereden sokağa dökmek zorundaydılar. Kanalizasyon probleminden dolayı çok katlı evlerde tuvalet yoktu. Bu evlerde yaşayanlar latrine adı verilen umumi tuvaletleri kullanıyorlardı. Kalabalık nüfusun kısıtlanmış bir alanda yaşaması salgın hastalıklara davetiye çıkarıyordu.

İnsulaların sıkça yıkılmaları nedeniyle çeşitli tedbirler gündeme gelmekteydi.

İmparator Augustus bu yapıların 70 ayak yani 21.3 metreden yüksek olmamasını emretti.

Neron ise,  büyük Roma yangınından sonra çok katlı konutlarda yanmaz malzeme kullanılması konusunu gündeme getirdi.

Insulalarda kullanılan malzeme tuğla ve betondu. 3 katlı bir insulada 60 cm kalınlığında duvarlar örülürken 5 katlı bir insulada 1 metre kalınlığında duvarlar örülmekteydi. Zemin kat yükseklikleri 4 metreyi bulabilirken daha üst katlar genellikle 3.5 metre yüksekliğindeydi.

Insulaların alt katları dükkanlara ayrılmıştı. Üst katlar ise genellikle mutfak ve banyonun bulunmadığı tek bir odadan ibaretti. Ayrıca blok halindeki bu yapıların ortalarında bahçeli bir avlu bulunmaktaydı.

M.S. 4. yy'ın ortalarında Roma'da 46.000 insulaya karşı sadece 1.700 domus bulunmaktaydı. Nüfusun büyük çoğunluğu insulalarda yaşamaktaydı.

Günümüze ulaşabilen insulaların en korunmuş olanları Ostia kentinde bulunmakta ve üst katları yıkık durumdadır. Bu yapıların ancak üçüncü kata kadar sağlam kalabilmiş olanlarını görebilmek mümkündür. Bunun dışında Roma'da da ayakta kalan birkaç örnek daha mevcuttur.

 

****

Sıkça seyahat eden bir dostuma “Yeni Bir Ünye Müzakere Toplantısı”ndan söz ederken, bana “Dört kattan yüksek konuta izin verilmesin!” önerisinde bulunmuştu.

“Keşke!” demiştim.

Keşke!

 

 

Kaynak:

 

Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Batı Anadoluda Konut, Yerleşme ve Kent Planlaması  (MÖ. 3000- 30), Tarihten Günümüze Anadoluda  Konut ve Yerleşme, Tarih Vakfı Yayınları, 1996, İstanbul.

Prof. Dr. Halet Çambel, (1987) 1986 Yılı Çayönü Kazısı, 9. Kazı Sonuçları Toplantısı,  1. Cilt, Ankara.

Prof. Dr. Oğuz Tekin, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İletişim Yayınları, 2011, İstanbul.

Mert Şahinsoy, Roma Evleri ve Özellikleri, Lisans Tezi, 2020

Vitruvius, (2015) Mimarlık Üzerine 10 Kitap, (çev. Güven, S.), Şevki Vanlı Mimarlık Yayınları, İstanbul.

Kostas Papadapoulos, Apartmanların Kökeni, Onedio

 

 

 

10.11.2021, Ünyeknt

http://www.unyekent.com/yazi/2749-insulalar-yahut-cok-katli-yapilar.html


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder