1 Mayıs 2024 Çarşamba

Zaman

 


Zaman

 

İngiliz progresif rock müzik grubu Pink Floyd'un şarkısıdır, orijinal adı: “Time”.

Grubun zirve yaptığı 1973 yılında yayınlanan sekizinci albümleri The Dark Side of the Moon'da dördüncü parça olarak yer alır.

Single olarak (albümün içinden alınan tek şarkılık parça) aynı yıl ABD’de piyasaya sürülmüştür.

Şarkının sözleri grubun bas gitaristi Roger Waters tarafından yazılmıştır.

Şarkıda zamanın acımasızca geçişi konu edilir.

“Koşarsın güneşi yakalamak için güneşin ardından ama güneş batmakta…

Ertesi gün güneş yeniden doğar, güneş aynı güneştir.

Ama sen aynı değilsindir, yaşlanmaktasın!”

Saat sesleri ve alarmların çaldığı uzun giriş bölümüyle dikkat çeken şarkıda sesler mühendis Alan Parsons tarafından bir antika mağazasında kaydedilmiştir.

Benzer efektlere albümün ikinci yüzünde yer alan Money (Para) adlı parçada da kullanılmıştır.

Yüksek teknolojinin kullanıldığı Pink Floyd şarkıları çağın diğer sanatçılarını etkilemiş, sözlerindeki felsefi derinlik esin kaynağı olmuştur.

The Dark Side of the Moon’dan sonraki çalışmaları olan The Wall albümü günümüzde bile en çok dinlenen müzik parçasıdır. Özellikle albümün Another Brick in The Wall singılı tüm zamanların en çok dinlenen şarkıları arasındadır.









 

Zamanın Tarifi

Şimdi bunları neden anlattık?

Uzun zamandır tarihle, arkeolojiyle uğraşıyoruz.

Konuyla ilgili birçok seminere katıldık, konferans verdik.

En son bir anaokulun değerli sahibesi tarafından öğrencilerine bir sunum yapmamız istendi.

Tabi dedik, zevkle…

Ancak bir sorun vardı.

Bu defa kitlemiz okuma yazma dahi bilmeyen 3 – 5 yaş grubu çocuklardı.

Profesyonel bir yardım almalıydık.

Eğitimci olan eşime başvurdum.

Okulöncesi öğrencilerine zamanı nasıl anlatabiliriz?

“Anlatamazsınız” dedi eşim özetle.

O yaştaki çocukta zaman düşüncesi henüz gelişmemiştir.

Anlatsanız da anlamaz, sizi dinlemez bile...

Bir oyunla belki ifade edebilirsiniz.

Benzer bir konuşmayı, anaokulunun sahibesi değerli hocamızla da yaptık.

Oyun ve masalla anlatmayı deneyecektik.

Ama nasıl?

 

Zamanda Yolculuk

Oturup Pink Floyd’un müziği eşliğinde zaman’la ilgili araştırmaya giriştim.

Hawking’in Zamanın Kısa Tarihi’nden Proust’un Yitik Zaman Peşinde’sine kadar mevcut literatürü önüme koydum.

Platon’dan Newton’a, Aristoteles’ten Hegel’e “zaman” için ne diyorlar diye baktım.

Tam Thomas Mann’a gelmiştim ki, karşıma yıllar önce Can Yayınlarından okuduğum Büyülü Dağ isimli kitap çıktı. Aslında bu eserde zamanın tezahürünü okuduğumu ama farkına varamadığımı anladım.    

Anladım ki, zamanı anlayamamak sadece 3 – 5 yaş grubuna mahsus değil.

Görelilik Kuramı’nda Einstein’ın bile açıklamakta zorlandığı zaman kavramını anlamak da anlatmak da hayli güç.

Örneğin Doğa Felsefesi’nde Hegel şöyle demiş:

“(Hareketin) özü, uzay ve zamanın dolaysız birliğidir. … Uzay ve zaman harekete aittir; hız, hareketin miktarı, geçmiş olan belirli bir zamana bağlı bir uzaydır.” ([Hegel], Naturphilosophie s. 65.) “… uzay ve zaman madde ile doludur. … Maddesiz hareket olmadığı gibi, hareketsiz madde de yoktur.” (s. 67.)     

Engels’in Doğanın Diyalektiği, 4. Baskı, s. 311’den aktardığım bu paragrafın altını 45 yıl önce özenle çizdiğimi bugün gibi anımsıyorum.  

Georg Wilhelm Friedrich Hegel (1770-1831) öldüğünde, Rutherford’un 1911’de açıkladığı atom modeli ve maddeyi meydana getiren atomların çekirdek,  elektron ve nötrondan meydana geldiği, elektronların çekirdek etrafında gezegenlerin Güneş etrafında dolandığı gibi dairesel yörüngelerde sürekli dolandığı bilinmiyordu.

 

Zamanı Anlamak

Thomas Mann ve Marcel Proust’un eserlerinde zaman olgusunu anlamaya çalışırken, bizden şair ve yazarların da aynı konuya kafa yorduğunu görüyoruz.

 Masal, efsane, halk hikâyesi, destan gibi geleneksel anlatı türlerinde zaman kavramı önemli değildir. Çünkü zaman sadece belirli bir dönemi ifade eder.

Roman ve hikâyede ise zaman belirleyici unsurdur, kurgulanmış aktarımda olaylar, zaman unsurundan bağımsız düşünülemez.

Olayların geçtiği tarihsel dönem, yıllar, mevsimler hatta günün belli bir saati bile önemli bir zaman dilimini ifade eder.




 

Edebiyatımızda Zaman Olgusuna Birkaç Örnek

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirleri veya Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanı zaman konusunda oldukça metaforik öğeler barındırır.

“Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında / Yekpâre, geniş bir anın / Parçalanmaz akışında” mısralarında geçmişin hatıralarını birikilmeyerek geleceğe doğru sonsuz bir süratle akan an düşüncesi hâkimdir. Bu an, Tanpınar’ın Bursa’da Zaman şiirinde belirttiği gibi gün, saat ve mevsimle birlikte geçmiş zamanın sihrini de bir terkibe sokan; hem kozmik zamanı hem de tarihî zamanı bir arada kavrayan, millî tarihle kendi şahsî hayat macerasını birleştiren öznenin şahsına ait özel bir zamandır.” (Mehmet Kaplan Cumhuriyet Devri Türk Şiiri, Dergâh Yay. 1975, s. 92)

 Necip Fazıl Kısakürek şiirinde zamanın tanımı:

“Akrep ve yelkovan, / Varlığın nabzında. / Akrep ve yelkovan, / Yokluğun ağzında.”

Necip Fazıl’ın şiirinde zaman metafizik endişenin bir unsuru iken; orada kalmamış, tasavvufa bağlı bir kavram hâline gelmiştir. Şairin gayesi mutlak hakikate erişmektir. Bu nedenle bütün mesafeleri aşması gerekir.

“Evet, her şey bende bir gizli düğüm; / Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! /Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, /Yetişir çektiğim mesafelerden!”

Çile adlı şiirini şair şu dizelerle sonlandırır:

“Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! / Heybem hayat dolu, deste ve yumak. / Sen, bütün dalların birleştiği kök; / Biricik meselem, Sonsuza varmak...”

Şiir ve zaman faslını Nazım Hikmet’le kapatıyoruz:

Zamanın diyalektiğini kavradığını düşünen şairimiz, Pink Floyd’dan 48 yıl önce vermiş duvara Cevap’ı…

“O duvar / O duvarınız / vız gelir bize vız!”

Zamanı bir yıkış ve yeniden yapış olarak gören şair:

“Maddede hareketin / yürüyen cemiyetin / ezeli kanunlarına / sükûn yok, hareket var / bugün yarına çıkar / yarın bugünü yıkar / ve bu durmadan akar / akar /akar.”

 

Pink Floyd’un Time’ı ile çıktığımız zaman yolculuğuna şimdilik son veriyoruz.

Önümüzdeki hafta zamanda yolculuğun 3-5 yaş grubuna ineceğiz...

Heyecanlıyım hatta korkuyorum!

(Kulaklığımda The Wall albümünden “Hey You” adlı parçasının tınısı yükseliyor. Onunla kendimi teskin etmeye çalışıyorum. “Hey sen, soğuktaki? Yalnızlaşan, yaşlanan. Beni hissedebiliyor musun?” Sonra yeniden elimdeki dokümanlara yöneliyorum. Sinop Üniversitesi’nden bir grup öğretim üyesinin araştırması: Okul Öncesi Dönemde Tarih Öğretimi: ABD Örneği... Bizde niye olmasın?)

 

01.05.2024, Ünyekent

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder