6 Kasım 2024 Çarşamba

Karadeniz Arkeolojisi-Pontuslar (II)

 


Karadeniz Arkeolojisi-Pontuslar (II)

 



 

VI. Mithradates Eupator (MÖ 135/134- MÖ 63)

 

Roma emperyalizmine karşı Anadolu halklarının savunuculuğunu yapan Vl. Mithradates ve dönemi birçok antik yazar tarafından kaleme alınmıştır.[1]

Sinop doğumlu Vl. Mithradates, babası V. Mithradates öldürüldükten sonra kendisini de yok etmek isteyen annesinin elinden canını zor kurtardı. En yakın arkadaşlarıyla birlikte kaçarak, gençlik yıllarını Karadeniz dağlarında geçirdi. Bir yandan kuvvet, çeviklik, zor şartlara dayanıklılık, cesaret, azim gibi bedensel ve zihinsel melekeler geliştirirken bir yandan da doğanın hem hayat verici, hem de öldürücü gücünü; hayvanların, bitkilerin ve madenlerin zehir ve panzehirlerini keşfetti. Zor şartlarda yıllarca peşinden gelen çekirdek kadrosuyla beraber yürekli bir genç adam olarak indi Sinop şehrine. Annesini ve kardeşini öldürdü, iktidara el koydu. Kız kardeşi Laodike ile evlendi.[2]

Pontos tahtının tek hâkimi olarak egemenlik alanını genişletmek amacıyla komutanı Diophantos'u önce Karadeniz'in kuzey kıyılarına (Kırım) daha sonra da Pontos'un doğusundaki Kolkhis'e sefere gönderdi, buralardan önemli miktarda gelir ve asker elde edildi. Bosporos Krallığı'nın başında bulunan Parisades, 180.000 medimnoi buğday ve 200 gümüş talanton karşılığında krallığını Mithradates'e bırakmak zorunda kaldı. Mithradates, Bithynia Kralı III. Nikomedes'i yanına çekerek Paphlagonia'yı işgal etti (M.Ö.108-107).  Daha sonra Galatia, Kappadokia ve Bithynia'yı ele geçirdi.



"Büyük" lakabı ile anılan Vl. Mithradates, soyunu dayandırdığı Pers Kralı Dareios ile Büyük İskender’in azametine sahipti. Roma’ya rakip Doğulu bir imparatorluk misyonu taşıyan kral, becerikli ve hırslı bir hükümdar olarak önce Karadeniz çevresine hâkim oldu; Kırım’dan Doğu Karadeniz kıyı şeridine uzanan kesimi ele geçirdi, sonra hükümranlığını, kurtarıcı olarak görüldüğü Anadolu’ya ve Yunanistan’a yaydı.

Pontus Krallığı, en geniş topraklara VI. Mithradates döneminde sahip oldu. Pontus coğrafyasının ehemmiyetini çok iyi kavrayan Mithradates Dionysos Eupator, krallığı döneminde, Karadeniz Bölgesi’nin stratejik konumundan yararlandı. Karadeniz'in her tarafını gezerek, ekonomik, askeri ve siyasi açıdan önemli olan stratejik noktalarını keşfetti. MÖ. 88 yılında Anadolu’da yaşamakta olan seksen bin Romalının katledilmesini sağlamak amacıyla Anadolu’nun yerel güç sahiplerini örgütledi.  

Lucius Cornelius Sulla

Gnaeus Pompeius Magnus

Mithradates Savaşları MÖ. 87-86

 

Mithradates Savaşları

 

Mithradates Savaşları, MÖ 88 ve MÖ 63 yılları arasında Roma'nın Pontus Krallığı ve müttefikleriyle gerçekleştirdiği üç savaştan oluşur.

O dönemde Anadolu'nun çoğunu kapsayan Roma'nın Asya eyaletini Pontus Krallığı'na dâhil eden ve yerli Roma halkına katliamlar yapan VI. Mithridates, Pontus Krallığını imparatorluğa dönüştürdü.

Orta Karadeniz’den Ege’ye kadar ilerleyen Mithradates’in hedefinde Yunanistan vardı. Roma birlikleri bölgeyi kurtarmak için gönderildiklerinde, Yunanistan'da organize edilen ve desteklenen bir ayaklanma ile karşı karşıya kaldılar. Mithradates Roma'ya karşı isyanlar organize etti ve Roma'daki iç savaşlarda populares partisine karşı optimates partisinin magistratuslarının savunuculuğunu yaptı.

I. Mithradates Savaşı, Lucius Sulla ve Mithradates tarafından imzalanan Dardanos Antlaşması ile sona erdi. Roma zaferiyle sonuçlanan ilk savaştan sonra Yunanistan Roma egemenliğine girdi. Ayrıca Pontus'un Anadolu'daki savaş öncesi durumu muhafaza etmesi kararlaştırıldı.

II. Mithradates Savaşı Dardanos Antlaşması’nın Anadolu'da gereğince uygulanmaması sonucu fiilen başlamış oldu. Roma'nın Asya eyaletindeki topraklarından sorumlu General Murena, Pontus'a karşı ikinci kez savaş açmaya karar verdi. Ancak bu savaş Roma'nın yenilgisiyle sonuçlandı ve Mithradates daha da güçlenerek Ermeni Kral II. Tigran ile ittifak yaptı. Mithradates’in damadı olan Tigran, Levant bölgesi sınırlarındaki Ermeni imparatorluğunu kontrol etmekteydi. Pontus, Kalsedon Savaşı'nı (MÖ 74) kazandı ve Kilikya korsanlarına Roma ticaretine karşı destek verdi. Bunun sonucunda üçüncü savaş kısa süre sonra başladı.

III. Mithradates Savaşı'nda Romalılar, Konsül Lucullus'u Ermenistan ve Pontus'a karşı savaşması için gönderdi. Lucullus, Cabira ve Tigranocerta Savaşlarını kazandı, ancak MÖ. 67 yılı yazında Mithradates, Roma ordusunu Zela(Zile) yakınlarında büyük bir yenilgiye uğrattı. Artaşata ve Zela Savaşlarından sonra Lucullus görevinden alındı. Aynı dönemde, Pompeius'un Akdeniz'deki Kilikya korsanlarına yaptığı seferi kazanmış ve Senato tarafından Lucullus'un yerine seçilmiştir. O sırada Kilikia'da bulunan Pompeius, Galatia üzerinden Pontos'a girdi. İki ordu Lykos Irmağı (Kelkit Çayı) kıyısında karşılaştı. Yapılan savaşta Pompeius komutasındaki Roma ordusu Mithradates'in ordusunu kesin bir yenilgiye uğrattı ve Mithradates Kolkhis'e kaçtı (MÖ. 63).

Böylece III. ve son Mithradates Savaşı Mithradates'in başarısızlığı ile sonuçlandı. Pompeius onu izleyerek Kolkhis'e ulaştı. Mithradates'e yardım eden Tigran’a savaş açtı ve başkent Artaksata'ya girdi. Çaresiz kalan Tigran teslim oldu.  Pompeius daha sonra Amisos'a (Samsun) gelerek, Pontos'un batısını Bithynia Eyaleti ile birleştirmiş ve Bithynia-Pontos Eyaletini (Provincia Bithynia et Pontus) oluşturmuştur. Roma'ya teslim olan Tigran, Roma'nın vasal kralı olmuştur.[3]

Anadolu’da Roma hâkimiyeti Anadolu kentlerine ağır vergi ve haraç yükü getirmesinin yanı sıra Helenizm’in gerilemesine, doğuda Ermeni krallığının güçlenmesi ve yayılmacı bir politika izlemesine yol açmıştır.[4]    

Mithradates-Roma savaşlarının en uzun süreli olan üçüncü aşaması (MÖ 74-63) Pontos coğrafyası ve Kurul Kalesi gibi tahkimatlı yerleşmelerin kaderinde önemli bir rol oynamıştır. Çünkü bu savaşın çok büyük bir bölümü Pontos topraklarında yaşanmıştır. Lucullus ve Pompeius’un art arda gelen iki büyük istilası sonrasında neredeyse tüm şehirler ve kaleler yakılıp yıkılmış, ülke âdeta büyük bir enkaz yığınına dönmüştür.[5]  

 

Pontus Krallığı’nın Sonu

 

Tekrar eski gücüne ulaşamayan Mithradates, sonunda krallığını terk ederek Kimmeria Bosporos’una çekilmek zorunda kalmıştır. Yine pes etmemiş, MÖ. 63 yılında Roma orduları doğudayken, büyük bir orduyla Balkanlar üzerinden Alp Dağları’nı aşarak, İtalya’yı istila etmeyi planlamıştır. Fakat Roma’ya doğru yürüyüşe geçeceği sırada son kalan oğlunun ihaneti sonucunda kendi yaşamına son vermek zorunda kalmıştır.[6]

 Pontus Krallığı MÖ. 63 yılında VI. Mithradates’in Pantikapaion’da (Kırım, Kerç) yüksek dozda zehir içerek intihar etmesiyle fiilen sona ermiştir. Kendi hayatına son verdiği sarayının bulunduğu dağ, bugün de “Mithradates” adını taşımaktadır. Oğlu II. Pharnakes babasının cenazesini Pompeius’a teslim etmiş ve cenaze Sinope'ye getirilerek burada bir yere gömülmüştür.

Roma her ne kadar Pontos'a hâkim olduysa da, Mithradates'in oğlu Kırım Kralı Pharnakes,  MÖ. 48 yılı son baharında Roma ordusunu Nikopolis'te (Yeşilyayla, eski Pürk) yenilgiye uğratarak Pontos'ta hak iddia etmeye başlamıştır. O sırada Roma'da ki iç savaş la meşgul olan Julius Caesar, Aleksandreia'dan (İskenderiye) yola çıkarak, Kilikia ve Kappadokia üzerinden Pontos'a girer. Zela (Zile) mevkiinde Pharnakes'in ordusuyla karşılaşan Caesar, savaştan galibiyetle ayrılır. Pharnakes önce Sinope'ye, oradan da kendi ülkesi olan Kırım’a kaçar. Caesar’ın tarihe geçen ünlü "veni, vidi, vici" ("geldim, gördüm, yendim") sözü, Pharnakes'i yenilgiye uğrattığı savaştan sonra Roma'ya yazdığı bir mektupta yer alır. Caesar, MÖ. 47’de söylediği bu sözle, diğer sloganların aksine ne yapıldığını değil, ne kadar hızlı yapıldığını vurguluyordu. Aynı tarihlerde Doğu Anadolu’da Armenia ve Seleukos Krallıkları da Roma’ya bağlanmış, Küçük Asya’nın tamamıyla Suriye ve Mısır fethedilmiştir.

Karadeniz’in güney kıyılarında Roma’ya bağlı iki yeni eyalet kurulur; Bithynia ve Pontus.[7]

 

Karadeniz’de Roma Egemenliği

 

İki yüz yılı aşkın süre Karadeniz’e damgasını vuran Hellenistik Dönem Krallığı Pontuslar, MÖ. 47’de tarih sahnesinden silinse de üst yapı kurumlarında varlığını idame ettirdi. Orta Karadeniz’in Pontus Eyaleti MS. 395’e kadar Büyük Roma İmparatorluğu’nun yönetimi altında yaşadı. Roma İmparatorluğu’nun bölünmesinin ardından Doğu Roma (Bizans) egemenliğinde kaldı. Bu egemenlik Türklerin bölgede boy göstermeye başladığı 1071 yılına kadar sürdü. 1461’de Fatih’in Trabzon’u alması ve son Roma hanedanı Komnenoslar’ın egemenliğine son vermesiyle Romalılar tarih sahnesinden tümüyle silindiler.

Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, Karadeniz’de Hellenistik kültürün izleri ve Pontus kavramı asıl anlamından koparılsa da tekrar tekrar gündeme geldi, getirildi.

Ne var ki, Roma’ya karşı mücadelesiyle tarih boyunca saygı duyulan; zaferleri, bozgunları, entrikaları ve gözdelerine dair efsanelerle Mozart’ın operasına, Racine’in tragedyasına esin kaynağı olan, Roma’nın en amansız düşmanı, antik çağ biyolojik ve kimyasal savaş uzmanı Mithradates’in tarihsel konumu unutulmadı.

Çünkü Pontos-Roma ilişkileri öyle bir noktaya gelmişti ki Romalılar için en büyük ganimet birçok milletin gözünde efsaneleşmiş olan Pontos kralının kendisiydi.[8]

 

 

Kaynaklar:

 

Mayor, Adrienne. Mithradates - Zehirlerin Kralı, İş Bankası Kültür Yay. Ankara 2013

Arslan, Murat. Mithradates VI Roma’nın Büyük Düşmanı, Odin Yay. İst. 2007

Öztürk, Özhan. Pontus, Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Yapısı, Genesis Kitap, Ankara 2011

Şenyurt, S.Y.-Zoroğlu, U.-Akçay, A. Mithradates-Roma Savaşları ve Kurul Kalesi’nden Roma Silahları, Höyük, TTK Yay. Ankara 2022

Diakov, V.-Kovallev, S. İlkçağ Tarihi, c. 2, Yordam Kitap, İst. 2015

 

06.11.2024, Ünyekent



[1] Bu yazarların eserlerinden büyük bir kısmı günümüze kadar ulaşamamıştır. Bir kısmı da tam değildir. Nispeten yeterli bildiklerimiz arasında Plutarkhos'un Sulla'nın Yaşamı'nı, Appianos'un Romaike Historia adlı eserinin bir bölümü olan Mithridateios'unu, Strabon'un Geographika'sını, Memnon'un "Herakleia Pontike"nin (Karadeniz Ereğlisi) tarihi üzerine kaleme aldığı eserini, lustinus'un Epitoma Historiarum Philippicarum'unu ve Cicero'nun bazı söylevlerini sayabiliriz.

[2] Mayor, Adrienne, 2013, s.113

[3] Arslan, Murat. 2007, s. 497

[4] Öztürk, Özhan. 2011, s. 354

[5] Şenyurt, S.Y.-Zoroğlu, U.-Akçay, A. 2022, s. 99

[6] Arslan, Murat. 2007, s. 531

[7] Diakov, V.-Kovallev, 2015, s. 166

[8] Şenyurt, S.Y.-Zoroğlu, U.-Akçay, A. 2022, s. 103

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder