17 Haziran 2020 Çarşamba

Karadeniz Antikitesi ve Ünye

                                      Foto: Sinan Doğan/Flickr-Ünye Kalesi

Karadeniz Antikitesi ve Ünye


Karadeniz Bölgesinde kapsamlı ilk arkeolojik kazı İkiztepe’de gerçekleştirildi. İkiztepe, Samsun ili, Bafra ilçesinin 7 km. kuzeybatısındadır. Birbirine boyunlarla birleşen dört tepeden oluşan 350 x 260 m boyutlarındaki höyük, ilk olarak 1941 yılında İ. Kılıç Kökten, Tahsin ve Nimet Özgüç tarafından saptanır. 1971-74 yılları arasında U.Bahadır Alkım burada bir yüzey araştırması yapar. 1974-80 yılları arasında U. Bahadır Alkım’ın İkiztepe'de kazılara başlanmasının asıl sebebi Hitit metinlerinde geçen Kaşka ülkesindeki ünlü Zalpa kentini tespit etmektir. 1981-2013 yılları arasında Önder Bilgi tarafından kazılmıştır.
Karadeniz’de diğer önemli kazı, son yıllarda Ordu Kurul Kalesi’nde gerçekleştirilmiştir. Daha önce M.Özsait tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları, Ordu Bölgesi hakkında bazı ipuçları verse de, arkeolojik araştırmalarda ciddi bir mesafe kaydedilememiştir. Yıllar önce, İ. Kılıç Kökten’in memleketi olan Ünye’de başlattığı çalışmaların devamı gelmemiş, Ünye-Cevizdere Havzası raporları olduğu gibi kalmıştır.
2000’li yılların başında, S. Yücel Şenyurt yine memleketi Ordu’da başlattığı Kurul Kalesi Kazısı bekleneni verdi ve Karadeniz’in en kapsamlı kazılarından biri başlatılmış oldu. Bu kazıda en büyük etken, tıpkı Bafra’nın kayıp şehir Zalpa’sı gibi,  Ksenephon’un Anabasis adlı eserinde geçen Kotyora Kenti’nin kalıntılarını bulmaktı.

Diğer Karadeniz Antik Yerleşimleri  

Özel öneminden dolayı İstanbul-Marmaray kazılarını Karadeniz Bölge araştırmaları dışında sayarsak, Karadeniz antikitesine ait belli başlı birkaç yer vardır.
Batı’dan itibaren, ilk durakta Karadeniz Ereğlisi yer alır. Zonguldak İli, Ereğli İlçesinin MÖ 560-558 yılları arasında Herakleia Pontika adıyla Yunan şehir-devleti Megara tarafından kurulduğu bilinmektedir. Anadolu'da Bitinya sahilinde antik bir kent olan Herakleia Pontika, Karadeniz’de doğal limana sahip iki kıyı kentinden biridir. Likus nehrinin ağzında yer alır. “Herakles” ismini taşıması, Yunan Mitolojisi’nde bu yörede bulunan  Archerusian çıkıntısına bitişik mağaradan Herakles’in yeraltı dünyasına inmesi rivayet edilir.
Doğal limana sahip diğer Karadeniz antik kenti Sinop’tur. MÖ.7. yüzyılda Miletliler tarafından bir koloni kenti olarak Sinope adıyla kurulduğu söylense de, eldeki veriler Sinop’ta kentsel yerleşimin MÖ. 3. yüzyıla kadar gittiğini göstermektedir. Sinop adının nereden geldiği ise tartışmalı bir konudur. Bir Amazon adına atfen Sinope denildiği ileri sürülse de, Yunan Mitolojisinde Su Perisi Asopos’un güzel kızı Sinope’den geldiği söylenir. İki farklı yaklaşım, kentin öncelikle Anadolu’nun yerli halklarınca kurulduğu ve daha sonra Miletlilerce kolonileştirildiğini göstermektedir. Antik Çağ coğrafyacısı Strabon ise, kenti, Argonotlar'dan Teselyalı Otolikos'un kurduğunu söylemektedir. Otolikos’un kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi haline getirdiğini yazan Strabon’un bu ifadesinden, Sinope’nin daha önce kurulmuş olduğu ve sonradan koloni haline getirildiği tezi ortaya çıkmaktadır.
Antikite’nin üçüncü önemli yerleşimi Samsun’dur. Amisos adıyla bilinen yerleşimin İç Anadolu ile olan bağlantısı, bölgenin antik geçmişi kadar günümüzdeki önemini de vurgulayan en önemli etkendir. Samsun’un hinterlandı, kent merkezindeki antik oluşumlar kadar önemlidir. Vezirköprü ilçesinde olduğu düşünülen Hititlerin kutsal kenti Nerik ve Bafra ilçesinde olduğu varsayılan Zalpa kentleri, halen arkeolojik bir sır olarak varlığını korumaktadır.     
Samsun-Amisos’un ardından, Ordu-Kotyora, Giresun-Kerasos ve Trabzon-Trapezus gelmektedir. Yunan koloni kentleri olarak MÖ. 7. yüzyılda kuruldukları kabul edilmektedir. O döneme ait kentsel kalıntılar günümüze ulaşamamış olması nedeniyle ele geçen veriler oldukça yetersizdir.
Karadeniz Bölgesi’nde antik yerleşimler, 10. yüzyıla kadar gitmektedir. Yunanlar, ticari amaçla Karadeniz’e gelerek koloniler kurmuşlar, bölgeyi kendi ülkelerinin bir parçası kabul etmişlerdir. Tarih öncesi ve tarihi çağlarda bölgede yaşayan halklarla ilgili bilgilerin çoğu Yunan kaynaklarına dayanmaktadır. Yunanların Karadeniz’e yaklaşımı, tıpkı Hititlerin Kaşka toplumundan çektiği uzun süren yağma ve savaş olaylarına benzemektedir.
Belli bir dönem Yunanlılar Karadeniz’e Konuk Sevmeyen Deniz anlamında “Pontus Aexeinos” demişlerdir. Karadeniz’e bütün dillerde “Kara” denmesinin özel bir nedeni olmalıdır. Ünye’deki gibi bazı kıyılarının siyah kumlu olması, fırtınalı-dalgalı denizi, dağlarla çevrili bölgenin kuzey rüzgârlarının getirdiği kara bulutlardan dolayı her daim kararmış gibi görünmesi bölgeye Karadeniz denmesinin başlıca nedeni olabilir.
Bir başka önemli etken, Karadeniz halklarının etnik yapısı, bölgeye gelip yerleşen kavimlerin savaşçı karakterleridir. Bunun en son örneği, Roma egemenliği öncesine kadar bölgede egemenlik kuran Pontos Krallığı’dır. Kaşka halkından sonra MÖ. 7. yüzyılda Karadeniz’e gelerek yerleşen Kimmerler ve İskitler’in son halkasıdır.
Kolonizasyon öncesi Yunanlıların Karadeniz’e “Konuk Sevmeyen” deniz denilmesinin en büyük sebebi bu halkların varlığı olmalıdır.
Yunan Mitolojisinde “Yason ve Argonautlar” öyküsü,  Karadeniz’i “Konuksever Deniz” yahut “Dost Deniz” biçimine dönüştüren “Pontos Eukseinos” söylemini getirmiştir.
Böylece Yunanlılar, Karadeniz’i kolonileştirmenin psikolojik zeminini oluşturmaya çalışmışlardır.

Ordu Kurul Kalesi

Kurul'dan Ordu

Ve Ünye Kalesi Basamaklı Tünelleri

Ünye’nin Kentsel Kurulumu  

Ünye’nin kentsel oluşumu hakkında en somut veri, adının Antik Çağ’dan bu yana Ünye (Oinoe) biçiminde muhafaza edildiğidir. Kolonizasyon döneminde bir liman kenti olarak kurulduğu tahmin edilse de, o döneme ilişkin ele geçmiş somut bir bulgu mevcut değildir.
Ünye’nin tarih boyunca İç Anadolu bağlantılı önemli bir liman olması, Antik Çağ’da kuruluş nedenini ve biçimini ortaya koymaktadır. Sırtını Karadeniz’in verimli ormanlarına yaslayan Ünye’de gemi yapımı, tersane oluşumu Antik kuruluşundan yakın tarihimize kadar uzayan bir üretim geleneği olmalıdır.
İ. Kılıç Kökten’in tespitiyle, Ünye-Cevizdere havzasındaki tarihöncesi yerleşimin ardından, en önemli tarihi veri bir dönem Pontos Krallığı tarafından kullanılmış Ünye Kalesi’dir.
Şenyurt’un Ordu-Kurul Kalesi’nde yaptığı kazı ve ele edilen bulgular ışığında, Ünye Kalesi’nin de önemi artmaktadır. Kurul Kazılarının son verileri, Kurul’daki tünele ilişkindir. Temizlenerek açığa çıkarılan tünel hakkında bazı yorumlar yapılmaktadır.
Aynı şekilde, Ünye Kalesi’nde arkeolojik bir kazı olmasa da, bir tünel temizliğinden söz edilmektedir. Birkaç hafta önce kalenin tünelleri temizlenmeye başlanmıştı. Böylece tünelin nerelere kadar uzadığını, hangi amaçla bu basamaklı tünellerin kalede açılmış olduğunu anlayabilecektik. 
 Kalede son durum, ne yazık ki duymak istediğimiz gibi değil. Başladığı yerde çalışmaların kaldığı, hatta hiç başlatılmadığı biçiminde duyumlar alıyoruz. Sonuçta Ünye Kalesi dehlizlerinde bugün hiçbir çalışma yapılmıyor.


17.06.2020, Ünyekent

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder