25 Şubat 2020 Salı

Cıngırt Kayası (Üçüncü Bölüm)


Cıngırt Kayası
(Üçüncü Bölüm)


Kurul’un ardından Fatsa Cıngırt’ta bölgenin ikinci önemli arkeolojik kazısı başlatıldı. Kazı, Kurul’u kazan Prof. Dr. Yücel Şenyurt Başkanlığındaki ekibin bağlı bulunduğu, o dönem Ankara Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Ayşe Fatma Erol ve aynı üniversiteden Araştırma Görevlisi Ertaç Yıldırım ve Doktora Öğrencisi Deniz Tamer tarafından gerçekleştirdi. (O yıllarda Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne bağlı olan Arkeoloji Bölümü, 2018’de yeni açılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne taşınmıştır.)
Yine o tarihte yayınlanan haberlerde: “Cıngırt Kalesinde 27 Temmuz -26 Ağustos 2012 tarihleri arasında Müze Müdürlüğü Başkanlığında Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe Erol danışmanlığında 8 kişiden oluşan uzman ekip tarafından ‘kurtarma kazısı’ yapılmıştır.” denilmektedir.
Haberlerde “kurtarma Kazısı” olarak geçen “kazı”nın neden bu şekilde nitelendirildiğini anlayamadık. Yüzlerce yıl aynı biçimde duran, Ünye Kalesi gibi definecilerin insafına terk edilmiş Cıngırt’ta yapılan bu kazıya “kurtarma kazısı” demek doğru değildir..   
2012-2014 yıllarında gerçekleşen kazıda Pontus, Roma ve Helenistik Dönemlere ait çok sayıda seramik, cam ve bronz eşya, dokumacılık ve balıkçılıkta kullanılan ürünler (alet-edevat), ok uçları ve sikkeler bulunmuştur. 
Kazı Danışmanı Dr. Ayşe F. EROL, kazı sonuçlarını şu şekilde değerlendirmektedir:

“Bu çalışmada Cıngırt Kayası'nda 2012-2014 yıllarında gerçekleştirilen kazılardan ele geçen pişmiş toprak tezgah ağırlıkları arasından seçilen örnekler katalog bilgileriyle birlikte tanıtılarak, söz konusu malzeme üzerinden yerle­şimdeki dokuma çeşitliliği deneysel arkeolojik bakış açısıyla değerlendirilerek sunulmaktadır. Bahsi geçen ağırlık­ların dokumacılıkta kullanıldığını düşündüren gerekçeler, kazılar sırasında ele geçen ağırşaklar ve iğ kancalarıyla destek bulmaktadır.
Tezgah ağırlıkları uçları ağırlıklı dikey dokuma tezgahının kullanımı için işlevsel özellikleri belirlemede saptayıcı bir rol oynamaktadır. Deneysel arkeoloji çalışmaları, günümüze kalıntısı ulaşmamış ve bu nedenle dokuma ürünü ele geçmeyen antik dönem yerleşimlerinin tekstil üretimleri ile ilgili değerlendirme yapılmasına olanak sağlamaktadır. Çalışmamızda Cıngırt Kayası'ndan ele geçen ağırlıklar üzerinden yapılan deneysel uygulamalarla tespit edilen dokuma sıklıkları göz önüne alınarak, yerleşimin tekstil ürünlerindeki çeşitlilik yorumlanmaya çalışılmıştır.
Söz konusu yerleşimden ele geçen kurşun ağırlıkların ise balıkçılık aktivitesiyle ilgili olarak kullanıldıkları düşü­nülmektedir. Sualtı arkeolojisiyle ilgili çalışmalar batıklardan ele geçen piramidal kurşun ağırlıkların ve katlanmış dikdörtgen ağırlıkların olta ve ağ ağırlığı olarak kullanıldıklarını kanıtlamaktadır. Bu verilerden yola çıkarak söz konusu yerleşimin balıkçılık faaliyetlerine ışık tutacak bulguların sunulması, çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır.”
(Fatsa Cıngırt Kayası 2012-2014 Sezonu Kazılarından Ele Geçen Ağırlıklar Üzerine Değerlendirmeler, Dr. Ayşe F. EROL, Deniz Tamer, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi)

Kazı ile Birlikte Gelen Tanıtım

Prof. Şenyurt ve ekibinin Ordu Kurul Kayası’nda başlattığı kazı Fatsa Cıngırt’ı da kapsayınca, bölgede bilimsel çalışmaların da önü açılmış oluyordu. Bölge hakkında tarihi veriler yeniden gündeme geliyor, arşivler taranarak yerel bilgiler gün ışığına çıkarılıyordu.  

“Antik Çağ’da Pontos Bölgesi1 coğrafi sınırları içinde yer alan Cıngırt Kayası, günümüzde Ordu/Fatsa İlçesi, Yapraklı Köyü sınırları içinde, Karadeniz’e kuş uçumu yaklaşık 750 m mesafede2, 200 m rakımlı doğal bir kayalığın üzerinde, deniz ve vadiye hakim bir noktada konumlanmaktır. [Bkz. Fig. 1] Günümüzde Fatsa İlçe merkezine 5 km mesafede yer alan Cıngırt Kayası’nın bulunduğu yöre, antik yazarların kayıtlarında aşağıda sunulan ifadelerle tanımlanmaktadır. Olshausen–Biller, Arrianus’un kayıtlarında belirttiği mesafelerden yola çıkarak Phadisane’nin Fatsa yakınlarına lokalize edilebileceğini belirtmektedir. Phadisane’nin içinde yer aldığı Sidene yöresi, adını Sidenos Çayı’nın (Bolaman Çayı) denize döküldüğü yerde konumlanan Side isimli kaleden almaktadır. [Bkz. Strabon Geographika, XII. 3. 16 ]. Strabon, Sidene yöresinde sahil boyunca yer alan tahkimli üç kaleden söz etmektedir. Bunlar Khabakta (Ünye/Kaleköy), Phabda ve Side/Polemonion (Bolaman) kaleleridir. VI. Mithradates Küçük Armenia bölgesini ele geçirdikten sonra, söz konusu bölge ve çevresinde hâkimiyetini güçlendirmek için 75 adet kale yerleşimi kurduğu yine Strabon’un kayıtlarında geçmektedir. Wilson 1960 yılında bölgede yaptığı yüzey araştırmalarında, Phabda’nın Kahveler Deresi yakınlarındaki Cıngırt Tepesi’ne lokalize edilebileceğini önermektedir. Weimert bahsi geçen kalenin Sidene’nin doğu kesimindeki demir madenlerini koruma altında tutmak için yapıldığından söz etmektedir. [H Weimert, Wirtschaft als landschaftsgebundenes Phänomen. Die Antike Landschaft Pontos – Eine Fallstudie, Stuttgart 1984, s. 152.] Cıngırt Kayası, Pontos coğrafyasındaki konumu itibariyle erken dönemlerden itibaren madencilik faaliyetlerinin yaşandığı, zengin maden rezervlerinin bulunduğu bir bölgede yer almaktadır. [Ünye ve Fatsa kesimindeki bakır cevheri, kurşun-gümüş ve demir yatakları için Bkz. MTA 1972, 23-24; E Kaptan, Türkiye Madencilik Tarihi ve Kalay’ın Kökeni Hakkında Kahramanmaraş, Tokat, Ordu, Kastamonu ve Çorum Bölgelerindeki Eski Cüruf Depolarında Yapılan Genel Bir Araştırma, MTA Raporu, No: 5546 Ankara 1976, 48.]
2012 yılında başlayan kazı çalışmaları1 üç kazı sezonu boyunca öncelikli olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüş olup (fig. 2), açığa çıkan mimari kalıntılar ve arkeolojik buluntular üzerinden yapılan değerlendirmeler, iskânın son Pontos kralı VI. Mithradates (MÖ 120-63) Dönemi’nden başlayarak, Roma ve Bizans Dönemlerindeki sürekliliğini kanıtlayan veriler sunmuştur.”
(Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Kazısı Bronz Buluntuları, Dr. Ayşe F. EROL, Ertaç Yıldırım, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi)

2012 yılında başlayan kazı çalışmaları, üç kazı sezonu boyunca öncelikli olarak yerleşimin zirve kesiminde yürütülmüştür. [Bkz. Fig. 2] Açığa çıkan mimari kalıntılar ve arkeolojik buluntular üzerinden yapılan değerlendirmeler, iskanın son Pontos kralı VI. Mithradates (MÖ 120-63) Dönemi’nden başlayarak, Roma ve Bizans Dönemlerindeki sürekliliğini kanıtlayan veriler sunulmuştur.
Yerleşimin VI. Mithradates Dönemi’nde phrourion işlevinde olduğu önerilmiştir. [Phrourion askeri karakterli garnizonlar için kullanılan bir terimdir.] Bu kalelerin Pers idari teşkilat geleneğinin devamı olarak hem askeri hem de ekonomik işlevleriyle Pontos Krallığı idari sisteminin çekirdeğini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Ünye Kalesi ve Ordu Bayadı Köyü’nde yer alan Kurul Kalesi phrourion karakteri gösteren VI. Mithradates’in kale yerleşimlerinden birisidir. [Bkz. S. Yücel Şenyurt – Atakan Akçay 2016, Kurul Kalesi (Ordu) VI. Mithradates Dönemi Yerleşimi Üzerine Ön Değerlendirmeler, s. 239.]
Cıngırt Kayası metal buluntuları ise,  “Ordu/Fatsa Cıngırt Kayası Kazısı 2012-2014 Sezonu Metal Buluntuları” başlıklı Yüksek Lisans tezi kapsamında yer almıştır. [Bkz. Yıldırım 2017.] Bu çalışmada buluntu gruplarının kullanım alanları ve işlevleri bilim dünyasına sunulmuştur.

Cıngırt Kazı Raporu’ndan:

Kazılan alandaki stratigrafi, topografik özelliklerden dolayı açmalar arasında farklılık göstermekledir. Yüzey dolgusu olarak adlandırılan bitki ve ağaç köklerinin yoğunlukta olduğu orman dolgusu ile karşılaşılmakta ve bu dolgunun kaldırılmasının ardından toprak renginin değişmesiyle birlikte açık kahverengi bir dolguya ulaşılmaktadır. Tüm sektörlerde söz konusu dolgudan yoğun irili ufaklı taş, çatı kiremidi parçaları, çiviler, yer yer karbonlaşmış ahşap parçaları ve küçük buluntular ele geçmiş olup, bahsi geçen verilere dayanarak kültür dolgusu olarak tanımlanmıştır.
Kültür dolgusunda seviye inme çalışmalarına devam edildiğinde, yanık izleriyle birlikte koyu renkli 1. Tabakanın yangın dolgusuna ulaşılmaktadır. Söz konusu dolgunun bölgede MÖ 1. Yüzyılda yaşanan VI. Mithradates-Roma çekişmesinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir.
Yangın dolgusunun ardından duvar akslarının açığa çıktığı mimariyle birlikte yoğun Helenistik malzemenin ele geçtiği tabakaya ulaşılmaktadır. Kazılan alanların geneline yayılmamakla birlikte, Roma ve Bizans tabakalarının bulunduğu sektörler de mevcuttur. Arazinin topografik yapısı oldukça engebeli olup, yukarıda bahsedilen katmanların başlangıç ve bitiş kotları açmalar arasında ve hatta aynı sektör içinde bile farklılıklar gösterebilmektedir.
Cıngırt kazısı üç kazı sezonu sonrası, yarıda bırakılmıştır.
Önce maddi kaynak yokluğu, ardından koruma tedbirlerinin yetersizliği (güvenlik gerekçesi) nedeniyle son bulmuştur.

[Haftaya Dördüncü-son- Bölüm]


26.02.2020, Ünyekent










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder