Karadeniz Arkeolojisi – Pers Egemenliği
“Onlar Batı’nın gözünde ‘barbarlıkları’ yüzünden Doğu’nun
Hellenizm yoluyla uygarlaşmasını geciktirmişti. Oysa Orta Asya’dan Ege’ye
uzanan Akamenid [Pers] hanedanlığı ilk dünya imparatorluğunu kurdu.” Dr.
Olivier Casabonne
Kralları Büyük Kyros
tarafından M.Ö. 547/546’da Lydia Krallığı’na son veren Persler, 200 yıl boyunca
Anadolu’ya hâkim oldular. I. Darius (MÖ. 521-486) zamanında
sınırlarını en geniş seviyeye getiren Persler’in bu hâkimiyet MÖ. 331’te Pers
Kralı III. Darius’un Büyük İskender’e yenilmesiyle (İssos ve Gaugamela Savaşları) son buldu.
Anadolu’da Pers Hâkimiyeti
Kimmerler’in Frig egemenliğine MÖ 585’te son vermesi sonucu,
Anadolu'da önce Medler (MÖ 585) daha sonrada Persler (MÖ 547) görülür. Persler
bölgeyi ‘Satrap’ adını verdikleri
valilerce yönettiler.
Kimmerler’i takip eden İskitler, Karadeniz üzerinden
Anadolu’ya gelmiş ve Kimmerler’i tarih sahnesinden silmişlerdi. Persler de MÖ.
529’da İskitler’in varlığına son verdi, Ardından Anadolu’daki Yunan
hâkimiyetini yıktı ve 200 yılı aşkın bir süre Anadolu ve çevresine hâkim oldu.
Persler Anadolu’da kendi hâkimiyetlerini kurduktan sonra
Anadolu’nun idari yapısında köklü değişiklikler meydana getirdi. Anadolu’yu satraplık adı verilen idari bölgelere
ayırarak Anadolu’nun her köşesinde düzenli bir yönetim uyguladılar. Anadolu’da
genel manada hoşgörülü bir politika izleyen Persler kendi kültürleriyle Anadolu
kültürünü harmanlayıp mimari eserler ve çeşitli materyaller meydana getirdiler.
Karadeniz’de Pers Egemenliği
Persler’in Anadolu’nun tamamına hâkim olduğu dönem MÖ. 547-333
yılları arasındadır. Anadolu’nun diğer bölgelerine nazaran Karadeniz kıyıları ve
Yunan koloni kentleri nispeten otonom yapılarını korudular. Ancak ticari
ilişkileri ve tabi oldukları güç Batı’dan Doğu’ya kaydı. Karadeniz’deki Yunan
kolonileri Anadolu’nun Pers egemenliğine girmesiyle birlikte Perslerin
denetimine tabi oldular. Bu dönemde Karadeniz’in zengin maden yatakları ve
ormanlar Perslerin eline geçti.
Sık sık Kimmer ve
ardından İskit saldırılarına maruz
kalan Karadeniz halkı, Pers işgali altında daha istikrarlı bir yaşam sürdü.
Pers hâkimiyeti altında bölgede satraplık
yönetimi dışında somut bir değişimden söz edilemez.
Pers kralı II. Kyros (MÖ. 559-530), MÖ. 546’da Lidya
kralı Kroisos’u (MÖ. 560-547) mağlup
etmesiyle birlikte tüm Anadolu, Karadeniz ve çevresi Pers işgali altına girmiştir.[1]
Karadeniz’in zengin maden kaynakları ve ormanlarının Perslerin
eline geçmesiyle birlikte Pers orduları lojistik anlamda daha da güç kazandı.
Darius I. (MÖ. 521-486) döneminde Anadolu’ya ve
yakın çevresine hâkim olan Persler, vergi toplamak, asker derlemek, otorite
kurmak gibi nedenlerle yönetimi altındaki toprakları 23 satraplığa (nomos; vergi
bölgesi) ayırmıştır. Karadeniz’in Paphlagonia Bölgesi 3. Satraplık Bölgesi olup
300 talent vergi ödemekle yükümlüydü.
Doğu Karadeniz Bölgesi ise, 19. Satraplık olup Ordu-Trabzon arasını kapsamakta
ve yöre ahalisi 300 talent gümüş vergi ödemekteydiler.[2]
Persler, siyasal egemenlikleri zarar görmediği sürece
çoğunlukla mevcut yapıların devam etmesi ya da daha etkin bir düzeye ulaşması
yönünde bir eğilim gösterirler. Bölgelerarası ekonomik ilişkiler ve uygulamalar
da, aynı şekilde, Pers idaresinin yerel özellikleri dikkate alan yönetim
anlayışına paralel bir gelişim çizgisi üzerinden ilerler. Bu durumun en önemli
yansıması kendini sikke üretim ve dağılımında gösterir. Özellikle, Anadolu’nun
kıyı kesimlerinde ele geçen ve daha çok MÖ 5. yüzyıla tarihlendirilen sikke
definelerinin baskın yerel özelliği, bu sikkelerin bölgelerarası ticari
faaliyetlerden ziyade yereldeki ihtiyaçları karşılamak için üretildiklerini
gösterir.
MÖ 330’da Kapadokya kralı I.
Ariarathes adına basılan drahmiler, Gaziura’da olduğu gibi Pers
standartlarında uygundur. Bu dönemde Amisos ile kıyaslandığında iç kesimler ile
daha kolay ulaşıma sahip olan Sinope’un ticari potansiyeli hızla artmıştır. Yine
bu döneme ilişkin olarak Sinope, Amisos ve Trapezus gibi bölgelerde çağın en
önemli ağırlık birimlerinden olan gümüş
sikkeler basılması, bölgenin zenginliğini ortaya koyması açısından
önemlidir.[3]
Karadeniz Bölgesi, Pers
Krallığı için ekonomik bir kaynak ve askeri diğer hizmet alanları için elverişli
bir bölge durumundaydı.
Perslerin 5. ve 6. Yüzyıl Ön Asya’sına Damga Vurması
Tarihte parayı keşfeden ve ilk kez dolaşıma sokan Lydia
Krallığıdır. Persler, Lydia Krallığını yıkmış, başkent Sardies’i ele
geçirmişlerdi. Ancak Persler, Lydia’nın bu keşfine sahip çıkıp, Lydia
Sikkelerini taklit ederek tüm Anadolu’da bir para ekonomisi kurmuşlardı.
Karadeniz Bölgesinde de dönemin Pers sikkelerine rastlanması, egemen unsurların
askeri-siyasi düzen yanında ekonomik yapılanmayı da sağladıkları anlaşılmaktadır.
Perslerin Anadolu, Ege, Akdeniz ve Yakındoğu’nun büyük bir
bölümünde egemen olduğu MÖ 6. ve 5. yüzyıllara tarihlendirilen sikke
definelerinin içerikleri ve bölgesel dağılımları ölçüt alındığında, Pers
hâkimiyetinin bölgelerarası ticari-ekonomik ilişkilerin devamı, hatta gelişimi
yönünde olumlu bir etkisinin olduğu görülür. Perslerin Anadolu’da iki yüz yıla
varan (MÖ yak. 547-330) hâkimiyeti, Anadolu’nun değişik bölgelerindeki farklı
sosyo-politik yapıları ve bölgesel ihtiyaçları göz önüne aldığı bir idari
sisteme dayanır.
II. Kyros (Büyük Kyros) önderliğinde Perslerin, Ön
Asya tarihinde ilk kez belirli bir ulusa bağlı olmayan bir devlet kurma
fikriyle hareket ettikleri düşünülse de; Pers Devleti esas olarak irili ufaklı devletler,
şehir devletleri ile aşiret ve kabilelerin karışımından meydana gelen suni bir organizasyon
olmaktan kurtulamamıştır. Bununla birlikte devletin her yerinde geçen tek para sistemi
uygulaması, krallığa bağlı tüm ülkeleri baştanbaşa kat eden bir yol ağı ve bu
yollar üzerinde düzenli bir posta teşkilatının kurulması ülke bütünlüğünü
sağlamak için yapılan gayretlerin bir göstergesi durumundadır. Bu yollar
içerisinde, üzerinde yüz on bir posta istasyonu bulunan Kral Yolu en önemlisidir. Bu yol Efesos’tan başlayarak Sardes
üzerinden Sakarya’nın dirsek yaptığı yerde bulunan Gordion’a ulaşıyordu.
Buradan Kapadokya’da bulunan Pteria’ya gidiyordu. Oradan Doğu Anadolu’nun
engebeli arazisinden geçerek, Dicle Vadisi istikametinde Mezopotamya’ya ulaşıp
Susa’da son buluyordu.[4]
Persler Anadolu'ya ne zaman geldi?
Lydia'nın başkenti Sardies'in, MÖ 546 yılında Pers krallığının
kurucusu Kyros tarafından ele geçirilmesi ile Batı Anadolu Pers topraklarına
katılmıştır. Pers egemenliğinin başlaması ile Yunanlıların MÖ 650'den MÖ 545'e
kadar süren 100 yıllık dünya kültür liderliği sona ermiştir. Günümüz İran'ının
antik sakinleri olan Persler; antik dünyanın MÖ 550'den MÖ 330'a dek gelişen en
büyük ve en güçlü imparatorluklarından birini kurdular.
En güçlü döneminde –Akhamenid
(Ahameniş) İmparatorluğu olarak da
bilinen- Pers İmparatorluğu, II. Kyros
önderliğinde Akdeniz’in doğusundan Hindistan’ın batı sınırına dek uzanıyor ve
farklı farklı kültürler ile etnik gruplara ev sahipliği yapıyordu. İmparatorluk
en sonunda MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender tarafından Asya Seferi sırasında
fethedildi.
Antik Persler Kimdi?
Antik Persler, MÖ 2. binyılın sonlarında muhtemelen Kafkaslar
veya Orta Asya’dan İran Platosu’na göç eden bir Hint-İran halkıydı. Esasen
hayvanları ile birlikte bozkırlarda dolaşan çobanlar olan bu insanlar, etnik
olarak Baktriyalılar, Medler ve Partlar ile akrabaydılar. MÖ 5. yüzyılda Yunan tarihçi Herodotos; bu insanların birkaç farklı
kabileye bölündüğünü, bu kabilelerden en güçlüsünün Pasagard adlı kabile olduğunu ve Akhamenid klanının da bu kabileye
mensup olduğunu yazmıştı.
Pers halkının varlığından ilk olarak Orta Doğu yerlisi bir
etnik grup olan Asurluların kaynakları bahsediyor. Asurluların MÖ 9. yüzyıldaki
kralı III. Shalmaneser, günümüzde
Güneybatı İran olan bölgede yaşayan ve Parsua
olarak adlandırılan bir halkla yaşadığı karşılaşmayı kayıt altına almıştı. Çivi
yazısı ile yazılan bu kayıt, 1846 yılında keşfedilen ve III. Shalmaneser’in
başarıları ile askeri eylemlerini abideleştirip kaydeden Kara Dikili Taş üzerinde yer alıyor. Bilim insanları bu kireç
taşından obeliskin muhtemelen MÖ 825 yılında oyulduğunu düşünüyorlar.
Pers İmparatorluğu’nun Sonu
MÖ 334 yılında genç Makedon hükümdarı Büyük İskender, Çanakkale Boğazı’nı (Hellespont) geçti ve Pers
İmparatorluğu’nu istila etti. Persler ile ilk savaşını Granikos (Biga Çayı) yöresinde yaptı.
Perslerin yıkılışını hızlandıracak olan İssos (Yeşil Höyük) savaşında, iki ordu bu bölgede bulunan Pinaros
Irmağı’nda karşı karşıya geldiler. III.
Darius ve Büyük İskender ordularının başında savaşa girdiler. Savaş, Büyük
İskender’in ordusunun üstünlüğü ele geçirmesiyle Perslerin aleyhinde sonuçlandı
ve Persler ağır bir yenilgi daha aldı (MÖ 333).
Büyük İskender, İssos
zaferinden sonra Mısır bölgesini de Perslerden aldı ve MÖ 331 yılında Pers
İmparatorluğu’na tamamen son vermek amacıyla Suriye üzerinden Mezopotamya’ya girdi.
Gaugamela (Arbela) bölgesinde bulunan
III. Dareios savaş hazırlıklarını tamamlamıştı. Büyük İskender ise ordusuyla
buraya geldi. Böylece sonucu itibariyle büyük bir öneme sahip olan Gaugamela savaşı başladı.[5]
Sonuç itibariyle bir dizi savaş sonrası Büyük İskender, Pers
kralı III. Darius’un ordularını
yendi.
Pers İmparatorluğunun çöküşünde, Büyük İskender gibi genç ve
yetenekli bir liderin karşılarına çıkmış olması kadar, merkezi otoritenin
giderek zayıflaması, iç siyasi karışıklıklar ve benzeri sosyal nedenleri de
saymak gerekir.
İskender MÖ 323’te öldüğünde imparatorluğu generalleri
arasında bölündü. Eski Pers İmparatorluğu’nun büyük bir kısmı, Ptolemaios ve Seleukos İmparatorluklarının nüfuzu altına girdi. Bununla birlikte
yerli Pers yönetimi, en sonunda MÖ 2. yüzyılda Part İmparatorluğu hâkimiyeti
altında değişime uğradı.
Kaynaklar:
HERODOTOS, Historia, Herodot Tarihi, Çev. Müntekim
Ökmen, Remzi Kitabevi, İst. 1973
ARRIANUS, Flavius (2005), İskender’in Seferi, (Çev. Meriç Mete),
İstanbul: İdea Yayınevi
MANSEL, Arif Müfid, Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara 2014.
TEKİN, Oğuz, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş, İstanbul 2018, İletişim
Yayınları.
KELEŞ, Vedat-“Sikkeler Işığında Sinope’de Pers Etkisi” Karadeniz
Araştırmaları Sempozyum Bildirileri 16-17 Nisan 2004 (Haz. D. B. Erciyas, Elif
Koparal), İstanbul 2006
KIRDÖK Yaren, Antik Persler Kimdi? Arkeofili, 10 Mart
2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder