Kıyılar Halkındır
Ordu Büyükşehir Belediyesi Başkanıyla randevuya giderken,
belediye binasının hemen sağında bir pano ilişti gözüme:
“Kıyılar Halkındır!”
Besbelli ikinci dönemini icra eden Başkan Hilmi Güler’in zamanında dikildi bu pano ve sıkça kullanılan bir
ilke söz (motto) halini aldı.
Bu sözü sloganlaştırmanın nedeni, daha önceki Başkan Enver Yılmaz döneminde cereyan eden
kıyı icraatlarıydı.
Belki de Sn. Yılmaz’ın görev süresi bitmeden açığa alınmasının
en önemli nedenlerinden biriydi bölgemizdeki kıyı sorunu.
Kim ne derse desin, haklı ve güzel bir slogan:
Kıyılar Halkındır!
Hassasiyeti bu şekilde belirttikten sonra esas meseleye
geçelim.
Başkanla Buluşma
Nihayet Yalı Kumsalı’na dökülen moloz durdurulmuş, Başkan’la
randevuyu bekliyorduk. Ordu’da olmadığı için ertelendi. Orduya gelince de
Meclis toplantısına katılacağı için bir sonraki güne ertelendi.
Haftanın son günü Ordu’daydık.
Yirmi kişiden oluşan Ünye Çevre Gönüllüsü bir grup olarak Ordu Büyükşehir Başkanı Dr. Mehmet Hilmi
Güler bizi oldukça samimi karşıladı. Tek tek elimizi sıkarak “Hoş
geldiniz!” dedi. Her birimizi ismi ve konumuyla birlikte tanımaya çalıştı.
Kendini “Ünyeli”
olarak tanıttı.
Bizim de Ünye Tarih
Araştırma Grubu olarak Sn. Ahmet Kabayel’le
yaptığımız yerel çalışmalarda başvuru kaynağımız olan, Ünye adına yazılmış ilk
eser “Resimli Ünye Rehberi”nin
müellifi Bahaddin Güler’in oğlu
olduğunu belirtti.
“Ben Ünyeliyim, Ünye için kötü ve yanlış bir şey yapmam!”
dedi.
Dünkü Meclis toplantısında
Yalı Projesi’ni durdurduğunu belirterek, bu konuda buraya boşuna zahmet
ettiğimizi belirtti.
Özetle, siz istediğiniz için değil, biz öyle uygun
gördüğümüzden durdurduk demeye getiriyor. Bir de böyle görelim, bekleyelim…
Oysa kendisinden günler önce randevu talebinde bulunmuştuk.
Gittiğimiz gün bile görüşüp görüşmeyeceğimiz netleşmemişti.
68 Kuşağından Bir ODTÜ’lü
Kendisini böyle tanımlıyor Sn. Başkan; “Biz 68 kuşağıyız!”
diyor.
Çevreye ne kadar duyarlı olduklarını çeşitli dokümanlarla
destekleyerek anlatıyor.
Ünye Çamlığını kendisini kurtardığını, Ordu sahiline dikilmek
istenen gökdelenleri yıktırdığını, bataklık alanı kurutarak nasıl park yaptıklarını
anlatıyor.
“Ünye dünyanın en güzel şehirlerinden biri değil, dünyanın en
güzel şehridir!” diyor.
“Ben Ünye’ye kötü bir şey yapmam, yaptırmam”la bağlıyor
cümlelerinin sonunu…
Buna karşılık Ünye’den gelenlerin meramını dinleme yanlısı
değil.
Kumsala beton dökme, moloz yığma muhabbetine hiç girmiyor.
Şimdilik durdurduk, bekleyip göreceğiz demekle yetiniyor.
Aynı tavrı
Çamlık eylemleri sonrası eski Başkan Sn. Yılmaz’da da görmüştük.
Ne kadar benziyorlar birbirlerine, “Makamda devamlılık
esastır!” dedirtecek kadar.
Bekleyip Ne Göreceğiz?
Yılı Kumsalında yaşanacak bir olumsuzluğu bekleyeceğiz
anlaşılan.
Birinin ayağı kaysa “Bak diyecekler, bize izin vermediler
böyle oldu!”
Çamlığı bir süre kaderine terk ettikleri gibi, kumsalı da
kendi haline bırakacaklar.
Oysa elimizde son kalan bu koy, ilgi bekliyor.
Yalı Sahilinde Ne Yapılmalı?
Öncelikle kendisini sığlaştıran, daraltan etkenler ortadan
kaldırılmalıdır.
Dolgu alanlarının ve ticari işletmelerin körfeze olumsuz
etkileri giderilmeli, hali hazırdaki olumsuzluklar son bulmalıdır.
Ticari amaçla sahile kalıcı yerleşen işletmeler ve onların
oturma grupları olmamalıdır.
Evet, öncelikle denizin doldurulmasının önüne geçilmelidir.
İyice sığlaşan ve daralan Ünye
körfezi kurtarılmalıdır.
Gerekirse körfezi oluşturan denizden kum alınmalı, İzmir
Körfezi gibi kurtarma çalışmasına gidilmelidir.
Sahil, dere bakslarından temizlenmelidir.
Sahile akan atık suların körfeze akışı, birbirine bağlanan bir
sistemle engellenmelidir.
Tabakhane deresinin alüvyonlarına çözüm bulunmalıdır.
Özetle: Yalı Kumsalı ve Ünye Körfezi’ne belediyeler ilgi
göstermelidir.
Kıyıdaki çöpler temizlenmeli, taşından otundan arındırılmalı,
kıyılar çiçeklendirilmeli, ışıklandırılmalı ve güvenliği sağlanmalıdır.
Sahile güzellik veren kayıklar düzenli bırakılmalı, sahipleri
kıyılarımıza duyarlı olmalıdır.
Çirkin görüntü oluşturan barakalardan, rasgele konulmuş
prefabrik yapılardan Yalı kumsalı arındırılmalıdır.
Bunların her biri kamu görevidir. Kamu kuruluşu olarak en
büyük görev belediyelere düşüyor. Beklemeden yapılmalı, bir an önce harekete
geçilmelidir.
Bize Düşen Görev
Yalı kumsalını, Ünye tarihini, manyetik kumunu, doğal güzelliklerini
yaşatmak isteyen Ünye sevdalıları olarak bu duyarlığın devam etmesi gerekiyor.
Asla pes etmemeli, buraya kadar deyip işin ucu bırakmamalı.
Ünye, Karadeniz’i temsil eden
kıyı kasabalarının eldeki son numunesidir.
Yalı sahili Ünye’nin elimizde
kalan son karakteristik öğesidir.
Olduğu gibi kalmalı, korunmalıdır.
Koruma Önlemleri ve Örnekler
Günümüzde taşınmaz kültür varlıkları olarak sadece tarihi yapılar;
evler, köprüler, değirmenler yahut anıt ağaçlar gelmiyor.
Bazen kentin bir bölümü, kente ait karakteristik kümeler yahut
kenti oluşturan ana mekânların korunması yoluna gidiliyor.
Hatta daha ileri giderek, bazı kentler tümüyle koruma altına
alınabiliyor.
Örneğin İtalya’nın göbeğinde Floransa kenti bütünüyle
korunmuş, Rönesans’ın doğuşuna tanıklık eden haliyle kalmıştır.
Roma’nın ise modern kent yapılanması merkezden
uzaklaştırılmış, tarihi yapıların olduğu bölüm İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana
korunagelmiştir.
Sadece tarihi yapılar değil, turistik yanıyla birçok İtalya,
Fransa ve İspanya kenti sahilleri doğal koruma alanlarıdır.
Ünye Yalı Sahili tescillenerek, doğal koruma alanı yapılamaz mı?
Biz yaptık oldu zihniyeti,
icra ekipleri ve makamlar gelip geçicidir.
Yarına kalacak olan Ünye Yalı
kumsalıdır…
Kalıcı olan biziz!
Önemli Not: Sahil Koruma konusunda en etkili isim,
değerli hemşerimiz Prof. Dr. Zeynep
Ahunbay’dır. Alanında uluslararası bir uzmandır. Sadece tarihi eserler
değil kentler de koruma altına alınabiliyor. En azından elde kalan kısmıyla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder